3.9

6.1K 492 1.1K
                                    

3.9

"Var," dedim, boğazımı temizledim ardından. Susamıştım. Acilen parti moduna girmeli ve içmeye başlamalıydım. "Kimse yanlışlıkla hata yapmaz." Ekledim: "Ve hiç kimseye de kimse istemediği bir şeyi yaptıramaz. Hata yapmak da yapmamak da birer seçenek. Sen de seçimini zamanında yaptın." Aramızdaki yakınlığın kaybolması için geriye çekildim.

Mert önce yere baktı, sonra usul usul başını salladı ve ellerini havaya kaldırdı. "Haklısın, seni zorlayacak değilim. Ama insanlar hatalarından ders çıkarıp pişman olabilirler," dedi.

"İnsanlar değişmez," dedim net bir sesle.

"Bilemezsin Ezgi," dedi Mert de ciddileşerek. Gözüm dışarı kayınca Kaan'ı olduğu yerde görememek kaşlarımı çattırdı. İki dakikada nereye kaybolmuştu? "Daha küçüğüz," dedi Mert. "Hata yapa yapa büyüyoruz," diye açıkladı, ardından yarım kalan biraları çıkarmaya devam etti. "İnsanız sonuçta."

Sıcak basmıştı. Çok bunalmış hissediyordum. Masadaki biralardan bir tanesini açtım ve oldukça büyük bir yudum aldım. İçeceğin soğukluğu beni kendime getirmişti. "Doğru," diye onayladım onu. "Ben yapmayarak büyüdüğüm için herkesten öyle olmasını bekliyorum belki de," dedim bu sefer dürüstlükle. "Benim doğrum senin yanlışın olabilir."

Mert bana saklayamadığı bir ilgiyle bakıyordu şüphesiz. Netti ve anlaşılıyordu. "Sende sevdiğim şey ne biliyor musun?" dedi. Bilmiyordum ama merak da etmiyordum. Partiye dönmek istiyordum. Başımı iki yana salladım, bu sırada biramdan bir büyük yudum daha aldım.

Mert devam etti. "Gerçekten farklı birisin," dedi. "Şu zamana kadar tanıdığım kimseye benzemiyorsun."

"Doğrudur," diyerek kısa kestim. Sıkılmıştım. Biramı içmeye devam ederken, "Başka diyecek bir şeyin yoksa...Kaçayım ben," diye mırıldandım.

Dj, yani Tolga en sevdiğim şarkılardan biri olan gasolinayı açmıştı. Dans etmek istiyordum. Mert dudaklarını araladı bir şey söyleyecek gibi oldu ama izin vermeden, "Ben de öyle tahmin etmiştim," deyip, neredeyse iki üç dakikada dibini gördüğüm boş kutuyu eline sıkıştırdım. "İyi eğlenceler."

Mutfaktan koşar adımlarla çıkıp rahat bir nefes aldım. Ne kadar kalabalık olmuştu etraf. "Naber Ezgi?" diye bir ses duyduğumda arkamı döndüm. Okuldan çocuklardı. "İyi Burak, senden?" Cevabını beklemeden kaçmak zorunda kalmıştım çünkü burada beni yerlerdi. Zar zor terlemeye başlayan ve dans eden bedenlerin arasında ilerledim, sonunda salona çıkabilmiştim.

Vay canına, bahçe gerçekten dehşet dolmuştu. Envai çeşit içkiler herkesin ellerindeydi. Gözüm bizimkileri ararken bahçe kapısına dans ede ede ilerlemeye çalıştım. Herkes deli gibi eğleniyordu. Orta kısıma birkaç oyun kurmuşlardı. Parti tam anlamıyla patlıyordu da denilebilirdi. Nihayet bahçeye çıkabildiğimde direkt Selin'e gözüm çarptı. Onlar ne yapıyordu?

Selin, Aras'ın omzundaydı. Elindeki vodkayı sek bir şekilde Aras'ın ağzına döküyordu. Gördüğüm şey gerçek mi diye birkaç kez gözlerimi kapatıp açtığımda, gerçek olduğunu gördüm. Semih ve Ege shot yarışı yapıyor, Asel dans ediyordu. Kaan neredeydi? Bedenlere çarpa çarpa yanlarına ilerledim. Selin vodkayı dökerken Mayıs dehşetle, "Gece sonumuz hastanede bitecek Allah'ın belaları!" diye çığırdı. "Ya sek içiyor bir de."

"Hey!" diye aralarına girdim. Mayıs beni gördüğüne o kadar sevindi ki beni hızlıca kollarının arasına çekti. "Bir tane akıllı insana o kadar hasretim ki Ezgi'm şu an...İyi ki geldin."

"Sadece yarım saat kadar kaybolmuştum..."

Selin, hemen yanlarında yarış yapan Ege ve Semih'in elindeki shotları kaçırdı ve ikisini de sırayla Aras'ın ağzına döktü. Ağzım beş karış onları izliyordum. Aras başını delirmiş gibi iki yana sallamaya başladı. "Cehennemin yedinci katı mı daha sıcaktır şu an kulaklarım mı deseniz cevap veremem." Gözleri aniden belerdi. "Euzubillahimineşşeytaniracim!" diye bağırdı. "Beyaz ışığı görüyorum!" Selin'in bacağındaki ellerini gözlerine çıkarıp sertçe ovaladı. Dehşetle, "Allah çarpsın gidiyorum lan! Ege!" diye bağırdı. "Amına koyayım!"

KAMP ATEŞİ (yarı texting)Där berättelser lever. Upptäck nu