15 - Lanetlenmiş Bedenler / Part 1

49 12 105
                                    

30.04.24

Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

17 Eylül 2029

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


17 Eylül 2029

İnsan, bedensel yorgunluk ile ruhsal tükenme arasında gidip gelir. Beden yorulmadığında zihin düşünür, zihin yorgunken bir şeylerle ilgilenmek isteriz.

Tüm o düşünceleri bünyemizden atmak için bedeni yormaya çalışırız ama bu yorgunluk sadece bir ertelemeden ibarettir. Bu ertelenen düşünceler her geçen gün benliğimize bir iz bırakır ve biz artık ertelediklerimizin, bastırdıklarımızın, kaçtıklarımızın esiri olmuşuzdur.

Duygulardan kaçıldığında da onların daha kuvvetlenip sizin peşinize takıldığıyla ilgili bir kehanet vardır. Kimisi bunu bir insan için kullanır, kimisi hayalleri için... Ben, duygularımdan kaçtıkça onların peşimde dolaşması sayesinde bu kehanete ayak uydurmuştum. Büyüsüne kapılmış, kendimi kaçamayacağım o noktaya kadar bilinçsizce sürüklemiştim. Oysa ilk başta duygularımla yüzleşmiş olsaydım şimdi onların, büyüyüp beni içine hapsetmesinden kurtulabilirdim ama ben kolayını tercih etmiştim.

Demiştim ya, ben kaçıyordum. Duygularımdan, düşüncelerimden, beynimin bile yanında kal dediği adamdan... Kaçmak için attığım her adımda aramızdaki kader ipi daha da geriliyor, beni ona daha kuvvetli çekmek için zamanını bekliyordu.

Neredeyse bir sene önceki verdiğim karardan bir anlığına tereddüt ettiğim için kendimi emin olana kadar geriye çekmiştim. Çünkü küçük kız çocuğu hiç sevilmemişti. Çocukken bile sevilmeyen birinin, seneler geçtikten sonra sevildiğine inanması çok zordu. Çocuklar masumdu, güzeldi, hepsi sevimliydi. Ben de öyleydim... Buna rağmen sevilmemiş olmak bende derin bir yara izi bırakmıştı. Yaram iyileşse de kalan iz bile acı veriyordu ve bu iz, yaranın iyileştiğine; iyileşeceğine olan inancımı zedeliyordu.

Alaz'a haksızlık ettiğimi biliyordum. Ondan kaçmamı mantıklı bir sebebe bağlayamıyordum. Daha geçen sene bir gün ona karşı olan cesaretim her geçen gün an be an kırılmış, içimdeki duyguların zedelenmesine ve zedelenen her yerinden bir filiz daha çıkmasına neden olmuştu. Çünkü zarar gördüğünü düşündüğümüz duygular aslında yeniden yeşermeye daha da yaklaşırlar. Ben de bunu bilmeden onu kendimden uzaklaştırıp duygularıma zarar verdiğimi sanırken onları daha da güçlendirmiştim.

Şimdi bir masada oturmuş yemek yiyorduk. Sadece ikimiz vardık ve o, öylesine izlediğimiz bir filmden bahsederken ben de onu dinliyordum. Film hakkında pek bir fikrim yoktu çünkü o sırada düşünebildiğim tek şey Alaz'ın bir katil olmasıydı. Ona karşı atacağım adımların önünde bir engel olarak duruyordu ve bunun en büyük engel olmayışı beni en çok yaralayandı. Bir katile güveniyordum hatta dünya üzerinde en çok güvendiğim kişi oydu. Çünkü Alaz, bana yalan söylemezdi. Onun kimseye yalan söylediğini görmemiştim. Tüm dünyanın dürüstlüğünü omuzlarına yüklemiş bir kahramandı ama elleri kanlar içindeydi; babamın kanı ile boyanmıştı elleri.

Kalpsizler BalesiWhere stories live. Discover now