0.8

3.7K 520 243
                                    


"Gerçek seni tanımak istiyorum "

O saatlerde ikisinin arasında geçen tek konuşma bu olmuştu. Ne minho anlatmıştı içindekileri ne de jisung onu anlatması için sıkmıştı. Zaman lazımdı bazı durumlar için.

Saat akşam sekiz'e yaklaşırken uzandıkları kumdan ilk hareketlenen jisung olmuştu. Dik bir konuma gelip ayakkabılarını giyerken bir yandan da bir eli başının altında ve gözleri kapalı şekilde uzanan minho'ya sesleniyordu. "Minho, kalk artık. Hava da esiyor, geç olmadan gidelim.." Biraz duraksayp etrafına bakındı. "Bizden başka kimse kalmamış nerdeyse."

Minho tenine değen serin havayla neredeyse uyumak üzereydi. Son haftalarda uyku düzeninde oldukça sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Bundandır ya her rahat bulduğu yerde uykuya dalması.

Jisung onun tepkisiz haline göz devirip dikkat çekmek amaçlı omzuna dokundu. "Ya! Uyudun mu?" Hâlâ ses gelmeyişine karşı minho'nun yüzüne doğru eğilip nefesini dinledi. Düzenli nefes alış-verişlerine karşı şaşırarak geri çekildi. Ses çıkarmamaya özen gösterip tam yanına bağdaş kurarak oturup, ellerini yanaklarına yerleştirdikten sonra boksörü izlemeye başladı.

Ay ışığının aydınlattığı o keskin yüz hatları iyice ortaya çıkmıştı. Yunan heykellerinden farksız siması insanları hayrete düşürüyordu. Her boks müsabakasından sonra yüzüne aldığı darbeler bile aurasının önüne geçemiyordu.

Elleri yanaklarında öylece boksörü izlerken bakışları her bir ayrıntısında gezindi tekrar. Minho göründüğünden fazlasıydı ve jisung bunun için savaşıyordu. Gerçek hislerini gizlememesi için kendine yemin etmişti bir nevi.

Dakikalarca düşündü içinde. Eğer ki minho ile ilerleme kaydederse, onun bazı şeyleri aşmasını sağlarsa.. Boksöre gerçekteki mesleğini açıklayacaktı. Ne olursa olsun kandırmak istemiyordu. Hoş bu yaptığı kandırmaydı zaten..

Hava biraz daha serinlediğinde jisung, boksörün çıkarıp kenara bıraktığı ceketini kavrayıp boksörün üstünü örttü. Onu uyandırıp eve gitme isteğini unutmuştu bile. Çok yorgun görünüyordu, şuan ki rahatını bozmak istememişti.

Hafif esintiden dolayı minho'nun yüzüne doğru savrulan saç jisung'un dikkatini çekmişti. Parmakları kendinden bağımsız hareket ederek saç tutamlarına ulaşıp yavaş hareketlerle yüzünden çekmeye başladı. O sırada ne kadar yakın olduğunun farkında bile değildi.

Saç tutamlarına dalmış bir şekilde yukarı doğru taradığı vakit, üstüne doğru eğildiği bedenin hafif kıpranışı kendine getirdi onu. Ne yaptığının farkına varınca irkilip kendini geri çekmeye kalmadan bileğini yakalayan boksörle gözleri kocaman açıldı. Minho üstüne örtülen ceketle zaten uyanmıştı, gözlerini açmadan bekleyip doktorun ne yapacağını merak etmişti.

Saçlarında hissettiği dokunuş ile daha fazla beklemeden gözlerini aralayıp saçlarındaki elin bileğinden yakaldı.

Yüzleri oldukça yakındı ama bu ikisini de rahatsız etmek yerine hoşlarına gitmişti. Minho kavradığı bileği kendine doğru çektiğinde jisung dengesini sağlayamayıp boksörün üstünde yarı uzanır hale gelmişti. Bir eli boksörün avuçları içindeyken diğeri yerden destek alıyordu.

"Doktor.." Sesi yorgunluk ve yeni uyanmışlığın getirisiyle kalın ve boğuk çıkmıştı. Jisung bu sesten bile etkilediği için kendine küfürler yağdırırken minho onun yüz ifadelerine kaşlarını çatmıştı. "Kendine mi saydırıyorsun içinden?" İç sesini okurmuşçasına konuştuğunda, jisung dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. "Hayır canım ne alaksı var."

"Öyle mi canım." Boksör, doktoru taklit edip konuştuğunda jisung göz devirip bileğini kurtarmaya çalıştı. "Ya! Bıraksana bileğimi." Minho uzandığı yerden tch sesi çıkarıp eğlendiğini belli eden bir gülüş sundu. "Bir boksörle savaşamam biliyorsun, ondan bu eğlencen değil mi gıcık herif." Minho çekinmeden onayladığında jisung adeta çığlık atmak üzereydi.

boxring dr. Where stories live. Discover now