4. BÖLÜM

39.6K 2.8K 913
                                    

Bölümün yayınlanma tarihi: 29 Aralık 2023

Buraya bölümü okuduğumuz tarihi bırakalım mı?💙

Yıldızlarınıza ve satır yorumlarınıza talibim. 🥰

Keyifli okumalar.💙

4. BÖLÜM

Bölüm şarkısı ♪♪

Pera ~ Sen Bir Ateş Ben Çırayım

🌊

🕐 13 Ekim 2020

📍 Arhavi, Artvin

Güneş henüz doğmadan önce, gece ile gündüzün buluştuğu kısacık bir an yaşanır. Gökyüzü o anlarda ne tam olarak aydınlıktır ne de tam olarak karanlık. Hâlbuki her yanı gece bassa sırlar saklanır, şafak sökse insanın içindeki umut başkaldırır. Ama ikisi de olmaz, iyi mi kötü mü anlaşılmaz, gerçek bir belirsizlik ânıdır.

Tekin Bozboran da böyle tanımlanabilirdi ancak. Tahmin edilemez bir alacakaranlık.

Oteldeki kadınlara ne olduğunu sorduğumda anlamıştım bunu. "Mustafa'dan uzakta ve hayattalar. Bir daha da onun yanında olmayacaklar," diye yanıtlamıştı. Normalde herhangi bir şeye kendi gözümle görmeden inanmakta zorlanan ben, çarçabuk inanmıştım ona. Belki de bu tekinsizliğin aslında güven veren bir yanı vardı.

Bu konuşmamızın üzerinden bir saat kadar geçmişti. Birkaç kez bahçeye çıkıp sigara içmiştik. Gün boyu ağzıma bile sürememiştim, iyi gelmişti. Şimdi ben elimdeki ikinciye yapılmış kahveyi pişmanlığa esir olmuş bir ruh hâliyle yudumlarken, o hâlâ telefonda birileriyle yazışıyordu.

Pişmandım çünkü bu heyecan ve telaşın içinde Ömerleri tamamen unutmuştum. Tekin'in adamları Ömer'in otelde beni aradığını görüp ona açıklama yaptıklarını, benim güvende olduğumu söylediklerini haber verdiklerinde, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Belirttiklerine göre Ömer ve arkadaşları buraya arabayla gelmişler, aynı şekilde dönmek üzere de yola çıkmışlardı. Adamlardan birkaçı da farklı bir arabayla onlara eşlik ediyorlardı. Tekin'in emriydi, bu tavrı beni şaşırtmıştı. En azından güvende ve iyi olduklarının içimi rahatlatması gerekirdi ama yaptığım bencillik ne yazık ki ağır basmıştı. Ankara'ya döner dönmez Ömer'den sağlam bir özür dilemem şarttı.

"İnternette hakkında hiçbir bilgi olmayan bir adam için ne kadar çok telefon kullanıyorsun?" dedim dayanamayarak. Uyuyamamanın verdiği sinir iyice ayyuka yükselmişti. Sanki kime ve neye sataşacağımı şaşırmıştım.

"Beni bu kadar merak ediyorsan istediğin soruyu sorabilirsin, Hazel," diye yanıtladı. Telefonunu bıraktı ve koltukta yanıma oturdu. Bir kolunu rahat bir tavırla koltuğun tepesine attı. "Bunun için internete gerek yok. Rahat ol yani."

"Hiç merak etmiyorum," dedim çenemi havaya dikerek. "Sadece bu çağda bir insan kendini nasıl bu kadar ustaca gizleyebilir, aklım almıyor."

"Asıl bu çağda olduğumuz için kolay. Bilginin kısıtlı olduğu bir zamanda kamufle olabilmek zor, nadir olduğunda daha görünür bir hâle gelirsin. Ama şimdi... Her şeye sonsuz bir hızla ulaşabilir ya da bilinmesini istemediğin şeyleri aynı hızla gizleyebilirsin."

"Her şeyi de bil," diye geçirdim içimden ama sesli söyleyemedim. "Güngör Bıçakçı'nın davetine girmek senin için o kadar da kolay ve hızlı değil o zaman," dedim onun yerine, laf soktuğumu sanarak. Ama cevap hemen geldi.

ARHAVİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin