2. Bölüm『Ateş』

439 289 269
                                    

Armin günün geri kalanında kendini iyi hissediyordu, ara sıra kolu ağrıyordu, bu da doktorun dediğine göre gayet normaldi. Eczaneye uğradıktan sonra eve döndüklerinde ise, Hange televizyondan Armin ile izlemesi için çizgifilm açmıştı.

Çok geçmeden Armin uyuya kalmıştı. Hange onun masum yüzünü bir süre izledi, saçlarını okşamaya başladı.

Armin için doktor ziyaretlerinin onu ne kadar yorduğunu biliyordu. Hange'nin bu dünyada tek isteği oğlunun mutlu olabilmesiydi. O güldüğünde sanki bahçesinde güller açardı.

Armin bu zamana kadar hep annesiyle beraber yaşamıştı. Babasını doğru düzgün tanımıyordu, ayda bir olursa eğer babası oğlunu görmeye geliyordu. Armin ne zaman babasıyla görüşse kendini mutlu hissediyordu, ve bu durum Hange'yi çok kötü yapıyordu.

Sonuçta o da baba özlemi duyuyordu. Armin, okulundaki diğer çocukların aileleri ile olan ilişkilerini anlattığı sırada Hange'nin, Armin'in yüzündeki üzüntüyü görmesi hiç zor değildi.

Her gün düşünmeden edemiyordu. Acaba çocuğuma yetebiliyor muyum?

Tek başına çocuk yetiştirmek elbette kolay değildi. Üzerinde olan bu sorumluluklara göğüs geremediği anlarda olmuştu. Ama günün sonunda Armin'in yüzünde olan bir tebessüm bile, Hange'nin tüm yorgunluğunu silip süpürüyordu.

Hange, Armin'in uyanmaması için nazikçe kucağına aldı. Herhangi bir semptomun olmamasına sevinmişti. Yatağına yatırdıktan sonra gece lambasını açtı. Armin karanlıktan korktuğu için her gün lambasını açık tutardı.

"İyi geceler bebeğim."

Yanağından öptü, kapısını aralık bırakacak şekilde kapattı. Televizyonu kapatıp kendisine kahve yapmaya başladı. Hange bu sıralar kendisiyle yalnız kaldığı zamanlarda çok düşünür olmuştu.

Saat gece 12 sularını gösteriyordu. Hange mutfakta laptop üzerinden işlerini hallediyordu. Masanın diğer tarafında ise her yere dağılmış olan dosyalar ve kağıt yığınları vardı.

"Anne!" Armin ağlayarak odasından annesine seslendi.

Hange hemen ayaklanıp Armin'in odasına koştu. Elini çocuğun alnına koydu, yanıyordu.

"Tamam canım, şimdi ateşini ölçelim." Termometre almak için odadan çıkarken söyledi.

Ateşini ölçtüğünde kırmızı ekranda yazan "40°C"  yazısını görünce küfretti. "Siktir."

Hemen Levi'in yazdırmış olduğu ilacı aldı. Ağrıdan ve korkusundan ağlayan oğlunu sakinleştirmeye çalışarak ilacını içirdi.

Yarım saat geçmişti. Durumunda hiçbir değişiklik yoktu. En sonunda Levi'in, ona vermiş olduğu numarayı aradı.

"Umarım müsaittir." diye mırıldandı.

Odada sabit adımlarla tur atarken çok geçmeden Levi çağrısına yanıt vermişti.

"Buyurun?" sesi uykulu çıkıyordu.

"Ben Hange Zoe, bugün gelen oğlum Armin'in annesiyim. Sizi bu saatte aradığım için üzgünüm, ama Armin... Armin çok kötü." dedi hararetle. "Ateşi 40 derece, ilacını da verdim ama hâlâ geçmedi. Daha ne yapmam lazım bilmiyorum."

"Öncelikle siz sakin olun." diye sözünü kesti, "Bakın, yalnızca ateşi varsa bu normal birşey. Oğlunuza kısa bir duş yaptırın, çok kalın giydirmeyin. Eğer işe yaramazsa bana ev adresinizi gönderin, hemen yardıma gelirim."

Başka Bir Hayat || Levihan ||Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum