4. Bölüm『Pişman』

394 271 214
                                    

"Kime?" bir anlık sessizlik oluştu. Sonra Nanaba anlamış olacak ki yüzü, şaşkınlık ve sevince büründü.

"LEVI MI?" diye ciyakladı. "Bu işin olacağını ilk günden anlamıştım zaten."

"Şşh sessiz olur musun?" diye çıkıştı Hange.
"Henüz tanımadığım birine karşı böyle hissetmekten gerçekten çok çekiniyorum. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok."

"Aşk bu, gönlüne asla söz geçiremezsin. Erken olabilir ama zamanla birbirinizi daha iyi tanırsanız sorun olmaz. Peki o da sana karşı aynı mı hissediyor dersin?"

"Sanmıyorum. Ya benimle konuşmasını geçtim, yüzüme bile bakmıyor. Ağzından lafları kerpetenle alıyoruz sanki!" dedi Hange ters ters.

"Belki sen yanlış anlıyorsundur?"

"Hiçte bile. Adam bana tahammül edemiyor."

Nanaba sırıttı, "Sen bu adamı sadece Armin'i hastaneye götürdüğün gün görmüştün. Buluştunuz mu yoksa?!"

"Bugün pastaneye uğradım. Şans eseri Levi'ı da orada gördüm, o gece ki yardımı için ona kahve ısmarladım. Ama içmeye tenezzül bile etmedi. Hadi neyse de bari nezaketen bir yudum alsan ölür müsün?!"

"Gerçekten tek kızdığın şey bu mu?" dedi Nanaba alayla.

"Tabi değil. Ama değişen bu tavrınu anlayabilmiş değilim. Armin için görüştüğümüzde hiç böyle değildi bu adam?"

"Hange. Yargısız infaz yapmamalısın. Evet, hak veriyorum kim olsa gücenir. Fakat Levi'in da durduk yere böyle birşey yapacağını sanmıyorum. Belki adam kötü bir gün geçiriyordu, morali bozuktu da sana patladı?"

"Of, olabilir. Ne düşüneceğimi bilemedim öfkeme yenik düştüm. Hayır birde kalktım masasından birşey demeden!" sinirle alnını ovuşturdu.

"Kuzum ben bunu kendini suçlayasın diye söylemedim. Ayrıca öyle bir durum yoksa kendi ayıp etmiş olur. Ama dediğim gibi, yok yere böyle davranacağını düşünüyorum. Şunun şurasında ne kadar görüşme fırsatın oldu ki sanki."

"Sende diyorsun işte daha görüşmedik diye... Ne yapacağım peki? Zeke'dan sonra tekrar aynı şeyler olursa?"

"Zamana bırakacaksın kuzum. Zaman ilacın olacak."

"Sanırım... Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Sağ ol Nanaba."

"Aslında bir yolu var. Tanıdığımız kim varsa arayalım burada bir güzel zaman geçirelim, eski günlerdeki gibi?"

"Bugün beni es geçin, biraz yalnız kalmak istiyorum."

"Lütfen kırma beni. Erwin olsa ne derdi biliyor musun? 'Düşün düşün, boktur işin.' O yüzden toparlan artık, sen aptal bir kadın değilsin. Sen tanıdığım en zeki kadınlar arasında ilk beşe girersin." dedi gülerek.

"Alemsin." güldü.

"Bu kabul ettiğin anlamına mı geliyor?"

"Aksi hâlde kafama silah dayamayacağından şüpheliyim." dedi alayla.

Cafe'nin sakinlediği saatlerde Hange, Mike, Nanaba, Gelgar ve Nifa bir masada toplanmışlardı. Erwin ve Moblit meşgul olduklarından dolayı gelememişlerdi.

Çoktan içecekler gelmiş, sohbet koyulaşmıştı. Masanın üzerini kahkahalar kaplamıştı. Ortamın havası Hange'ye biraz iyi gelmişti. Eski günlerdeki gibi yine toplanıp vakit geçirmeyi gerçekten özlediğini farketti.

Başka Bir Hayat || Levihan ||Where stories live. Discover now