Bölüm 3 : Edilgen

1K 163 249
                                    

Kendini tam manasıyla kapana kısılmış gibi hissediyordu. Kaçmaya diretmek anlamsızdı,kalıp direnmeye çabalamak ise manasızdı. Gücünün yetmeyeceği kadar büyük bir musibetin ortasında bulmuştu kendisini. Fiziksel olarak onlara karşı koymaya çabalamış olsa da kuru kuru savruk tekmeler,boşluğu okşayıp geçen yumruklar haricinde bir kazancı olmamıştı.

Hatta hayvanat bahçesindeki bir maymuna fıstık atıp onu izler gibi karşı koyma çabalarını izliyordu adam. Karanlık dolu bakışları bir sirk maymunun ateşli çemberden geçme olasılığını hesaplayıp ölçüyor gibiydi. Dudakları hazla yukarı doğru kıvrılmıştı. Oğlanın çığlık savurmaları,debelenmesi onda tarifi mümkün olmayan gizli bir haz kapısı aralıyordu. Bu nedenle oğlanı tıpkı fındık fıstık atılmış bir maymun gibi gözlemlemekten kendini alıkoyamıyordu.

İçinde bulunduğu durumdan kaçmak için polisi aramayı düşünüyordu ancak onun zihninden eyleme dökülmemiş bu fikir çoktan Can Ali'nin aklında yer edinmiş olmalıydı. Kaşla göz arasında tuttuğu oğlanın cebinden telefonu almış olmalıydı. Oğlan cebindeki telefona elini attığında orada büyük bir boşluk ile karşılaşmıştı.

Kendisini bir kurbağa gibi hissediyordu. Şayet biri onu olduğu gibi kaynar suyun içerisine fırlatsaydı,zıplayıp kurtulabilirdi. En azından sıçramayı deneyecek bir ihtimali zihnine koyabilirdi.  Onu ılık bir suyun içine atmışlar,derece yükselene dek fokurdatmışlardı. O ise çoktan kaynar suyun içerisinde hareket ve düşünce kabiliyetini yitirmişti. Bu devasa malikaneden kaçışı yoktu. Kapıda silahlı adamlar doluydu,içeride ise karanlığın ta kendisi olan Kıvanç ona bir evcil hayvan gözüyle bakarak eğleniyordu. Can Ali'ye güvenmekle hata yaptığını o an anlamıştı zira Kıvanç'ın evcil hayvanları arasında belli ki en sevdiği köpeği Can Ali idi.

Hazar gözyaşlarının yerini kine bırakan bakışlarıyla Kıvanç'ı süzmüş olsa da Kıvanç daha ziyade eğleniyor gibi görünüyordu.

Onunla yatmaktansa kendini öldürürdü. Bu seçeneklerin her biri ise borca karşılık ailesinden bir başka canın ölümüne şahit olmaktı.

Seçenekler zihnini o kadar zorlamıştı ki bir gece gözlerini kapatıp onun iri cüssesi altında katlanabileceğini düşünse de bu ihtimal ona kendini fahişesi gibi hissettiriyordu. Bir katilin sıvısına bulanmak onun midesinin kaldıramayacağı bir ihtimaldi. Ölüm bile daha mantıklı bir seçimdi şayet yeniden ailesinden birinin ölümünü izlemeyecek olsaydı.

"Borcun neyse çalışır öderim!"demişti Hazar dik ama titrek bakışlarıyla. "Ablamın borcu benim borcum,yemedik paranı!"

"Öyle mi?"demişti Kıvanç oğlanı oturduğu yerden süzmeye devam ediyordu. "Seni hangi alanda çalıştıracağımı bir düşüneyim o halde."

"Garson değil miydi ablam?"dedi Hazar yutkunarak. "Bana kalacak bir yer temin et. Aileme dokunma."

"Somurtuk Kara Dalya Hazal mı ?"diye mırıldanmıştı puro dumanı altından kıs kıs gülerek. "Dur bekle,sanırım sana ne yapacağımı buldum çocuk. Ablanın yaptığının benzerini yapacağım,haklısın."

Hazar'ın aklına ablasının paramparça ve havaya bakarak gülümseyen kesikleri düştüğünde içi sızlamıştı.

Kıvanç oğlanın ensesinden sıkıca kavramış ve gözlerini gözlerine doğru dikmişti. "Şimdi bana abi beş kuruşum yok,ailem bana bakmıyor çok mağdurum okulumu bırakmak istemiyorum de Hazar. Ne iş versen yaparım diye inle..."

"B-Ben..."

Kıvanç oğlanı ayak dibine fırlatıp,parlak cilalı botları arasında ellerine basmıştı. Ağırlığını vermeden fakat onu "tekmeler" gibi yaparak korkmasına neden olmuştu. Zira adamın cüssesi oğlanın parmaklarını bahar dalı açan ağaçlar gibi kırıp geçebilirdi.

Kara DalyaWhere stories live. Discover now