5. BÖLÜM

41K 2.6K 1.1K
                                    

Bölüm yayın tarihi: 3 Ocak 2024

Buraya bölümü okuduğumuz tarihi bırakalım mı? 💙

Yıldızlarınıza ve bol satır yorumlarınıza talibim. 🥰

Keyifli okumalar💙

🌊

5. BÖLÜM

♪♪ Bölüm şarkıları:

Deniz Seki ~ Sana Sığınıyorum

Vega ~ Sokaklar Tekin Değil

Yonca Evcimik ~ Tatlı Kaçık

🌊

🕐 13 Ekim 2020

📍 Ankara

"Geçti," diye fısıldayan sesi, seradaki boş sessizliği doldurdu. "Daha iyi misin?"

Başımı evet dercesine salladım. Tam o sırada kapıdan sesler geldiğini duyunca, tedirgin bir şekilde o tarafa bakmak istedim ama izin vermediği için yapamadım.

"Bakma." Saçımdaki elini ansızın çeneme indirip yüzümü kendine çevirdi. "Görmesen daha iyi."

Derin bir nefes alıp gözlerine baktım. Duyacaklarıma hazır olup olmadığımı bilmiyordum ama yine de sormalıydım. Daha aklımdakileri kelimelere dökemeden beni anladı. Ve sessiz sorumu, "Ölmedi, merak etme," diye yanıtladı. "Yalnızca omzundan vuruldu."

Seranın camlarından, omzundaki yaradan kanlar akan adamın, Tekin'in korumaları eşliğinde yaka paça götürüldüğünü gördüm. Yandan bakınca tanıdık gelmemişti ama bu daha kötüydü çünkü derdimin ne denli dallı budaklı olduğunu ortaya seriyordu.

Bela sessiz bir şimşek gibiydi. Hani kapkaranlık gökyüzünde ansızın çakar, her yeri aydınlatır ama kopardığı gürültü çok sonra ulaşır ya insanın kulağına... Bu gece yaşadıklarımı ancak bu şekilde tanımlayabilirdim. Günler önce başlayan o tehditle çakmıştı şimşek; çıkardığı gürültü ise önce evimin her yerinde, sonra kalbimin tam içinde hissedilmişti.

Titreyişim zar zor dindiğinde, bulunduğum kucaktan inmenin mantıklı olacağına karar verdim. Hafifçe kıpırdandım ama beni bırakmadı. "Kal..." diye fısıldadı. Güçlükle sakinleştirebildiğim kalbim kısa bir an tekler gibi olsa da hızlı toparladım. Neden bilmem, dinledim sözünü. Sanırım o anda, mermer zeminden yükselen kan kokusunu duymamak için başka bir kokuya yakın olmaya ihtiyacım vardı.

Küçücük kalmıştım kucağında. Eli hâlâ saçlarımda, avucu hâlâ bel oyuntumda, nefesiyse hâlâ şakağımdaydı. "Demek bahsettiğin seran burası?" diye mırıldandığında ânı durdurmayı ya da biraz olsun yavaşlatmayı diledim ancak imkânsızdı. Çünkü biz iki yabancıydık ve birazdan korkunun etrafımıza ördüğü o ağ bozulacaktı.

"Hı hı..."

"Güzelmiş," dedi boğuk sesiyle.

Denesem de gülmeyi beceremedim. Bakışlarım zemine kaydığında suratım iyice asılmış, nasıl bir şeyin içine bulaştığımla yeniden yüzleşmiştim.

"Kan oldu yerler hep," dedim. Biraz daha bakarsam kusacak gibiydim. Üstelik betondaki o kıpkırmızı lekenin bana hatırlattıklarıyla, tekrar hiç istemediğim bir zamana çekilmek üzereydim. "Nasıl temizlenecek?"

ARHAVİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin