0.9 💌

123 29 17
                                    

Taeyong usulca araladı sıkı sıkı yumduğu iri gözlerini. Bakış açısına ilk önce genç adamın kalın kaslı bacakları girmişti. Yavaşça yukarılara çıktığında ise üst bacaklarını sıkıca kavramış siyah baksırı ve önünde yutkunmasına sebep olan şişkinlik karşılamıştı Taeyong'u. Gözleri birkaç saniye istemsizce oyalanmıştı o kısımda.

"İyi bakabildin mi bari?"

"Ah ne?" Kafasını iyice kaldırdı ve Yoonoh'un çatılmış kaşları ile karşılaştı.

"İyi bakabildin mi diyorum?"

Taeyong aniden nüfuz eden utanç duygusuyla kızarmış ve dar dolaptan çıkmak için aceleyle kalkmıştı fakat kafasını dolabın askı kısmına sert bir şekilde çarptığında kalktığı yere geri oturdu. "Ah!" Kafasını okşayarak suratını buruşturdu, bu gerçekten acıtmıştı.

"Tanrım, ne yapıyorsun sen?" Yoonoh iyice öfkelenmeye başladı.

"Ben şey... seninle konuşmak istiyordum sadece."

"Dolabımın içinde mi konuşacaksın benimle?"

"Nasıl gözüktüğünün farkındayım ama açıklayabilirim." Taeyong tekrar çıkmak için yeltendi fakat duştan gelen seslerle gözleri korkuyla aralanmış ve Yoonoh'un anlamaz bakışları eşliğinde tekrar dolabın kapağını kapatmıştı hızlıca. Bu halde hiç kimseye gözükemezdi, daha fazla rezil olmak istemiyordu.

"Kiminle konuşuyorsun sen?" Odaya giren çocuklardan biri sorduğunda, Yoonoh sıkıntılı bir nefes verdi. "Hiç... hiç kimseyle konuşmuyorum."

"İyi, git sen de duşunu al bira içmeye gideceğiz."

Yoonoh'un bakışları birkaç saniye daha dolabında dolaştı. "Tamam, şimdi alacağım."

Tedirgin bakışları eşliğinde duş kısmına yöneldi. Hızlı bir şekilde duş alıp çıkacaktı.

Taeyong bu dar ve karanlık dolaptan iyice sıkılmıştı fakat oda tamamen boşalmadan buradan çıkmaya niyeti yoktu.

Yaklaşık 5 dakika olmuştu. Birkaç kişi odadan çıksa bile hâlâ üç kişi odadaydı. Taeyong iyice bunalmaya başladığını hissetti.

"Lan Yoonoh..." duyduğu şey ile kulağını oraya verdi. "5 dakika da çıktın?" duyduğu ses şaşkındı.

Yoonoh'da şaşkındı. Normalde en az 30 dakika kalırdı duşta.

"Çabucak gidelim diye işte."

Hızlıca temiz iç çamaşırını geçirdi altına. Siyah pantolonu ve lacivert kazağınıda hızlıca giymiş botlarını ayağına geçirmek için oturaklardan birine oturmuştu. Tedirgin bakışları hâlâ dolabında geziniyordu.

"Senin bir kız vardı Yoonoh ne oldu ona?" Arkadaşlarından biri sohbet olsun diye sormuştu bunu. "İsmi Naeun mıydı Nayeon muydu neydi?"

Yoonoh botlarını giyerek ayağa kalktı.

"Bir şey olmadı konuşuyoruz hâlâ." Siyah montunuda Hızlıca üzerine geçirdi. "Hadi gidelim artık."

Taeyong'un kaşları çatıldı duyduğu cevap ile, Yoonoh'un sevgilisi mi vardı?

"Vayy demek hâlâ konuşuyorsunuz?" Diğerleride ayaklanmış ve kapıya yönelmişlerdi. Taeyong sonunda çıkacakları için mutluydu, artık buradan kurtulabilirdi.

Yoonoh ve arkadaşları odadan çıktı. Yoonoh kapıyı kapattı, tam ilerleyecekti ki "Kapıyı kilitlemedin oğlum?" Arkadaşlarından birinin uyarısı ile duraksadı ve "Hassiktir!" diye geçirdi içinden. Soyunma odalarında özel eşyalar bulunduğundan kapı her zaman kilitlenirdi ve bu sorumluluk takım kaptanlarına aitti.

"Doğru ya kilit." Yoonoh'un dudakları düz bir çizgi halini aldı, bu kilit işi hiç iyi olmamıştı. Durumu belli etmemeye çalışarak usulca kapıyı kilitledi.

"Kilitledim hadi gidelim."

Tamam sorun yoktu. Yoonoh 15 dakika sonra bir bahane bulup tekrar gelir ve Taeyong'u buradan çıkarırdı.

"Hızlı olun oğlum Hyun Jae mesaj atmış bizi bekliyorlarmış hadi.

Fakat Jung Yoonoh 15 dakika sonra gelmemişti. Taeyong'u soyunma odasında unutmuş ve arkadaşları ile bira içmeye gitmişti.


  ꒰ა ☆ ໒꒱

  ꒰ა ☆ ໒꒱

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
which yong? // jaeyong Where stories live. Discover now