1.8

2.5K 471 289
                                    


_*_

Boksör, öğrendiği gerçekle sinirlerine hakim olamayıp arabasına atlayarak yüksek hızda ilerlemeye başlamıştı. Kafasındaki onca soru, kızgınlık ve kırgınlıkla araba kullanması ne kadar doğruydu bilinmez ama kendini toparlayamazsa kaza yapması an meselesiydi.

Düşündükçe hırslanıp daha fazla gaza asılarak trafikte umursamazca yol almaya devam etti. Önüne çıkan her arabaya makas atarak adeta kazaya bilet çıkarıyordu. Ardından duyduğu korna seslerine aldırış etmeden titreyen elleriyle direksiyona asılıp yoluna devam etti.

Hızını iyice arttırıp farklı bir yola saparak, kendisine iyi gelen ve yalnız kalarak kafasını dinlediği alana ulaşmak için hızını düşürmeden ilerledi. Yıldız tepesiydi sığındığı yer.

Yıldız tepesine iyice yaklaşarak, uçurumun kenarında arabasını durdurup başını direksiyona yaslamıştı. Bir süre nefesini düzene sokmayı beklemiş ardından uyuşuk adımlarla arabasından inerek ayaklarını tepeden sarkıtıp oturmuştu. Yükseklik korkusu olmasına rağmen buna aldırış etmemiş sanki duyguları çekilmiş gibi öylece ileriye odaklanmıştı bakışları.

Hissizleşmişti bir anda. Hissettiği kırgınlık tüm bedenini sarmıştı sanki.

Sevdiği, uğruna canından vazgeçeceği sevdiği.. Gözünün içine baka baka yalan söyleyecek biri miydi gerçekten? İnanmak istemedi minho. Eline geçen belgelere rağmen inanmak istemedi. Güzeller güzeli diye sevdiği adam bunu ona yapmazdı..

Geçmişi karanlıktı boksörün. İyi bir çocukluk geçirmemişti. O çocukluğunu hiç yaşayamamıştı. Bir sorunu olduğunda, anlatmak için göğsüne sığınabileceği biri veya ona destek olan bir ailesi yoktu. Tek başınaydı. Ne bitirdiği bir okulu ne de düzenli bir mesleği vardı. Her gece başını yastığa koyduğu zaman düşünürdü insanın sırtını yaslayacak ve güvenebileceği birinin olmaması kadar can yakıcı bir gerçek var mıydı?

Boksörlük işine gireceği güne kadar seungmin vardı sadece. Aile kavramı sadece kan bağı gerektirmiyordu. Seungmin ve minho bunun en güzel örneğiydi. Kardeşi gibi gördüğü minho'yu asla yalnız bırakmamış yeri geldiğinde acılarını üstlenmişti seungmin. Kardeşiydi minho'nun. Gerçekten kardeşi miydi arkasından iş çeviren.

Peki ya doktor. Sevdiği adam.

Aniden hayatına girmesi ve diğer hastalarına kıyasla kendisiyle daha fazla ilgilenmesi minho'yu hep düşündürtmüştü. Onda farklı olan neydi? Umursamamıştı boksör çünkü doktorun ona olan ilgisi hoşuna gitmişti. Zamanla aynı ilgiyi doktora duyar olmuştu.

Hayatını değiştirmişti. Sorarsanız, minho pişman değildi, jisung ile tamamlandığını hissediyordu.

Kendisine karşı olan hassasiyeti ve sürekli geçmişine yönelik konuşmasına karşı çok şüpheli yaklaşmıştı boksör. Belirsizlikten hoşlanmayan boksör, doktoru hakkında araştırma yapmaya başlamıştı. Kendi çabasıyla hakkında bir şey bulamadığı zaman kendine çok kızmıştı. Ondan şüphelendiği için kendine sinirlenmişti.

Güzel bir birliktelik yaşamadan önce aklındaki şüpheden kurtulmak için arkadaşı hwa'dan yardım alarak tekrar hakkında bilgi edinmek istedi ve aldığı geri dönüş aynıydı. Minho üstelemedi ve inandı, güvendi sevdiğine.

Tam her şey yoluna girmişken bir anda hayatlarına giren eski sevgili muhabbeti ve hakkında söylenilenler boksörün aklını karıştırmıştı. Sürekli şüpheli yaşlaşması geçmişinden kaynaklanıyordu. Tekrar kandırılmak ve en başa dönmek istemiyordu.

Bu sebeple görüştüğü tek akrabası olan suho'dan yardım alarak netleştirmek ve kafasındaki karmaşıklığı çözmek istedi. Evet bunu jisung'a da sorabilirdi fakat alacağı cevaptan korkmuştu.

boxring dr. Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon