Ülkesinden kaçmak zorunda kalan genç bir kızdı.
Yabancı bir ülkede sığınmacı olmanın tüm zorluklarını yaşadı.
Taciz, hakaret ve sevgisizlik artık sıradan şeylerdi.
Soğuk kış günlerinde sokakta yaşamak ise gerçekten zordu.
Hasta bedeni...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ÇARESİZ HASTA
İri parmak uçları usulca Zehra'nın kirli ve ıslak bluzuna dokundu. Beyazlığını nispeten korusa da oldukça yıpranmıştı. Üstten göğüs oluğuna kadar sık aralıklı dört düğmesi vardı. En üstteki düğme görünüşe göre kopmuştu. Sağlam olanları kolayca çözdü.
Bakıştılar bir an.
"Korkma!" diye güven veren bir sesle fısıldadı.
Bluzun alt kısmından tutup yukarıya doğru çekti. Zehra artık direnmiyordu. Onun cansız kollarını tek tek kaldıran genç adam biraz zorlukla da olsa ıslak bluzu başından çekip aldı. Altından ten renkli ve daha temiz bir atlet çıktı.
Faruk bunları yaparken tiksineceğini düşünmüştü ama hiç öyle olmadı. Kızın doğal ten kokusundan başka bir koku gelmedi burnuna. En ufak bir rahatsızlık duymadı. Aklındaki tek şey genç kızı bir an önce serinletmekti. Bu ıslanmış kirli giysileri çabucak çıkarıp atmalıydı.
Atletine doğru uzandı. Onu hem ayakta tutmak hem de ıslak giysilerini çıkarmak gerçekten zor oluyordu. Sonunda atlet de çıkarıldı. Zehra sanki ne yapıldığının bilincinde değil gibiydi. Derisi neredeyse kemiklerine yapışmıştı. Eli o zayıf vücudun arkasına kaydı. Sütyen daha kolaydı. Yaşı genç olabilirdi ama kadınlar konusunda şansı yerinde olduğu için bu tip özel şeylere yabancı değildi. Elini arkaya atıp sutyenin kopçasını açmak hiç zor olmadı.
Yavaşça sütyeni omuzlarından çekip aldı. Diğerlerinin yanına attı. Şimdi genç kızın ateşten kızarmış dik göğüsleri ortaya çıkmıştı. Kaburgaları gözle görülür bir şekilde meydandaydı. O kadar zayıftı ki, gergin göğüsleri nispeten iri gözüküyordu.
Genç adam onlarla hiç ilgilenmeden eğildi. Kızın giymiş olduğu basma şalvarı aşağıya çekmeye çalıştı. Bu da kolay olmuştu.
Şimdi uzun bacakları meydandaydı. Üzerinde sadece beyaz, dantel desenli bir iç çamaşırı kalmıştı. Çok çaba harcamadan onu da kenarında tutup aşağıya indiriverdi. Bu da tıpkı sutyeni gibi ucuz bir şeye benzemiyordu. Atleti de kaliteliydi. Bunları bir yerden çalmış mıydı acaba? Kimsenin ona böyle bir hediye vereceğini sanmıyordu. Onun para kabul etmemesi de aklından çıkmıyordu. Para kabul etmediğine göre bunca zaman karnını nasıl doyurmuştu peki?
Belki de Asuman haklıydı! Belki de şerefsizin biri bu kızın çaresizliğinden faydalanmış, onunla sevişmiş ve karşılık olarak ona hediyeler almıştı.
Dişlerini sıktı. Böyle kötü düşünceler niye aklına geliyordu ki? Hem ona neydi? Şu anda sadece küçük bir insanlık yapmaya çalışıyordu. Tarihe yazılacak bir destan değildi. Öncelikle bu kızı ölmeden önce acilen serinletmeliydi.
Bataryaya uzanıp ısınmış suyu normalde bir insanın üşümeyeceği kadar ılık hale düşürdü. Yere dağılmış ıslak giysilerin arasından genç kızı akan suyun altına yönlendirdi. Duş başlığı özeldi ve oldukça geniş bir alandan yağmurlama şeklinde su akıtıyordu. Elbette ilk anda bu ılık su bile Zehra'ya çok soğuk geldi. Ateşi o derece yüksekti.
