1.0 💌

120 27 12
                                    

Taeyong kapının kapanma sesi ile birkaç saniye içeriye kulak kesildi. Hiç ses yoktu, sanırım hepsi gitmişti.

Temkinli hareketlerle dolabın kapağını açtı ve dar yerden çıktı. Sonunda kurtulabilmişti. Hızlıca kapıya yöneldi fakat hesaba katamadığı şey soyunma odasının kapısının kilitli oluşuydu.

"Nasıl ya, neden açılmıyor?" Hızlı hareketlerle birkaç defa kapıyı açmaya zorladı. "Beni buraya kilitlemiş olamazsın!" Bir iki adım geriye giderek kapıdan uzaklaştı ve ellerini çaresizce dağılmış pembe saçlarından geçirdi. "Aptal herif beni buraya kilitlemiş olamazsın!" Öfkeyle bağırdı ve kapıyı yumrukladı. "Kimse var mı? Yardım edin." Fakat bir karşılık alamadı. "Tamam Taeyong sakin ol." derin bir nefes aldı. "Sakin ol, gelecektir eminim birkaç dakika sonra gelecektir sakin ol."

Sakinleşmeye karar vererek oturaklardan birine oturdu. Kendisini buraya bilerek kilitlemiş olamazdı, emindi ki birkaç dakika sonra gelecekti.

Fakat yanılmıştı, Taeyong tam 30 dakikadır bekliyordu ve ne gelen vardı ne de giden...

"Tanrım sabır ver..." İyice daralmaya başladığını hissetti. Tekrar hızlı hareketlerle kapıya yöneldi ve tekrar yumruklayarak bağırdı. "Kimse yok mu? Lütfen çıkarın beni buradan!"

Ne yapacağını kestiremiyordu.

"Mark!" Aklına gelen şeyle hızlıca montunun cebindeki telefonunu çıkardı. "Hassiktir..." fakat sabah telefonunu şarj etmeyi unuttuğu için telefonu kapanmıştı. Elleri titremeye başladı, içerisi buz gibi olmuştu ve Taeyong gittikçe üşüdüğünü hissediyordu.

"Pislik herif, sana bunu ödetmezsem eğer!"

Bakışları etrafta gezindi. Soyunma odasının iki küçük penceresi vardı fakat Taeyong'un ulaşamayacağı kadar yüksektelerdi. Rahatlamak için derin bir nefes aldı ve tekrar oturdu. Kolundaki saati akşam 5'i gösteriyordu. Tüm derslerin bittiği ve herkesin okuldan çıktığı saatti. Okul tam olarak boşalmadan buradan çıkması gerekiyordu yoksa tüm gece burada kilitli kalacaktı.

"Tanrım yardım et..."

Ne yapacaktı? Buraya basketbol takımı dışında kimse gelmezdi ve telefonunun şarjı yoktu. Bağırmak, kapıyı yumruklamakta hiçbir işe yaramıyordu, kimse duymuyordu onu.

İyice üşümeye başladı. Aynı zamanda karnıda acıkmıştı, öğlen yediği sandviçle duruyordu saatlerdir. Bütün gece burada kalırsa ya soğuktan ya da açlıktan ölürdü!

"Aptal... ne bok yemeye geldin sanki aptal!" Gözleri doldu. Neredeyse 1 saat olmuştu ve gelen giden yoktu. "Şerefsiz Yoonoh seni öldüreceğim!"

Yorulmuş vücudunu yere bıraktı ve dolaplardan birine yaslandı. Birilerinin gelip onu kurtarmasını beklemek dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu.


  ꒰ა ☆ ໒꒱

  ꒰ა ☆ ໒꒱

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
which yong? // jaeyong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin