Ülkesinden kaçmak zorunda kalan genç bir kızdı.
Yabancı bir ülkede sığınmacı olmanın tüm zorluklarını yaşadı.
Taciz, hakaret ve sevgisizlik artık sıradan şeylerdi.
Soğuk kış günlerinde sokakta yaşamak ise gerçekten zordu.
Hasta bedeni...
Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
SEVGİ SORUMLULUK GETİRİR
Genç adam mutfağa gidip kendi karnını da doyurdu. Bu gece de çorbayla idare edecekti. Çorbanın altını kısık bir şekilde bıraktığı için epeyce sıcaktı. Çok ses çıkarmamaya çalışıyordu. Hatta ses olmasın diye mutfak duvarındaki televizyonun sesini iyice kısmıştı. Haberleri izleyip karnını doyurduktan sonra boş odaya geçti. Çamaşırlıktaki kıyafetlere baktı. Hepsi kurumuştu. Genç kızın iç çamaşırlarını alıp güzelce katladı. Bir ara yatağının yanına bırakırdı artık.
Gece ilerliyordu. Kendisi de yorgundu. Fakat belki Zehra ona seslenir diye hemen uyumak istemedi. Oturma odasına geçti. Kıyafetleri ile üç kişilik koltuğa uzandı. Gece zaten yine bu koltukta uyuyacaktı. Televizyonu açtı. Kısık sesle bir süre belgesel izledi. TRT'nin belgesel kanalı gerçekten de artık güzel yapımlara imza atıyordu. O gece izlediği Şehirden Uzakta ile Doğu'nun Kayıp Siluetleri belgesellerine bayılmıştı. Daha önce izlediği Çocuk Olmak ile Su Savaşları da gerçekten çok etkileyiciydi.
Bir ara yatak odasına gitti. Lambayı yakmadan yatağın başına yöneldi. Odayı iyi tanıdığı için yürümek sorun olmamıştı. Zaten açık kapıdan giren koridor lambasının ışığı biraz aydınlık veriyordu. Gözlerini Zehra'ya dikti. Çok derin ama sessizce uyuyordu. Birkaç saniye onun karanlıkta parlayan beyaz yüzünü süzdü. Vücudundaki yaraları düşündü. Sonra elini uzattı. Yaralı alnına parmak uçlarıyla dokundu. Ateşi neredeyse tamamen düşmüştü. İlaçlar da işe yaramıştı.
Elinde tuttuğu temiz iç çamaşırlarını yatağın yanındaki sehpaya bıraktı. Uyanınca belki giymek isterdi. Kendisine de sabah giymek üzere dolaptan bir kazak alıp dışarıya çıktı.
Oturma odasına geri döndükten sonra önceki gün yarım bıraktığı Şahane Gelin kitabını eline aldı. İçinde gelişecek olayları merak ediyordu. Hiçbir erkek zorla evlendirilmemeliydi ama kızıl saçlı kadının bu olayda bir suçu olmadığına karar vermişti. Ailesinin zoruyla evlenen kız gerçekten ilgi çekici birisiydi. Sert kocası da gitgide ona doğru çekiliyordu. Aşk hiç belli etmeden kalplere giren bir şeydi galiba...
Keyifli kitabını yarılamıştı artık fakat sabah erken kalkması lazımdı ve saat epeyce ilerlemişti. Zehra'dan da hiç ses yoktu. En iyisi günü bitirip uyumaktı. Dinlenmeliydi.
Ne zaman uyuduğunu bile hatırlamıyordu. Evin içi sıcacıktı. İnce örtüyü üstüne doğru çekti. Pantolonunu çıkarmış, lambayı söndürmüş, koltuğa uzanmış ve sadece bir dakika sonra uyumuştu. Koltuk ona göre küçüktü ama öyle yorgundu ki koltuğun kenarında dışarıya çıkan ayakları bile onu rahatsız etmemişti.
Deliksiz bir uyku çekti. Telefonun alarmı ile uyandığında ortam henüz karanlıktı. Gözleri yavaşça açıldı. Uzanıp telefonu eline aldı ve alarmı kapattı. Birkaç saniye kendine gelmeyi bekledikten sonra doğruldu. Ayaklarını koltuktan aşağıya indirdi. Gür saçlarını şöyle bir karıştırdı.
