~7 HECELİLER~

64 20 25
                                    

Giysi dolabımda en sevdiğim ceketimi ararken Nisan'a "Siyah ceketimi gördün mü?" diye sordum. Telefonundan kafasını kaldırıp küs olduğunu belli eden bir tavırla, "Nasıl siyah? Kalbin kadar kömürümsü mü? Yoksam vicdanın kadar karanlık olanı mı?"

"Boş ver buldum ceketimi."

Bana bu kadar sinirli olmasının sebebi birkaç saat önce gelen babaannemin bana söylediği işleri yaptırdığım içindi. Kısaca abla olmanın avantajlarından yararlanıyordum. Sınavıma bu kadar az kalmışken çalışmak yerine babaannemin kıyafetlerini yerleştirmeyecektim.

Dizime kadar gelen kalın siyah ceketimi üzerime geçirip balkona çıktım. Hava güneşliydi ama üşütecek kadar rüzgarlıydı da. Kafamı kaldırıp eskiden cam gibi olan gökyüzünün şu an tozlanmış bir yüzey gibi gösteren bulutların şekillerini inceledim. Güneş ışığının arasından sızacak kadar siliklerdi.

Yere serdiğim küçük mindelin üzerine oturup telefonumu çıkardım. Bu sefer çok mesaj birikmemişti.

7 HECELİLER

Vitamin: Yolda gelirken cebimdeki muzumu çaldılar. Muz lan bu muz! Deliricem. Artık zengin bir semtte yaşayıp çiçeklerimin açış şekliyle ya da ne bilim çimlerimin eşit olmayan boylarını eşitlemekle ilgilenmek istiyorum lan ben.

Serkan: Kardeşim öncelikle geçmiş olsun ama sormadan yapamayacağım. Abi bir insan neden cebinde muz taşır.

Vitamin: Bende gelirken arkadaştan çalmıştım.

Eylül: Boşa dememişler. Haydan gelen huya gider diye.

Serkan: Çok doğru :D

Vitamin: Ah be canımda o kadar çekmişti tüküreyim böyle işe.

Ekranımın üstünde farklı bir mesaj geldiğine dair bildirim çıktı, Poyraz mesaj yollamıştı. En son ufak bir işi çıktığından bahsetmiş konuşmayı öyle sonlandırmıştık. İşinin daha da uzun süreceğini düşünüyordum.

Hava durumu: İşim bitti.

Eylül: Hızlı çocuk.

Hava durumu: Eyvallah yavrum.

Eylül: Artık sormadan edemeyeceğim sen neden bana sürekli yavrum diyorsun?

Hava durumu: Haftalardır konuşuyoruz ve sen bunu yeni mi sorguluyorsun?

Eylül: Senin yüzünden başım belaya giriyordu bir zahmet sorgulayayım artık.

Nisan'la geçen günkü yaptığımız konuşmalar gözümde canlandı ve hala inanmıyordu bana.

Hava durumu: Pekala, pekala.

Eylül: Ee sorumun cevabını almadım.

Hava durumu: Çünkü sorunun cevabı yok.

Eylül: Nasıl yok?

Hava durumu: Gerçekten yok öylece içimde geliyor.

Eylül: İlk günden beri mi?

Hava durumu: İlk günden beri.

Sorgulamayı orada bıraktım sanırsam istesem de farklı bir cevap alamayacaktım.

Hava durumu: Aklıma gelmişken benim sana borcum var neden beni arayıp darlamıyorsun?

Eylül: Yüksek ihtimalle çok zengin bir kız olduğum içindir.

Hava durumu: Maalesef artık seni ihtimallerden daha iyi tanıyorum, pis fakir.

Eylül: Ne dedinnnn sen?

with you MELİFLOUS Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ