1.3

3.4K 470 348
                                    


_*_

Stresliydim. Do-yun aklıma geldikçe içimdeki öfkeyi kontrol edemiyordum. Bir an önce bu işi halletmem gerekiyordu. Düşünmekten kafayı yiyecektim.

Uzandığım yatağımda biraz daha oyalandıktan sonra hızlıca kalkıp kısa bir duş aldım. Elime geçen kıyafetleri üstüme geçirip mutfağa ilerledim. Bir kaç atıştırmalıktan sonra araba anahtarlarımı alarak hızla yola koyuldum.

Changbin'in yanına gidip bu sorunu çözmem gerekiyordu. Kısa yolculuktan sonra GYM salonunun önüne arabayı park ederek vakit kaybetmeden içeri girdim. Kalabalık olan salonda gözlerimi kısarak changbin'i ararken yanımdaki sesle o tarafa döndüm. "Yardımcı olabilir miyim?"

Daha önce görmediğim bir gençti. Gülümseyerek karşılık verip onayladım. "Changbin'i arıyorum, kendisi ne tarafta." Gamzeli genç eliyle bir köşeyi işaret edince bakışlarım o tafara döndü. "Yeni gelen müşterilerle ilgileniyor, isterseniz haber verebilirim."

"Ben hallederim, teşekkür ederim." Tatlı gencin yanında ayrılıp changbin'e doğru adımladım. Müşterinin yanında ayrılmak üzereyken kolundan yakaladım. "Binnie~" Bakışları anında bana dönmüş, kıkırdamıştı. "Küçük sincap buralara uğrarmıydı."

"Ya! Her hafta geliyorum gıcıklık yapma." Saçlarımı karıştırıp yönünü odasına verdi. Odasına girer girmez koltuklardan birine kurulup changbin'e döndüm. "Bir şeyler içer misin?" Kafamı hayır anlamında sallayıp söze girdim. "Hyung.." Bunu dememle kaşları çatılmıştı. "Problem ne? Canın sıkkın olunca hyung dersin."

"Çok kötü bir şey oldu ve ben işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyorum." Suratım düşerken changbin yanıma oturdu. "Asma suratını, anlat bana bir çıkış yolu buluruz." Derin bir nefes alıp baştan sona olanları anlatmaya başladım. Sözümü bitirir bitirmez oturduğu yerden hışımla kalkması bir oldu. "O siktiğimin piçi burda ne işi var! Yediği dayaklar yetmemiş anlaşılan."

"Hyung, ne yapacağım? Çok huzursuzum her an bir şeyler yapacak gibi hissediyorum. En önemlisi de ya minhoyla karşılaşırsa.."

"Öyle bir şey olmayacak güven bana. O dallamayı da halledicem ben. Kaldığı yeri biliyor musun?" Sorusuyla düşünüp cevapladım. "Hasta dosyasında adres bilgileri yazıyor, eve gidince bakarım."

"Adresi bana at ve gerisine karışma." Changbin masasına geçip kağıtlarla uğraşırken ona yaklaştım. "Hyung, başına bela alacak şeyler yapma. Benden intikam almadan durmayacak derdi benimle."

"Derdi seninle diye burda oturup senden intikam almasını mı izlememi istiyorsun?" Suçlulukla başımı eğdim. Benim yüzümden kimsenin canı yansın istemiyordum. "Eğme başını, suçlu olan sen değilsin. Başına her ne gelirse gelsin daima dik dur anladın mı?" İtiraz istemeyen sesiyle başımı kaldırıp onayladım. Changbin hyungum iyi ki vardı.

Bana yaklaşıp kollarını açınca beklemeden kocaman sarıldım. "Streslenme, düşünme. Hyungun halledecek tamam mı?"

"İyi ki varsın hyung." Kıkırdayıp saçlarımı okşadı. "Sende iyi varsın küçük sincap." Biz öylece sarılırken odanın kapısı aniden açılmış içeri salonda gördüğüm gamzeli genç girmişti. Bizi bu şekilde görünce elleriyle gözünü kapatıp kendini açıklamaya çalıştı. "Ay! Özür dilerim.. B-ben çıkıyorum gerçekten özür dilerim."

İkimiz sarılmayı bırakıp gamzeliye döndük. Genç tam kapıdan çıkacağı zaman changbin kolundan yakalyıp içeri çekmişti. "Jeongin, kapı konusunda seni kaç defa uyardım?" Adının jeongin olduğunu öğrendiğim genç suçlulukla başını eğip konuştu. "Üzgünüm bay seo, bazen aklımdan çıkıyor. Bir daha olmaz söz veriyorum. Kovulacak mıyım?"

boxring dr. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin