11. BÖLÜM

37.6K 3K 1.5K
                                    

Buraya bölümü okuduğumuz tarihi yazalım mı? 💙

Arhavili'yi sevdiğinizi verdiğiniz yıldızlar ve yorumlarınızla gösterebilirsiniz. Bu benim yazmaktaki en büyük motivasyonum. Önceki bölümlere de yıldızımızı bırakmadıysak bırakalım mı? 💙

10. bölümdeki çekilişimiz burada da devam ediyor. En güzel, anlamlı yorumu yapan 3 kişiye, Amazondan 300'er TL'lik hediye çeki hediye edeceğim. Ne kadar çok satır yorumu, o kadar şans 😍💙

Aramıza yeni yol arkadaşları katılıyor, görüyorum. Hepinize hoş geldiniz diyor ve bölümle baş başa bırakıyorum. 💙

Hepinizi çok seviyorum Arhavili ailem. 🌊 Keyifli okumalar... 💙

🌊

11. BÖLÜM

♪♪ Bölüm şarkısı:

Eleni Vitali ~ Ena Himoniatiko Proi

Leman Sam ~ Yârim

🌊

Bir pusulaya ihtiyaç duyduğum, doğru yönün ne olduğunu sorguladığım, onu nasıl bulacağıma dair bir çare aradığım saniyeler, Tekin'in sert ve uzun parmakları ayak bileğimdeyken geçip gitti. Yüzlerce mi... yoksa yalnızca tek bir saniye miydi? Zihnim zaman algısını büsbütün yitirmişti.

Verdiği nefes, yırtmacımdan görünen bacağıma çarpınca tenimdeki ürpertiyi bastırmak istedim ama bu, ne yazık ki mümkün değildi. Bir eliyle tuttuğu ayak bileğimi bırakmadan, diğer eliyle dizimdeki küçük yara izine dokunduğunda ise beni yeniden asıl meseleyle karşı karşıya getirmişti.

Tekin'in arabadaki gerçek mi, yoksa kandırmaca mı olduğuna kendimi ikna edemediğim hâlleri...

Kısacık bir an da olsa tenime dokunan alevden elleri...

Gecenin gri gölgelerinin arasında, gizemli bir adamla konuşurken dile getirdikleri...

Cesur'un buram buram manipülasyon kokan ama ne yazık ki henüz ortaya dökme riskini alamadığım sözleri...

Ve aklımı yeni yeni kurcalamaya başlayan, Cesur'un ima ettiği şekilde Tekin'in benim derdimi kendine yük edinme ihtimali...

Hepsi ama hepsi bir olmuş, benimle çetin bir savaşa girişmişti. Fakat öyle bir savaştı ki bu, cepheler iyiden iyiye silikleşmişti.

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kestiremiyordum bir türlü. Kadınlık gururumu sarstığından şüphe duymadığım o sözleri sorgulamamın benim için asla oluru yoktu. Ancak neden bilmiyorum ama bir şeyler beni Cesur'un davranışını ifşa etmekten de alıkoyuyordu.

Yine de... En azından toplantı bitene kadar zaman vermiştim kendime. Böyle bir konuyu Tekin'den saklayamayacağımı, içimdeki gururu incinmiş o kadın bile çok iyi biliyordu.

Benim meselem değildi neticede. Eve düşen yıldırım misali anılacak olsam da önemi yoktu. Bu gece ve sonrasıyla ilgili birçok plan yaptığına artık emin olduğum Tekin, kendinden gizlenen, o planları altüst edecek bir şey varsa, bunu bilmeyi hak ediyordu.

Sesimi zar zor bulabildiğimde, "Tekin, toplantın var," diye hatırlattım yeniden. Ama yine oralı olmadı.

"Beklesinler," diye yanıtladı.

Fırtına olmamaya âdeta yemin etmiştim ama içimde bir yerler bunun imkânsız olduğunun farkındaydı. Üstelik... Bileğimdeki dikkat dağıtıcı parmaklar, bir şeyi daha idrak etmemi sağlamıştı. Dans ederken düşündüklerim başlı başına hatalıydı. Ateş ve barut değildik biz, ateş ve fırtına sanırım çok daha anlamlıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 19 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ARHAVİLİWhere stories live. Discover now