12

242 33 24
                                    

"Nasıl böyle bir şeyi bana söylemezsin ya!?" Peter, odada volta atarken kendisine bağıran Minho'ya karşı yüzünü ekşitti.

"Jeongin'in peşinde ki iblisleri kendince halletmeye çalışıyorsun ve dünyada yasak olmasına rağmen yeteneğini kullanarak onları öldürüyorsun! Şimdi ise şu haline bak." Minho'nun öfkeyle sıraladığı cümleler en sonunda kısık bir ses tonuyla bitmişti. Koltukta oturan Peter'ın göğsündeki siyahlığı gördükçe kalbi acıyordu.

Peter'ı kaybedecek diye ödü kopuyordu.

Peter bayıldıktan sonra ilk başta ne yapacağını bilememiş, eli ayağı birbirine girmişti. Daha sonra bulutun üzerinde koltuğa yatırmıştı Peter'ı. Ardından aklına villanları ve Chan ile Felix'i çağırmak gelmişti. Çünkü kendisi düzgün düşünemiyordu. Herhangi bir yanlış hareketi, Peter'ın durumunu kötü etkileyebilirdi.

"Yenge baya kızmış." Chris, kolunu omzuna attığı sevgilisinin kulağına fısıldadı. Sam kıkırdayarak başını iki yana salladı.

"Kızgın değil, sadece üzgün. Korkuyor. Senin başına böyle bir şey gelse bende korkardım." Chris sevgilisini göğsüne çekerek asla öyle bir şeyin olmayacağını dile getirdi.

Chan koltukta yanına oturmuş olan bedenin, saçlarıyla durmadan oynamasına karşı sesli bir nefes verdi. "Sky'cım acaba saçımı bıraksan mı artık? Saçlarım yıpranmaya başladı da." Sky onun yanaklarını iki eliyle kavrayıp, dudaklarının büzüşmesini sağladı.

"Ya senin o Sky'cım diyen dilini yerim bak. Yakışıklılığına kurban olduğum ya. Analar neler doğruyo be." Sky, Chan'ın yanaklarını bıraktı ama bu seferde saçlarını karıştırdı. Onların çarprazında oturan Felix, ikiliye garip bakışlar attı.

"Şey, Peter'a bir şey olmaz değil mi?" Lewis'in cevabından korkarcasına kısık sesle sorduğu soruya karşı, Yongbok kıvırcık saçlı arkadaşından ayrılıp ona döndü. Yongbok'un her zaman ki soğuk bakışlarına nazaran, şimdi endişeyle bakan gözlerine karşı yutkundu Lewis. İyi şeyler olmadığı açıktı.

Rhino'nun eli, Lewis'in omzuna gitti onu sakinleştirmek istercesine. "Korkma Lewis, Peter'ın ne kadar inatçı olduğunu biliyorsun." Lewis ufak bir tebessüm etti. Rhino üzerinde hissettiği delici gözlerle, bakışlarını Yongbok'a çıkardı. Lewis'in omzundaki ele bakıyordu çattığı kaşlarıyla. Rhino sırıtarak ellerini suçlu gibi yukarı kaldırarak geri çekildi.

"Ne kadar sevgi dolu sözler böyle. Gözlerim yaşardı." Peter sahte göz yaşlarını sildi.

"Kes lan sesini it, hâlâ alaya alıyorsun." Bob'un söylediklerine karşı, yanındaki yastığı ona fırlattı Peter.

"Sensin o it, şerefsiz." Bob tam ona karşılık verecek iken, Minho'nun yüksek sesi susturdu ikiliyi.

"Küçük çocuklar gibi didişmeyi kesin!" Minho'nun merak dolu bakışları Yongbok'u buldu. "Durumu nasıl?" Yongbok derin bir nefes alıp verdi. Felix oturduğu koltukta kucağındaki bebeğinden dikkatini ayırarak, Yongbok'a odaklandı. Chan'da saçlarındaki, Sky'a ait olan eli nazikçe iterek başını geri çekti. Sky sonrasında saatlerce oynayacağı saçtan ayrılarak Yongbok'a baktı.

Eh, bu beş ay içersinde onlarda fazlasıyla yakınlaşmışlardı. Hatta öyle ki Sky, Chan'ın sürüsünün yanına gidiyordu devamlı olarak. Chan lider olduğundan kimse buna karşı gelmiyordu. İlk başta villian olduğu için ön yargıyla yaklaşarak, onu istemeseler de Sky kendini sevdirmişti zamanla. Sürüye yardım ediyor, küçük kurtlara savunma dersleri veriyordu.

"Açık konuşacağım, Peter'ın durumu iyi değil. Gittikçe kötüye gidiyor. Dünyada kullandığı yeteneğinden dolayı ceza alıyor. Biz villianlar yaralansak bile hemen iyileşebilmek için çift elementli yaratıldık. Bir elementimiz yaralandığında, diğer elementimiz onu iyileştiriyor. Ama Peter'ın tek bir elementi var. Diğeri," Minho başını suçluluk duygusuyla eğdi.

Power And War 2// HyunınWhere stories live. Discover now