8. Bölüm『Geçmişin Yaraları』

292 185 148
                                    

Sabah olduğunda Hange mutfakta her zamanki gibi işlerini hallediyor, 2 saatlik uykuyla aldığı kahvelerle zor bela ayakta durmaya çalışıyordu.

Yanına gelen Armin yarım ağız "Günaydın." dedi gözünü ovuştururken, "Anne birşey mi yanıyor?"

Hange tavada duman tüten omleti farketti, bir hışımla ayağa kalkıp ocağın altını kapattı.

"Yine mi yemeği yaktın anne?" elini ağzına götürüp kıkırdamaya başladı.

"Bu sıralar biraz sakarım galiba. Bakıyorum da çok hoşuna gidiyor annenin yemeği yakması?" dedi Hange gülerken, diğer yandan Armin'i kucağına almıştı.

"Anne! Şaka yapıyorum."

"Biliyorum, biliyorum." yanağından öpüp oğlanı yere indirdi. "Ben tekrardan omletini hazırlarken sende kıyafetlerini giyin bakalım." diye ekledi.

Armin, annesine son kez sarılıp odasına gitti. Hange yanmış olan tavayı gelişigüzel lavabonun içine attı. Baştan yemeği hazırlarken telefonundan bildirim geldi, başını ekrana doğru çevirdiğinde gördüğü şey karşısında gözleri dehşetle büyürken nutku tutuldu.

Mesaj Zeke'dan geliyordu. Kendisiyle görüşüp görüşemeyeceğini sormuştu, hâl böyle olunca Hange daha da sinirleniyordu. Bu vakte kadar Armin'i merak etmemesi onu çok üzüyordu.

Bu sayede olmayan iştahı da kaçmıştı Hange'nin. İki yumurta kıracakken, yumurtanın tekini dolaba koydu.

Yumurtası pişerken Hange masaya oturmuş şakaklarını ovuyordu. Vücudu istemsizce titremeye başladı, nefes alışverişleri sıklaşırken titreyen elleriyle telefonunu alıp Zeke'nin mesajını tekrar tekrar okudu.

Düşündü tekrar, Zeke ile son görüşmeleri tamamıyla fiyaskoydu. Bağırışmalar, kavgalar, etrafta uçuşan tabaklar bardaklar...

Onu bu hâle getiren adama öfkeliydi. Hange her zaman geçmişteki yaralarını, Armin ve işleriyle uğraşmakla maskeliyordu.

Mesajına yanıt vermemişti.

Burnuna gelen kokuyla Hange, omlet tekrar yanmadan ocağı tam vaktinde kapattı. Armin geldiğinde kahvaltısını etmeye başladı. Bu sırada Hange ise Levi ile buluşmadan evvel kalan işlerini halletti.

Saatlerin ardından Levi'dan geldiğine dair mesaj alınca evden çıktılar. Apartmanın önünde kendilerini beklemekte olan adama gülümsediler.

"Merhaba Doktor Levi!" Levi'a yaklaşırken el salladı.

"Selam Armin, söyle bakalım heyecanlı mısın?"

"Evet. Oradaki tüm balıkları görmek istiyorum!" dedi hevesle.

"Bunu duyduğuma sevindim." dedi Levi, Hange için arabanın kapısını açarken.

Hange bu centilmen yaklaşım karşısında kızarmıştı, "Teşekkür ederim."

Levi'in yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Kadının yüzüne düşen saçlarıyla kızaran yanaklarını gizlediğini farketti. İtiraf etmek gerekirse bu hareketi Levi'in çok hoşuna gitmişti.

Yol boyunca Armin'in hayvanlar alemi hakkında dönen sohbetini dinlemekle geçmişti. Levi sık olmasa da sohbete katılıyor, arada yalnızca dinlemekle yetiniyordu. Kadının, çocuğuyla büyük bir hevesle konuşması içten içe Levi'in gülümsemesini sağlıyordu.

Tıpkı bir aile gibi, eşi ve çocuğu ile vakit geçiriyormuş gibi. Kendisi de isterdi onu seven; herşeyiyle kabul edip, saygı duyan birisiyle hayatını birleştirmeyi. Fakat çok zordu. Levi her zaman ketum ve sessiz birisiydi.

Başka Bir Hayat || Levihan ||Where stories live. Discover now