~KAÇALIM!~

98 15 13
                                    

Eylül SORALAN'ın Ağzından

Ellerim kucağımda yüreğim parmaklarımın arasından usulca kafasını çıkarmış yanımdaki adamı seyrediyordu.

Kolunu koluma yaslamış, parmakları elimin yüzeyine temaslıydı.

Aslında temas yok denilecek kadar azdı hatta biri gözlerini kısıp dikkatlice baksa bile zar zor ayırt edebilirmiş gibiydi. Ama sıcaklığı...

Sıcaklığı o kadar canlıydı ki derimin altına sızıp ince damarlarda gezintiye çıkıyormuş gibi yakıyordu.

Şaka gibiydi ama bizi bu hale getiren yine bendim. Öylesine kolumu kaldırıp siyah plastik yere koymuştum ki oda sanki bu anı bekliyormuşcasına kolunu hemen yasladığım yere koymuştu. Açıkçası -refleks olarak- ilk baş kolumu hızla çekmek istemiştim ama sonradan bunun ona kötü hissettireceğini anlayınca da çekememiştim.

Ve tek yanan yer ellerim de değildi.

Tam filme odaklandığım esnada Poyraz'ın yüzümü izlediğini fark ediyor o anda yanaklarım karıncalanmaya başlıyordu.

Onu bana bakarken toplamda beş kere yakalamıştım ama o beni sadece bir kere yakalamasıyla bile bir daha bakmaya cesaret edememiştim.

Evet, yakalanmıştım.

O kadar utanç vericiydi ki... Kafamı koltuğun kadifemsi yüzeyine bırakmış, o film izlerken birkaç kaçamak bakış atmayı planlamıştım ama yüzünün ayrıntılarına o kadar derinden dalmışım ki. Başını çevirmiş benim onu izlediğim gibi yüzümü izleyen Poyraz'la yanlışlıkla göz göze gelince fark edebilmiştim.

Sessizce filmi izlerken başını eğip, "Filmi beğendin mi?" diye sordu, yüzü hala ekrana dönüktü.

Şu an izlediğimiz şeye film demeye şahit gerekti. Çünkü konusu bir süt çiftliğini işleten çekirdek ailenin yaşamından bahsediyordu. Daha çok süt markalarını da tanıtıyorlar gibi de denebilirdi.

Bedavaya alınan biletlerden pek bir şey beklememek de lazımdı ama Poyraz'ın da benim gibi güzel bir film izleme hayaliyle geldiğine emindim.

Sorusuna nasıl bir cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Beğenmedim desem ki gerçekten beğenmedim- gönlü kırılabilirdi ama beğendim dersem de geri kalan bir buçuk saatimiz bunu izlemek ile geçecekti.

Bu yüzden sorusunu alıp ona geri iade ettim. "Sen beğendin mi?"

Başını olumsuz anlamda sallarken, "Beğenmedim ve senin de beğenmediğini görebiliyorum."

"Ama şöyle bir şey var ki eğer bir süt çiftliği kuracak olursam en sevdiğim filmler arasında olabilirdi."

Kısık bir sesle güldü.

Gözleri gözlerimi bulurken başka bir yöne bakmamak için direndim. Bir şey söyleyeceğini düşünsem de öylece bakıyordu sadece.

Konuşma ihtiyacı duyarak, "O zaman çıkalım mı?" dedim. İkimizde filmi beğenmediysek kalmanın anlamı da yoktu.

"Olmaz."

"Neden?" Birbirine yaslı olan kolunu hareket ettirip koluma daha çok yaslanmasını sağladı.

"Burası iyi hatta o kadar iyi ki filmi bir kez daha izleyebilirim."

Sonradan anladığım imasıyla başımı farklı bir yöne çevirdim. Gülümsememi bastırmaya çalışıyordum. Artık fark ediyordum ki yan yanayken konuşmamız daha da akıcı olmaya başlamıştı.

İlk zamanlar suskunluk boğazımıza bir öksürük gibi yapışıktı.

Bu sefer ilk hamleyi ben yapmak istedim ve kolundan tutup ikimizin de ayağa kalkmasını sağladım. Hiç itiraz etmeden kalktı ve o önde ben de bir adım arkasından yürüyerek koltukların arasından çıktık.

with you MELİFLOUS Место, где живут истории. Откройте их для себя