15 - Lanetlenmiş Bedenler / Part 2

43 13 56
                                    

12.05.24

Hoş geldiniz. Küçük yıldıza dokunup okumaya geçebilirsiniz. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

UYARI!!! Bu bölümde 18 yaş üstü ögeler bulunmaktadır.

Güven inşa etmek dünyanın en zor zanaatlerinden birisiydi. Sağlam bir temel, kaliteli bir malzeme olmadan inşa edilen güven her anlamda yıkılmaya mahkumdu. Ama güveni inşa ettiğimiz kişiye olan sevgimiz, o güven kırılsa dahi binayı ayakta tutmaya çalışırdı. Sevgi, sağlam olmayan temeli bile ayakta tutmak için çırpınıp dururdu ama en çok zararı yine sevgi görürdü.

Ben nasıl yapacağımı bile bilmeden ellerimi toprağa daldırmış, elime gelenler ile güvenden bir testi yapmıştım. Onu yaparken sadece hislerimle hareket etmiştim. Çark dönerken, etrafımda Alaz'a olan güvenim dönüyor ve ruhuma karışıyordu. Ben bu testiyi çok sağlam yaptığımı sanıyordum. Hiçbir şey onu yıkamaz, hiçbir darbe onu parçalayamaz gibi geliyordu. Çünkü güveni yıkacak güvensizlik bana hiç bu kadar ağır darbe vurmamıştı.

Ben bugün Alaz'ın katil olmadığını öğrenmiştim.

Ben bugün Alaz'dan uzak durma nedenimin aslında boş bir neden olduğunu öğrenmiştim.

Ben bugün Alaz'a karşı en başından beri hissetmediğim o duygu ile karşı karşıya kalmıştım: Güvensizlik.

Ben çevreden gelecek her türlü darbeye kendimi hazırlamıştım ama kalbimin içinden gelip beni yıkacak o yumruğu midemde hissetmeyi hiç beklemiyordum. O güvenden testi şu anda un ufak olmuştu. Kırık parçalara basıp yürümek, testiyi arkamda bırakmak mı daha zordu; o testiyi sıfırdan yapmaya çalışmak mı?

Hangisine gücüm yetecekti? Bilmeden yaptığım ve bir daha yapamayacağıma emin olduğum o testiyi bir daha yapmayı istiyor olmam bile canımı yakıyordu. Bir kez daha Alaz'a güvenmek istiyor oluşum bile canımı yakıyordu.

Duyduklarım, gördüklerim... Hiçbiri ondan gelecek açıklama kadar korkutmuyordu. Şimdi bana katilim dese mi daha çok üzülecektim yoksa yalan söyledim dese mi? Hangisi beni daha kötü bir insan yapacaktı?

Elimdeki dondurmanın eriyen damlaları ayakkabılarıma damlarken ben hâlâ Alaz'ın gözlerinin içine bakıyordum. Her ne olursa olsun ondan açıklama bekliyordum.

Ağlıyordum. Sessizce, yerimden kıpırdamadan. Ağladığımı biliyordum çünkü zihnim Alaz'ı silmek ister gibi onu her geçen saniye daha da bulanık gösteriyordu.

Ne kadar da acizdim! Ne kadar da acınasıydım...

"Alaz..." dedim, sesimi ben bile duyamıyordum. Oysa sahil kalabalık değildi, oysa Alaz tam da gözlerime bakıyordu. Dünya durmuştu, sanki hayal kırıklığım birkaç saniye ötemdeydi ama ben ona sahip olmayayım diye dünyam durmuştu. "Alaz..." dedim, kimse konuşmuyordu. Bana bakıp yutkunduğunda gözlerimden geçenleri merak ettim. Çünkü gözlerinden geçen tek şey, pişmanlıktı. "Doğru mu bunlar?" Fısıldamıştım ama sizi dinlemek isteyen insanlara, ne kadar uzakta olsalar da fısıldamanız yeterdi. Fısıldamıştım ve Alaz beni duymuştu. İnkar etmedi. Kendisi sustu. Birkaç kez ağzı açılıp kapandı ama gözlerini gözlerimden çekemedi ve tüm cevap kırpmadan bana baktığı gözlerinde saklıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kalpsizler BalesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin