9.BÖLÜM: ''PORTAKAL ÇİÇEĞİ''

3.7K 613 582
                                    

Merhabalar. Yine dolu dolu sürprizli bir bölümle geldim. Lütfen siz de oy vermeyi yorum bırakmayı unutmayın. Birlikte adım adım büyümemize şahit olmak çok tatlı. ^^

Ciara - Paint it, black

9.BÖLÜM: ''PORTAKAL ÇİÇEĞİ''

Aşk öyle bir duyguydu ki bazen sizi kendiniz olmaktan çıkartır, dışarıdan bir gözle davranışlarınızı izlediğinizde şaşıracağınız yahut utanacağız ya da gurur duyacağınız şeylerle tanışmanıza vesile olur. Bu kadar güçlü bir duygu olup nasıl bu kadar zayıf noktamız olabilirdi aklım almıyordu.

Akça'yı Akça yapan şeylerden biriydi aslında dirayeti ama ona yenilmemek için gösterdiğim en büyük çabalardan biri de buydu. Ben her istediği yapılmış ama buraya kadar kendi emekleriyle gelmiş bir insandım. Ailem tarafından sevilmiş, yüceltilmiş, övgülerle beslenmiş bir kadındım ve daha önce çok az düşmüştüm, güçsüz olmayı bilmiyordum ya da zayıf olmayı.

Fakat yıllar sonra hayat bana ters yüzünü göstermeye başlamıştı. Ailem tarafından sevgisizliğe, ilgisizliğe maruz kalmış, güçsüzlükle tanışmış, aşka devrilen duyguların ona yaşattırdığı davranışlarla tanışmış ve daha sık düşmeye başlamıştım.

Hayatımdaki bu değişimlerin üç büyük sebebi vardı; ablamın ölümü, Yavuz'un karşıma çıkması ve Bahadır'ın baskısı.

Akça olmak istiyordum. Sevmek, istemek, büyümek ve yargılanmadan hayatıma devam etmek istiyordum. Başarmak, manipülasyonlardan uzak durmak, bir dost bulmak ve nefes almak istiyordum.

Çok şey değildi belki sizin için ama benim için hayat demekti çünkü daha önce hiç bu kadar öldüğümü hatırlamıyordum.

Bahadır'ın ateş saçan bakışları ikimiz için iyi şeyler düşünmediğini ortaya sermişti ve şu an uyduracak tek bir yalanım yoktu. ''Size soruyorum,'' dedi tekrar daha sert bir tonda. Gözleri gözlerimi delecek gibi bakıyordu. ''Akça ne işin var bu adamla burada?''

Cevap vermeye yeltendiğimde Yavuz çabucak öne çıktı ve görüş alanımı kısıtladı. ''Sesinin tonuna dikkat et!'' Yavuz'un sesi Bahadır'a göre daha sabitti.

Bahadır, ''Ne diyorsun lan sen?'' diye Yavuz'un üzerine yürüdüğünde Yavuz tek bir hareketiyle göğsüne dokundu ve onu durdurdu. ''Sakin!'' Ses tonu ve davranışları henüz sakindi. Söylemleri gibi. ''Üzerime yürümeye kalkma bir daha!''

Bahadır muhatap alacağının kişinin o olmadığını anlayınca yeniden bana baktı. ''Akça çık oradan! Hesabını sonra vereceksin bunun!''

''Hiçbir şeyin hesabını vermeyeceğim,'' dedim sakince.

''Lan...''

''Sana sesini yükseltme dedim,'' diye yineledi Yavuz konuşmasını. Bahadır'ın gözlerinin içine o kadar sert bakıyordu ki bir sonraki hamlesini tahmin etmek hiç zor değildi. Fakat beni zor duruma sokmayacağını biliyordum, en azından onu bu kadar tanıdığımı söyleyebilirdim. ''Akça'yı buraya ben soktum çünkü ablasıyla ilgili önemli bir şey konuşmam gerekiyordu.''

Bahadır tavrından ödün vermezken burnunun ucundan bakıp, ''Başka yer mi kalmadı lan?'' diye hırladı.

Yavuz kaşlarını indirip kaldırırken, ''Kalmadı,'' dedi. ''Ayrıca hesap soracağın kimse yok. Bu bizim aramızdaki bir mesele.''

Bahadır ''Ya bir siktir git,'' diye gülüp kolunu bana uzattığında Yavuz tahminlerimi tersine çıkardı ve Bahadır'ın bana uzanan kolunu tuttuğu gibi bükerek Bahadır'ın yüzünü kapıya yasladı, ardından büktüğü kolunu sırtına doğru kıvırdı ve kulağına yaklaştı. Gözlerim büyüdüğünde ellerimi ağzıma götürdüm. Bahadır burnundan solurken Yavuz kuvvetle kavradığı kolu sıkı sıkıya tuttu ve Bahadır'ın kulağına şöyle dedi: ''İki kez sesinin tonunu yükseltme diye uyardım ama dinlemedin, eğer ki üçüncüyü duyarsam bu kolu kırarım.''

AKÇAWhere stories live. Discover now