7.BÖLÜM: "DERİN İZLER"

4.5K 704 312
                                    

Herkese merhabalar. Yıldızımızı parlatmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım. Satır aralarına bıraktığınız teorileri okumak inanılmaz keyifli oluyor, kurgu da buna müsait olunca tadından yenmiyor... Uzun ve kurgu için mühim bir bölüm oldu, keyifle okuyun. ❤️‍🩹

Eylem Aktaş - Bir Fırtına Tuttu Bizi

7.BÖLÜM: "DERİN İZLER"

Kısacık ama derin izler bırakan hisler değil miydi en kötüsü olan? Hiç yaşanmamış ve yarım kalmış bir ukdeydi göğsümün içinde. Bazen yazık olurdu, en çok bana.

Hayat bir şeyleri düşünecek ve üzülecek kadar çok kısaydı. Yavuz nişanlanacaktı, ne diyebilirdim ki gidip mutluluklar dilemekten başka!

''İnci,'' dedim az evvel çıktığım toplantıdan sonra odamda dinlenirken. ''Sana çok ihtiyacım var.''

İnci, ''Neler oluyor?'' diye sordu endişeyle. ''İyi misin?''

''Değilim,'' dedim saklamadan. ''Son zamanlarda hiçbir şey yolunda gitmiyor. Her şey o kadar karmaşık bir hal aldı ki...''

''Akça,'' dedi. ''Yanına gelebilirim. Yaparım bunu biliyorsun.''

''Hayır hayır,'' diye itiraz ettim ve elimi alnıma götürüp iç geçirdim. ''Orada çok güzel giden bir kariyerin varken seni bundan alıkoyamam ben sadece...'' Duraksadım ve devam ettim. ''Bilmiyorum seni özledim işte.''

''Canım,'' dedi içten bir seslenişle. ''Ben de seni çok ama aklım sende kaldı. Ciddi bir problem yok değil mi?''

Omzumu silktim. ''Halledilmeyecek şeyler değil. Sen nasılsın? Nasıl gidiyor Roma hayatı? Kalbin nasıl?''

Güldü ve bu ses tonu beni mutlu etti. ''Her şey hayal ettiğimden daha iyi ve biriyle tanıştım Akça. Sanırım ondan çok hoşlanıyorum.''

Gülümsedim. ''Sanırım da ne demek?''

''Bilmiyorum işte ama hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum. Erkekler bilirsin...''

Gözlerimi devirdim. ''Bilirim çok iyi bilirim hem de...''

''Aa Bahadır'la nasıl gidiyor?''

''Ne Bahadır'ı?'' dedim kaşlarımı çatarak. ''Hiç olmadı ki Bahadır, olmayacak da.''

İnci sessizleştiğinde onu yormak istemedim ve vedalaşarak telefonu kapattım. Sırtımı yasladığımda elimdeki telefonu bırakmadan galeriye girdim ve ablamla olan fotoğraflarımızı açtım. Parmaklarım sağa doğru kaydıkça yüzümdeki ifade de değişiyordu. Gözlerimin güldüğünü dudaklarımın kıvrıldığını hissediyordum. Dakikalar boyunca onunla olan video ve fotoğraflarımıza baktım. Çok anı ya da fotoğrafımız yoktu yanlış anlaşılmasın sadece aynı şeyleri tekrar ve tekrar izlemiştim.

Gün bitmeden kabanımı giydiğim gibi ofisten çıktıktan sonra arabama atlayarak ablamın mezarına gittim. Akşama doğru hava kararmaya yakındı ama her şeyi çok net görüyordum. Gelirken aldığım bir buket çiçekle onun kabrine doğru ağır ağır ilerledim.

Birkaç dakika sonra kabrine geldiğimde Yavuz'u onun için dua ederken gördüm.

Simsiyah giyimiyle ellerini açmış ablama dua okuyordu. Geldiğimi hissetmiş bilakis bakmadan görmüştü. Onu rahatsız etmeden usulca yaklaştım ve çiçeklerimi ablamın yanı başına koyarak mezarını öptüm ve sevdim.

Yavuz duasını bitirdikten sonra yüzünü usulca sıvazladı ve ellerini indirerek önünde birleştirdi.

''Kaç gün oldu sayamıyorum artık,'' dedim kendi kendime konuşur gibi. ''Günleri yakalayamıyorum, zaman çok hızlı geçiyor ama yokluğu dün gibi.''

AKÇAWhere stories live. Discover now