HASTANE OLMAZ

3.3K 491 146
                                    

HASTANE OLMAZ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

HASTANE OLMAZ

Kızın cansız bakışları yavaşça onun elindeki alışveriş poşetine kaydı. Kızarmış burnunu farkında olmadığı bir sevimlilikte çekmişti. Ardından konuşmakta zorlanır gibi hafifçe yutkundu. Akları kanlanmış gözleri yeniden genç adamın yüzüne döndü.

"Öyle olmadığı çok belli..."

Sesi inanılmaz hırıltılıydı. Fena halde üşütmüş bir ciğerin, şişmiş bir boğazın sıkıntısına sahipti.

"Rastlantılara inanıyorsun demek ki?" diye sordu genç adam. "Sürekli karşılaştığımıza göre?"

Genç kız konuşmadan önce birkaç kere öksürdü. Ciğerden gelen kötü öksürüklerdi. "Kadere inanırım..." diye mırıldandı kısık bir sesle.

"Ben kaderin miyim?" Böyle bir şeyi sormakla ne demek istediğini kendisi de bilmiyordu.

Genç kız omzundan sarkan örtünün uçlarını göğsünde birleştirdi. Parmakları incecikti. Başını yeniden kar huzmelerine kaldırınca, yüzündeki yaralar ışıkta hafifçe belirginleşti. Oldukça taze görünen birkaç yaraydı. Kafa derisinin içine doğru giden bir çizgi de vardı.

"Kaderim siz değilsiniz." Omuzlarını saran örtü ve saçları iyice kar olmuştu.

"O sabah parkta da buna benzer bir şey söylemiştin." Göçmen kız sessizdi. "Kaderin ne?" diye ısrar etti Faruk. "Gerçekten merak ettim. Sen biliyor gibisin!"

Ona doğru iyice yaklaştı. İşte o anda onun aslında titrediğini de fark etti. Bu soğukta üşümesi çok normaldi. Hele ki üzerindeki o ince, ıslak giysilerle! Kar üzerinde birikmeye başlamıştı. Bu aptal kız böyle korunmasız kar altında durursa kesinlikle üşütüp ölecekti.

Göçmen kız belirsizce gülümsedi. Gözleri kar tanelerindeydi. "Kaderimde bu güzel şeyi görmek de varmış!"

"İlk kez mi görüyorsun?"

"Evet..." Sesi soluk alır gibi, hafif bir şekilde çıkmıştı. Elini kaldırıp birkaç kar tanesinin avucuna düşmesini izledi. "Çok güzel."

Sonra yine kesik kesik birkaç öksürük geldi ciğerlerinden. Derin, acı dolu öksürüklerdi. Yüzünü çevirmişti. Sanki genç adamın görmesini istemiyordu. Küçük elini de ağzına götürmüştü. Bedeninin ciğerleriyle mücadelesi bitince, döndü. Yandaki binanın karanlık duvarına yöneldi. Eski torbası orada, yerde duruyordu. Fakat yürüyüşü bu sefer üç gün önceki gibi değildi. Daha da kötüydü. Sanki ayaklarını sürüyordu. Eski botları içinde dengesini zor kuruyor gibiydi.

Torbasını alıp gitmek niyetinde olduğu belliydi. Tıpkı parktaki gibi oradan çekip gidecekti. Yalnız başına ve kim bilir ne izbe bir yere! Torbasının sapını titreyen elleriyle tuttu. Eğilmek sanki başını döndürmüş gibi bir an durakladı. Sonra zorlukla doğruldu.

KADER ÇARPIŞMASIWhere stories live. Discover now