Bölüm 5 : Akşam Yemeği

1.2K 153 250
                                    

Bir katille aynı masada oturmak nasıl bir his verirdi insana?Hazar ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.


Bir katille aynı masada oturmak nasıl bir his verirdi insana?
Hazar ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.
Adamın kehribar gözlerine baktığında gördüğü tek şey ipek gibi dizilmiş kirpikleriydi.
Şayet onun kim olduğunu bilmese ve yaptıklarına tanık olmasa melekler tarafından çizilmiş bir suratı olduğuna inanabilirdi.
Bu karanlığın içerisinde yine de çok güzel yüz hatları vardı.

Ablasının tavana bakan gözleri ve gülümsüyormuş gibi yarılan ağzını hatırlayınca duraksadı.
Işıltılı kehribarlar nasıl bir nebze insanlık barındırmadan etrafa bakabiliyordu?

Tüm bu sapkın seçenekleri içerisinde seçebileceği en normal ve insancıl olan şeyi seçmişti.

Delinin bir tanesini eğlendirmek için kendini ağzına silah dayayıp kendini paramparça hale getirmeyecekti.
Ve sözünde ne kadar güvenip güvenmeyeceğini bilmiyordu sırf seyir zevkinde kana bulanmasını izlemek için ailesini serbest bırakacağı bahanesini sunmuş bile olabilirdi.
Yine de Kıvanç'ın sözünü tutan bir deli olduğuna emin olsa da canı daha tatlı gelmişti.

İnsan bazen kendi canına kıyabileceğini düşünse de o raddeye geldiğinde ve eline bir silah tutuşturulduğunda canın nedenle tatlı olduğunu anımsıyordu.
Yaşama karşı bu sefalet içerisinde delinin birinin esiri iken bile damarlarında akıyordu.
Çünkü yaşamak ve bir gün gelecekte kurtulmayı beklemek bile kuru ve yetersiz bir ihtimaldi.
Yine de kendini öldürüp hiç ihtimal kalmamasından daha iyiydi.

Bir gün kadar ona gülerdi ve bu adamın yok oluşunu izlerdi.

Yemek takımlarına boş gözlerle baktı siyah ve grinin her tonu yeniden meydandaydı.
Asimetriği kabul etmeyen tamamen simetrik şekilde yerleştirilmiş şamdanlara gümüş kaşıklara ve tabaklara bakındı.
Varsa meşe ve gül ağacından yapılma yer yer bir işçilikle oyulmuş yontulmuş Bu masa kaliteli işçiliktendi.
Kendisinin yediği mutfak masasına Ya da evdeki yer sehpasına hiç benzemiyordu.

Bir eksiklik vardı bir durgunluk ya da bir soğukluk olarak tarif edebilirdi.
Her ne kadar yer sofrasında eciş bücür şekilde dizleri uyuşarak kalksa da o masada bir samimiyet vardı.
Şimdi bu cilalı oyma masanın üzerinde tek bir ruh bile yoktu.
Görkemli gümüş kaşıklar ve işlemeli tabaklara rağmen masada olan tek kişi Kıvançtı.

Yoksulluk bundan sonra başlıyordu sanırım.
Ne eşlik edebileceği ailesi ne de aynı sofrada yiyebilecek bir arkadaşı vardı.
Ailesini öldürmediği de kesin bir bilgi değildi.
Arkadaşlarından birini ki en güvendiklerinden birini nehre balık yemi olarak attığını söyleyen bu adamla kim aynı masaya oturmak isterdi ki?

Fazla seçeneği olmadığı için sadece karnını doyurmak üzere bir katilin masasına oturdu.
Açlık ölümle kardeş gibiydi.
Saatlerdir bünyesinde hiçbir şey girmemişti ve kuru bir simitle duruyordu.
Neredeyse 2 güne girecekti ve ablasını vefatından sonra kapanan iştahı yol boyunca hiçbir şey ağzına sürmemesine neden olmuştu.
Ondan sonra da zaten bu ucube gösterisinin içerisinde bulmuştu kendini.

Kara DalyaOù les histoires vivent. Découvrez maintenant