1.3 💌

148 29 15
                                    

"Yoonoh..." Taeyong usulca seslendi omzunda yatan kişiye. İnmelerine 2 durak kalmıştı bu yüzden Yoonoh'u uyandırmalıydı. "Yoonoh." Usulca başını çevirdi. Dudakları Yoonoh'un saçlarına çok yakındı, birazcık daha uzansa yeni yıkandığını belli ederek erkeksi bir şampuan kokusu yayan bu saçlara dokunabilirdi ve bu düşünce kalbini hızlandırmıştı. Midesi heyecanla kasıldı.

Yoonoh gözlerini araladı ve birkaç saniye idrak etmeye çalıştı olanları.

Taeyong onun uyandığını gördüğünde rahatladı ve ayaklandı. "Hadi iniyoruz."

Yoonoh usul hareketlerle kalktı koltuktan, tembel adımlarla orta kapıya doğru ilerledi. Taeyong'da çantasını alarak onu takip etmiş ve otobüs durakta durduğunda ikisi de inmişti.

Yoonoh suratına vuran rüzgar ile tekrar titremeye başladı. Üşüdüğü yetmiyormuş gibi bir de vücudu deli gibi ağrıyordu.

"Hadi gel..." Taeyong onu çağırdığında anlam veremeyerek etrafına bakındı, sahiden bu tanımadığı mahallede ne yapıyordu?

"Yoonoh hadisene." Taeyong tekrar seslendiğinde onu takip etti ve 5 katlı mavi boyalı bir binanın önünde durdu. Pembe saçlı, binanın şifresini girerek kapıyı araladı ve Yoonoh'a baktı. "Geç hadi." Yoonoh sorgulamadan binadan içeriye girdi.

Taeyong giriş kattaki dairesinin kapısının şifresini tuşladı. Karanlık daireye adımlayarak ışıkları açtı ve Yoonoh'a çevirdi bakışlarını. "Girebilirsin."

Yoonoh botlarını çıkararak küçük daireye adımladı. Hâlâ Taeyong'un dairesinde olduğunu idrak edemiyordu.

"Şimdi senin ateşini düşürmeliyiz."

Taeyong montunu çıkardı ve portmantoya astı. "Çıkar sen de üzerini."

"Ben üşüyorum..."

Taeyong göz devirdi. "Mızmızlanmayı kes." Uzandı ve Yoonoh'un üzerindeki montun fermuarını açtı. "Çıkar şunu."

Yoonoh dudaklarını büzdü ve ona karşı koymadı. Montu üzerinden alındığında kollarını vücuduna sardı. Çok soğuktu!

"Şimdi uzan şuraya, ben su hazırlayacağım ıslak havlu koyalım alnına ateşini alır."

Yoonoh ikiletmeden koltuğa uzandı. Taeyong ona önce ince bir pike getirmiş ve üzerini örtmüştü. Ardından ıslak bir havlu hazırladı ve alnına koydu hasta gencin.

"Taeyong..." Yoonoh kurumuş boğazını ıslatmak için yutkundu konuşmaya başlamadan önce. "Ben teşekkür ederim, her şey için..." Yoonoh gerçekten minnettar hissediyordu. Onca yaptığı şeye rağmen Taeyong'un onunla ilgilenmesi Yoonoh'u berbat hissettirmişti.

"Önemli değil." diye kestirip attı Taeyong. "Bir bakıma benim yüzümden hasta oldun, ödeştik işte."

Yoonoh gülümsedi. "Gerçekten çok teşekkür ederim, bu arada soyunma odasına neden gelmiştin? Benimle ne konuşacaktın?"

Taeyong utancını saklamak için gözlerini kaçırdı. "Proje hakkında konuşmak istiyordum. Hani şu üzerime yıkmaya çalıştığın proje."

"Ah proje..." Yoonoh suratını buruşturdu. "Ben özür dilerim Taeyong, çok kaba davrandım."

Evet, kaba davranmıştı fakat özür dilemesi ve bunu biliyor oluşu iyi bir şeydi en azından.

"İyileşir iyileşmez proje için çalışmaya başlayacağım, ne istersen yaparım."

Taeyong usulca başını salladı ve ayağa kalktı. "Ben çorba yapacağım." Hem Yoonoh için hem de saatlerdir bir şey yemediğinden midesini zorlamaması adına çorba yapmaya karar vermişti.

"Sebze çorbası sever misin?"

Yoonoh sebze çorbasından nefret ederdi.

"Evet severim."

Fakat ufak bir çocuk gibi davranmayacaktı. Taeyong'un pişirdiği her şeyi yerdi.

"Tamam, sonrada ilaç içip uyursun."

Yoonoh bakışlarını Taeyong'a dikti. Salonla birleşik olan küçük mutfakta bir oraya bir buraya giderek çorba pişirmeye çalışıyordu ve bu görüntü Yoonoh'a o kadar sevimli gözükmüştü ki  kalbinin ağrıdığını bile fark etmedi. Etse bile o an hastalıktan ağrıdığını düşünürdü fakat hayır hastalıktan değildi, bu pembe saçlı minik bedendi Yoonoh'un kalp ağrısının asıl sebebi.

꒰ა ☆ ໒꒱

꒰ა ☆ ໒꒱

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
which yong? // jaeyong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin