10.BÖLÜM: ''SIFIRDAN BİRE"

3.9K 596 433
                                    

Merhabalar, biz geldik! Oy vermeyi ve bol yorum bırakmayı ihmal etmeyelim. Heyecanlıyım, keyifle okuyun^^

Anıl Emre Daldal -B.

10.BÖLÜM: "SIFIRDAN BİRE"

Her şeyin yalan olduğu bir dünyada tek bir gerçeğim yoktu, adımdan başka.

Sanki bir gece uykuya dalmışım ve uyanmış hayata başka yerden başlamışım. Biri ölmüş biri gelmiş ve hayatın yalan demiş. Kalbim mi ağlasın ruhum mu dayansın buna? Söyleyin anne kaçıncı rüyadayım anlattığın sahte masallarla?

''Anlamadım?'' dedim şaşkınlıkla. ''Ben gerçekten anlamadım?''

Yavuz tedirgin olmuştu çünkü şu an pek de sağlıklı görünüyor sayılmazdım. Olduğu yerde durmaya devam ederken, ''Ahmer,'' dedi bir kez daha. ''Ferda olmadan önceki o kimsesiz kız çocuğu.''

Yavuz bana bir şeyleri açıklamak yerine işleri daha da zora sokmayı öğretiyordu. ''Dalga mı geçiyorsun?'' diye sordum gülerek. ''Ablam kimsesiz değildi, onun bir ailesi var.''

''O aile senin ailen değildi Akça,'' dedi Yavuz kararlı bir şekilde. ''Ferda senin ablan değildi.''

Donmuş kalmış bedenim sıcak daha doğrusu alaylı bir gülüşle eridiğinde, ''Saçmalıyorsun şu an,'' dedim ve çantamı aldığım gibi çıkmak istedim lakin buna mani oldu. Konuşmadı ama beni durdurmayı başardı. Gözlerine baktığımda korktuğumu fark ettim ama bunu ona hissettirmedim. Dudaklarımı ıslatıp bırakırken, ''Ya sen kimsin?'' diye sordum açık açık. ''Bu fotoğraflar, bu videolar... sen kimsin Yavuz?''

''Ben seni,'' deyip eliyle bacağının yanında hizaladığı mesafeyi gösterdi. ''Şu kadarcıktan beri bilen o kişiyim.''

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerimi sertçe kapatıp açtığımda, ''Ben şu an iyi değilim,'' dedim. ''Az önce film ardından ablamın...'' Elimi yüzüme götürüp indirdim. ''Bak...''

''Akça,'' dedi sakince Yavuz. ''Korkma ama bana inan çünkü zorundasın.''

''Neden zorundayım? Ya yalan söylüyorsan? Ya bu da bir oyunsa?''

''Bu hayatta sana yalan söylemeyecek tek kişiyim,'' dedi dümdüz bir sesle. Gözlerimin içine o kadar sert ama bir o kadar da yumuşak bakıyordu ki dokunsam kalbim ısınırdı ya da dokunsam ruhum donardı. ''Bana güvenmek zorundasın çünkü sana doğruyu söyleyen bir kişi bile yok.''

''Ablamı...'' dedim bu benim için zor olduğunda. ''Ablamı nereden biliyorsun? Onu nerden tanıyorsun?''

Yavuz sorumun üzerine gözlerini bir an olsun kırpmadı. Bakışlarımı ondan hiç çekmedim. Dik duruşumla karşısında durdum.

Yavuz temkinli ses tonuyla, ''Kimseye söylemeyeceğini söyler misin?'' diye sordu. ''Bu benim için çok özel.''

''Peki, söylemem.''

''Bu sır ikimiz de ölene kadar aramızda kalacaktı ama ben oyunu bozdum ve senin daha fazla üzülmeni istemiyorum,'' dedi gözlerini kıstığında. ''Ahmer hiçbir zaman bunu bilmeni istemezdi çünkü üzüleceğini biliyordu ama artık susamam.''

AKÇAWo Geschichten leben. Entdecke jetzt