6. BÖLÜM

37.5K 2.7K 1.2K
                                    

Herkese merhaba... Biz geldik 🌊

Buraya bölümü okuduğumuz tarihi bırakalım mı?💙

Benim için Arhavili'yi severek okumanız her şeyden önemli. 💙 Ama ne yalan söyleyeyim, yıldızlarınıza ve bol satır yorumlarınıza da talibim. 🥰 Eğer beğenerek okuyorsanız, hem bu bölümü hem de eski bölümleri oylamadıysak oylayalım mı? Arhavili'ye olan desteğinizi görebilmek beni ne kadar mutlu ve motive ediyor, bilemezsiniz.💙

Sizi çok seviyorum.💙

Keyifle okuyun.🌪️

🌊

6. BÖLÜM

♪♪ Bölüm şarkıları:

Haris Alexiou ~ Tora Ki Ego Tha Ziso

Melek Mosso ~ Sabahçı Kahvesi

🌊

Boğuk, boğazının derinlerinden gelen hırıltılı sesiyle, "Daha fazla zorlama beni," dediği anda gözlerimiz birbirine odaklandı. Bir kıvılcım tutuşur gibi oldu ansızın gecenin karanlığında. Belki de yanan bakışlarıydı ve o an anlıyordum ki artık sönmesi imkânsızdı.

Görünmez bir alev yükseldi daracık koridorda. Baş parmağı, dudağımdaki hafif ıslaklığı çeneme doğru sürükledi. Benim uzun tırnaklarım ise hâlâ arkamdaki duvarın girinti ve çıkıntılarının içindeydi. Göğsüm aldığım hızlı solukların etkisiyle bir körük gibi yükselip alçalırken, onun da fazlasıyla zorlandığı şakağında belirginleşmiş damardan belliydi.

Nedense bu hoşuma gitti. Yeterince eğlendin, bitti, deyişini ise umursayacak değildim; ben bitti demeden bitemezdi.

"Zorlarsam ne olur? Ne yapabilirsin ki bana?" dedim cüretkâr bir tavırla. Fakat ansızın, dudaklarında şeytani bir gülümseme belirince, soluğum boğazıma dizildi.

"Denesene, Hazel," dedi, beni bir tuzağa çekmek ister gibi. "Neler yapabileceğimi birlikte görelim."

Ben daha cevap veremeden Tekin'in arkasındaki, o âna kadar fark etmediğimiz lavabonun kapısı açıldı. Sarhoş bir kadın âdeta tökezleyerek zorlukla çıktı ve çıkarken ne yazık ki tüm şiddetiyle Tekin'e çarptı.

Tekin çarpmanın etkisine hazırlıksız yakalanınca, aniden duvarla onun geniş gövdesi arasında sıkıştım. Göğüslerim sert göğsüne yapıştı. Fakat beni asıl baştan ayağa titreten, Tekin'in dudaklarının arasından fırlayanlardı.

"Siktir!" diye hırladı. Elleri kollarımı sıkıca kavramıştı. Göğsümde tüm sıcaklığını hissederken dizlerimin bağı çözülür gibi oldu. Başımı hafifçe kaldırıp bakışlarını aradım ama bu kez saklanmışlardı, gözleri kapalıydı. Benimse az önceki acemi cüretkârlığımdan eser yoktu, arkasına bile bakmadan kaçmaya başlamıştı.

Etrafımızı saran yüksek alevler alçaldı. O an anlayamasam da her an yeniden tutuşmaya hazır o kıvılcım hâlâ oradaydı.

"Çantam..." dedim bir kaçış, bir kurtuluş ararcasına. "Çantam içeride kaldı."

Ellerini kollarımdan ayırdı; birini kısacık, simsiyah saçlarının arasına daldırıp çekiştirdi. Vücudunun kaskatı olduğu belliydi. "Çocuklar alır," diye yanıtladı beni. Yüzüme bakmadan çıkışı gösterdi. "Çıkalım hadi."

ARHAVİLİWhere stories live. Discover now