💘

122 11 1
                                    

"sen cidden değiştin abi." dedim alaya vurarak. "cidden benim arkadaşıma mı aşık oldun?"

İç çekti "aramızda bak. Yakın zamanda nayeon'a açılacağım zaten. O zamana kadar ağzını kapalı tut."

"aman be. Yemedik aşkını. Kime diyeceğim?"

Koltukta arkasına yaslandı "Han'a. İçinde tutamazsın arkadaşına söylersin. Zaten onda da var Bir şeyler."

"ben bilemem."dedim omuz silkerek

Ikimizde boş boş evde oturuyorduk. Ben işten ayrılmıştım. Minho ile daha fazla karşılaşmak istemiyordum.

Birden abimin bağırması ile yerimden sıçradım "Buldum lan."

"ne oluyor be?" o sırıtırken yanımdaki kırlenti elime alıp ona attım. "salak! Korkuttun beni"

Güldü "nasıl aklıma gelmedi bu?"

"söylersen sevinirim canım abicim."

Hala sırıtmaya devam ediyordu. "bak geliyor bir tane daha ha!"

"hani bizim şirketin diğer bir şirket ile balosu varya, nayeon'u davet edeyim. Hem dans etme şansımız bile var kızım."

Sıkıntıyla arkama yaslandım. "bende bir şey sandım."

Merdivenden inen ayak seslerinin sahibine baktım. "niye gelmiyor musun?"

Onu görmezden geldim bunca zaman yaptığı gibi. Bir bağımız olmadığı halde beni daraltıyor, her şeyime karışıyordu. Abimden daha fazla. Abim bile bu kadar karışmıyordu.

Ayağa kalktım "ben bir arkadaşım ile buluşacaktım abi. Hazırlanacağım." Chan, telefondan ağrı kafasını sallayınca merdivenlere yöneldim ve seungmin kolumu sıkıca tutup kendisine bakmamı sağladı.

"baloya geliyorsun!"

"sana sormuyorum kararlarımı."

Bileğimde ki elini sıkılaştırdı "nereye, kiminle buluşmaya gidiyorsun?!" dedi bu sefer de konuyu değiştirmeye çalışarak.

Bileğimi çekmeye çalıştım "sana hesap vermeyeceğim, kim seungmin!"

Sanki gözünden alevler çıkıyordu. Elimi kurtardığımda odama koştum ama peşimden geliyordu. Kapıyı kapatacağım sırada ayağını kapının arasına elini de kapıya koymuştu.

"rahat bırak beni!"

"aç şu kapıyı Bangh Rena!"

Kapıyı kapatmaya çalışırken onun siniri her zaman ki gibi gücünü arttırıyordu. Kapıyı açtığında yere düşmüştüm. Ama kendimi toparlayıp hemen kalktım. O da kapıyı kapatmış üstüme geliyordu.

"tekrardan söylüyorum rahat bırak beni!"

Yanıma geldi, beni duvar ile arasına sıkıştırdı. "sana nereye ve kiminle Gideceğini sordum!"

Onu itmeye çalışıyordum "rahat bırak beni kim seungmin! Geldiğime pişman etme beni!" ellerimi yakaladığında yüzüne baktım. "ne istiyorsun benden?"

"hala anlamıyorsun değil mi?" anlamaz gibi baktım yüzüne. "o zaman göstereceğim ne istediğimi."

"neyd-" lafım tamamlanmadan dudağıma yapıştığında kötü hissetmiştim. Onu tuttuğu bileklerinden itmeye çalışıyordum. Göz yaşlarım aktığında geri çekildi.

Çekildiği gibi gibi dudağımı elimin tersiyle sildim ve ona iğrenerek baktım. Ona tokat attığımda yüzü yana düştü. Az bile yapmıştım. "sen iğrenç birisin!"

Yan düşün yüzünden bana baktı "ona asla sahip olamayacaksın. Bitti! Anladın mı? Bitti! Anlaşmanız bitti ve artık benimsin Bangh Rena!"

Gözümden yaş düştü. Koşarak aşağı indim. Ceketimi bile almadan, abimin bakışlarını umursamadan evden çıktım.

Han ile buluşacağımız parka geldiğimde oturdum o da gelmişti. Selamlaştıktan sonra kendimize kahve aldık. Onun nayeon u sevdiğini biliyordum ona yardım ediyordum. Ama abim de vardı. Ne yapacaktım bilmiyorum.

Tabii, Han ile görüşmemde bir sebep daha vardı. Minho... Onun iyi olup olmadığı, hayatında biri olup olmadığı, birisini sevip sevmediğini öğrenmek için.

"Bir gelişme var mı bakalım?"

Yüzünde bir gülümseme oluştu "şuan çok iyi gidiyor ama abin, abin seviyor mu nayeon'u?"

İç çektim "evet, bir şirket ile balo olacakmış onu davet edip dansa kaldırmayı düşünüyor galiba o gece de açılacak tam bilmiyorum."

Düşünür gibi oldu "bizim de balomuz var bir şirket ile." durdu "Minho nun dediğine göre sizin şirket ile olacak."

Heyacanla atıldım "o geliyor mu?"

"gelmiyor galiba"

Yüzüm düştü "anladım.."

Kahveden bir yudum çektim. Onunla hiç karşılaşmamıştım. Özlemiştim hemde fazlasıyla.

Kolumun tutulması ile dikkatimi ona verdim "kolunda neden bilek izi var? Hemde bu ilk de değil. Önceki görüşmemizde de vardı. Birisi sana şiddet mi uyguluyor?"

Kolumu çektim "hayır. Kim uygulayacak?"

"Rena söyler misin lütfen? Kimseye bahsetmeyeceğim. Yoksa seungmin mi?"

Kafa salladım. "Maalesef.."

Sinirle kahvesini bıraktı masaya "o it bir gün elimde kalacak cidden. Niye şikayet etmiyorsun onu?!"

Nefes verdim "anlamı yok, Han. Kanıtım da yok. Yalancı şahit bile tutar o." üzerimde göz hissettim o an. Etrafa baktım. Uzakta siyah bir arabanın kenarında bir adam vardı telefonda ve bizi izliyordu.

"sessiz ol. Adamlarından birini göndermiş benim ne yaptığımı öğrenmek için."

Baktığım yere baktı "umrumda değil, Rena. Seni takıntı haline getirmiş bu salak. Bir şey yapacağız yakında. Şu balo işini halledelim. Geliyorsun değil mi?"

Ona döndüm "Alsında gelmek istemiyorum ama bilemiyorum. Abim illa ki ısrar edicek gelmem için."

cover me/ Lee minho Where stories live. Discover now