~MUTSUZ~

58 18 11
                                    

Parmağım ekrandaki arama tuşunun üzerinde gidip geliyordu. Günlerdir yapmak istediğim o şeyi yapacaktım.

Poyraz'ı arayacaktım ama görüntülü bir şekilde...

Sesini oyunda ilk duyduğum anda içimde o zamanlar filizlenen bu yabancı duyguyu artık tanıyordum.

Aslında onu görmek istiyordum.

Hem de hiçbir şeyi bu denli istemeyecek çok.

Gecelerim nasıl göründüğünü hayal ederek geçiyordu.

Neredeyse onunla ikinci ayımıza girecektik ama ismi dışında hiçbir şeyini bilmiyordum. Nelerden hoşlandığını, en sevdiği yemeği, komik anılarını... En merak ettiğim şey ise numaramı rastgele sallayarak bulduğunu söylemişti peki o noktaya gelmeden önce ne yaşamıştı?

Heyecandan ellerim titrerken yapacağım şeyin sonucunu düşünmeden duramıyordum. Ya iyi sonuçlanacak ya da kötü ama benim kafamı meşgul eden şey ne kadar iyi veya ne kadar kötü sonuçlanacağıydı.

Geri dönüşü olmayan bir şeyin başlangıcı da olabilirdi.

Ama onu o kadar merak ediyordum ki, hiçbir sonuç şu an umurumda değildi. Yalnızca gözlerine bakarak birkaç kelime kurmak istiyordum o kadar.

Parmağım ekranın üzerinde hayalet gibi gezerken kendime ikinci şansı vermeden ekrandaki tuşa bastım ve telefonu masaya bıraktım. Çalıyor... yazısı belirirken beklemeye başladım. Sanki zaman durmuş akmıyor gibiydi.

Nefesimi tuttum.

Bir dakika, telefonu açınca ona söyleyeceğim ilk kelime ne olacaktı?

Has- ben bunu düşünmemiştim!

Telefonu kapatmayı düşündüm ama bundan hemen vazgeçtim ne olursa doğaçlama olacaktı. Arama devam ediyordu.

Çaldı...

Çaldı...

Ve cevaplanmadan kapandı.

Hayal kırıklığıyla ekrana bakarken Poyraz'dan mesaj geldi.

Hava Durumu: Eylül?

Hava Durumu yazıyor...

MESAJA İSMİMLE BAŞLAMIŞTI! İLK DEFA İSMİMİ KULLANARAK BAŞLAMIŞTI!

Aldığım nefesler boğazımda bir yumru oluştururken, hangi ara telefonu alıp ona mesaj attığımı bilincinde değildim.

Eylül: Özür dilerim yanlışlıkla aramışım ve fark etmediğim için uzun uzun çalmış olmalı.

Hava Durumu yazıyor...

Sonunda cevap yazdı.

Hava Durumu: Sorun yok.

Hava Durumu: Ben de sana yazacaktım zaten.

Eylül: Ödevlerim çok az kaldı onları hızlıca halledip geleyim.

Hava Durumu: O zaman sana kolay gelsin.

Hızla mesaj bölümünden çıktım.

Ayağa kalkıp odanın içinde volta atamaya başlarken kendimi çaresizce nasıl avutmalıyım diye düşünüyordum.

Belki de müsait değildi?

Hayır zaten bize yazacakmış kendi söyledi.

O zaman üstü müsait olmayabilir?

Bir tişört giymek o kadar zor olmamalı.

Boy aynasından kendimle göz göze gelirken sessizce mırıldandım.

with you MELİFLOUS Where stories live. Discover now