2.1

79 3 2
                                    

Sonunda bütün değerlerim normale dönmüştü ve ben babamın burada ki yazlık evine geçmiştim. Ablam orada kalmamı istese de ben istememiştim Savcıyı ve Hakimi alıp abimle babamın evine geçmiştik.

Ablama kırgın değildim ya da kızgın onun hayatı buydu. Ben sadece yalnız kalmak istemiştim yazlık büyüktü kimse kimseyi kolayca görmezdi benim odam çatı katındaydı.

Geniş bir odam vardı büyük piyanom buradaydı. Piyano kursuna 8 yaşında gitmeye başlamıştım büyük ablam gitmem için babamla konuşmuş ikna etmişti.

Her gece çalıp rahatsız ettiğim için ses yalıtımı yapmışlardı odamdan dışarı tek bir ses çıkmıyordu.

Abimle bahçede oturuyorduk onun öncesinde eve gelir gelmez dus almıştım annemle babam Trabzon'a geçmişlerdi deden çağırmıştı annemin babası olan dedem ne saçma açıklama bu ya babamın babası rahmetli olmuştu. Dedem diye sadece annemin babası vardı. Evet şimdi olmuştu.

Oturmaktan sıkılıp dolaşmaya başladım havuzun etrafında dedem gibi bir ileri bir geri yürüyordum derin bir iç çektim  etrafta koşturan köpüşlerime baktım çok tatlılardı pisi ise abimin kucağında uyuyordu yavru olduğu için her saat  uyuyordu uyumayan bir hayvanım yoktu.

"Ne düşünüyorsun Ölüm Çiçeği?" duyduğum sesle irlikip arkamı döndüm onu görmeyi beklemiyordum. Ya yine hayal görüyorsam gerçek değilse?

"Hayır Lavinya sakin ol ona kadar say derin nefesler al gözlerini açtığında gidecek" sessizce bunları fısıldadım kendime.

Derin bir nefes aldım bunu kaç kere tekrarladım bilmiyorum ama en son gözlerimi açtığımda karşımda kendinden emin duran Cengizhan Demirtaş vardı.

"Geldin mi?" dedim konuşmamam gerekiyordu hayaldi ama biraz konuşsam olmaz mıydı?

"Geldim tabi güzelim" dedi bana adım atmaya başladı kalbim sıkıştı inanmak istedim. "Gideceksin değil mi sana dokununca gideceksin" sessizce döküldü kelimeler ağzımdan.

"Abini çağıralım bana inanmıyorsan" dedi.

Onu beklemeden abimin yanına gittim abim yüzünde alaylı bir gülümsemeyle bana bakıyordu ama yüzümü dikkatle inceledikten sonra gülüşü dondu.

"Ne dedin lan kardeşime?" diye bağırdı şokla abime baktım abim delirmiş olamazdı.

"Bir şey demedim" dedi o da.

Hızla arkamı dönüp koşarak sarıldım ona başımı göğsüne yaslayıp derin bir nefes aldım yaşadığımı şimdi hissediyordum.

"Gelmişsin Cengizhan" dedim daha sıkı sarıldı sanki inandırmak ister gibi.

"Geleceğimi söylemiştim Lavinya" dedi sesinde ki tını çok farklıydı gözlerimi kapatıp biraz daha bunun tadını çıkardım.

"Konuşmamız lazım hanımefendi" dedi biraz geri çekilip ona baktım yüzünde eşsiz gülümseme gözlerinde gördüğüm parıltı çok farklı hissettiriyordu.

"Odama çıkalım" dediğimde kendini kastı ve yüzü ciddi bir hal aldı "Sen çık ben geliyorum önce abinle konuşmam lazım" dediğinde kollarının arasından çıkıp abime öpücük atıp seke seke odama çıktım.

Hayal değildi gelmişti buradaydı ruhum, nefesim bütün benliğim yaşadığını hissediyordu. Bu adam benim sonum olacaktı. Ziyanı yoktu o hep mutlu olacaksa ben içten içe ölmeye razıydım.

Geldi ne hissediyorsun?

Yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi hissediyorum, heyecanlı, coşkulu çok şey yapmak istiyorum ama nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum.

Cevabım sesi susturdu bende sustum pianonun başına geçip beni huzurlu hissettiren notalara bastım. Yavaş başlayan notalar sonlara doğru hızlanıyordu gözlerimi kapatıp bizi düşündüm notalar anılara eşlik etti.

Son notaya basacak iken bir çift kol belimi sardı ve başını omuzuma koydu.

Cengizhan gelmişti.

"Bana da öğretir misin?" Masum sesi yüreğime dokundu heyecanla başımı olumlu anlamda salladım "Neden geldin?" Dedim ne sormam gerektiğini nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum.

Geri çekildiğinde bende ayağa kalkıp ona döndüm yatağıma oturdu ben ne yapacağımı bilemez halde odada gözlerimi gezdirirken o bir elini dizine vurdu sanki bunu beklemiyormuş gibi gidip hemen oturdum.

Bir elini belime sardı diğer eliyle saçlarımı geriye attı gözleri her bir noktamı aklına kazımak ister gibi bakıyordu, hani bir kitap okursunuz ve önemli bir kısma gelmişsinizdir birinin sizi çağırma ihtimalinden korkarak heyecanla hızlıca okursunuz ya kitabı ya da sonunu merak edip hemen bir an önce bitirip sadede gelmek istersiniz ya.

O birinin kitabın bölünme ihtimalini yaşarken, ben bir an önce sona gelmek istiyordum.

O keyfini çıkarırken, ben kıvranıyordum.

Ben buzdum, o ateşti.

Haddinden fazla yaklaştım onun ateşine yoksa kollarında erimemin başka anlamı olamazdı.

O yangındı, ben kurtarılmayı bekleyen orman.

"Lavinya yörüngeme girdin kim alacak şimdi benim elimden seni?" Sesi o kadar anlamlı ve fısıltılı çıkmıştı ki dudaklarımı ısırdım.

Onun yörüngesinde olmak benim hayallerimin ötesinde bir durum. Ben ona susuyordum o beni yangına, ateşe ve günaha davet ediyordu.

"Cevap ver bana sana gelme dedim bizden olmaz dedim ama dinlemedin önce aklıma sonra yörüngeme şimdi de kalbime girmek istiyorsun, sen benden daha ne kadar beni alacaksın ölüm çiçeği?" eli yanağıma çıktı yanağını yavaşça yanağıma sürttü nefesini boynumda hissettim bacak aramdaki sızıyı geçirmek için bacaklarımı birbirine bastırdım.

Bunu fark etti yavaşça güldü öyle telaşsız acelesiz aheste aheste güldü.

"Kedi gibi sindin hani bana kafa tutan cesur pozlar atıp aklımı başımdan alan Lavinya?" Dedi boğazımı temizledim biraz olsun konuşabilmek için ama baş parmağı dudağımı çekiştirince içimde onu isteyen tarafa daha fazla engel olamadım.

Parmağını ağzıma aldım gözlerimi kapattım bir elimi belimde ki eline diğerini de diğer eline götürdüm sıkıca tırnaklarım etine geçecek kadar sıkıca tuttum.

Yavaş ve aheste aheste emdim dilimi etrafında dolaştırdım şeker emer gibi emip dondurma yalar gibi yaladım.

"Dur" dediğinde parmağını hafif ısırıp geri çekildim dudağımı gözünün içine baka baka yaladım ve çok lezzetli bir şey yemiş gibi ses çıkardım.

O an beklemediğim bir şey oldu bir anda beni altına aldı.

Kız adamı baştan çıkardın.

Sus korkuyorum çok felfena bakıyor.

Sikecek çünkü.

Olur.

Haaa terbiyesiz gidiyorum ben.

"Seni yavaş yavaş sevmek istiyorum Lavinya kendimi sana alıştırmak istiyorum sonra gerçek beni gör benden gitme istiyorum." Dudaklarımı konuşmak için araladım ama o kendini bana bastırınca istemsizce inledim.

"Cengizhan ben seni seviyorum hep seveceğim bu akıl bu bünye beni hayatta hangi günlere götürürse götürsün ben sadece seninle olucam. Dünyanın en kötü adamı bile olsan senin yanında dünyanın en kötü kadını olarak görünürüm benim iyi biri olduğumu sen bil senin iyi biri olduğunu ben bileyim. Bize saklı kalalım. Beni sev Cengizhan sakla beni sadece sana ait yap olmaz mı?"

Sonunda konuşmuştum her kelimemde bana büyülenmiş gibi bakıyordu ruhum bunun altında kanatlandı onun kalbini sardı. Kalplerimiz birbirini selamladı.

Ben bu adamın her şeyini istiyordum.

"Seni öpmek istiyorum"

"Beni öpmeni istiyorum."


















hoaaaayydarinda rininaaay

nasıl bir bölüm oldu?

Yorum alim küserim valla.





Kara Kalemli Adam (+18) (FİNAL OLDUKTAN SONRA DÜZELTİLECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin