~TEŞEKKÜR EDERİM~

60 18 6
                                    

Yansımamı seyrediyordum.

Oturup integralin son ders videosunu bitirmem gerekirken ben uzun süre dokunmadığım için kararan bilgisayar ekranından kendimi izliyor ve sorguluyordum.

Onu asansörde gördüğüm gün gözümde canlanıp duruyordu. Gözlerinin rengini tam bilmesemde koyu kahve olduklarını anımsayabiliyordum. Bir kez göz göze gelebilmiştik ve birkaç saniyede bile bakışlarındaki kelimelerle ifade edilemeyen derinliği görebilmiştim.

Aslında beni tanıdığını o an anlamalıydım ama tabiki imkansızdı.

Derin bir nefes alıp sırtımı sandalyeme yaslanmıştım ama "Abla çabuk gel!" Nisan'ın ağlamakla karışık bağırma sesiyle neredeyse sandalyeden düşecektim. Hızla ayaklanıp odadan çıktım. Kim bilir başını yine nasıl bir belaya sokmuştu.

"Ablaa..." dedi a harfini olabildiğince uzatarak. Üstü başı toz toprak içindeydi. Yanakları kızarmıştı ve yer yer tırnak izleri vardı. Yanına gidip yüzünü ellerimle inceledim.

"Noldu, kim yaptı bunu sana." dedim hayretle.

"Abla yavaş acıyor zaten."

"Yine kimden dayak yedin sen?!"

Mızmız bir sesle, "Bende vurdum onlara." Dedi.

Gözlerimi devirip kolundan tutarak kaldırmaya çalışırken, "Onu bırakta soruma cevap ver, kim yaptı?" Diye sordum.

"Kim olucak Ceylin pisliği"

Yanaklarımın içini havayla doldurdum. Ne kadar kabul etmese de bununla beraber dayak yiyip eve gelmesi ikinci olmuştu. İlkinde sessiz kalsam da bunda kalmayacaktım. Nisan banyoda kirlenen kıyafetlerini çıkarırken cebinden telefonunu alıp Ceylin'in numarasını kendi telefonuma yazıp hemen aradım.

"Alo, buyrun?" Dedi kıkırdak bir sesle.

"Ceylin? Ben Nisan'ın ablasıyım." Karşı taraf bir an sessizleşince beni tanıdığını anladım ve direkt konuya girdim. "Kızım bu sizin kaçıncı kavganız böyle."

"İlk onlar bize sataştı sonra da dövüldüler." Sakinliğimi korumak adına dudaklarımı birbirine bastırdım. O kadar rahat konuşuyordu ki sanki birbirlerini dövmemişlerde dil çıkarıp kaçmışlar gibi.

Onlar kelimesini iki kere kullanmıştı belliki Selen de bu işin içindeydi.

Sükunetimi bozmadan, "Konuşup anlaşmak varken neden bu yola başvuruyorsunuz? Sadece seni suçlamıyorum Nisan da bu konuda haksız." Dedim tatlı bir dille.

Konuşmalarımızı duyan Nisan kolumu çekiştirmeye başladı. "Abla söyle ona dövmediysem elim acımasın diyeydi." Gözlerimi devirip kolumu ellerinin arasından kurtardım.

O sırada Ceylin oflayarak "Tamam bir dahakine dövmem ama onlarda bulaşması." Dediğinde sekseninci kez gözlerimi devirmiştim.

Sağ ol ya sende olmasan.

Ne kadar konuşması beni deli etsede hala sakinliğimi koruyabiliyordum. Neyseki Nisan'ın dediklerini duymamıştı yoksam işin içinden hiç çıkamazdım. Kızla ne konuştuğumuzdan bihaber olan Nisan, "Abla söyle onlara okulda karşılaşmasın benimle çok fena olurmuş'de."

Onu duymamazlıktan gelip telefonda bekleyen kıza dönüp, "Bu işi tatlıya bağladığımız için memnunum." Diyip telefonu kapattım, sesimden resmen yapmacıklık akıyordu.

Nisan'a dönüp kafasına bir tane geçirdim. "Ahh..."

"Oblo soylo onloro korşomo çokmosonlor... Kızım madem bu kadar yiğitsin neden dayak yiyip eve geldin?"

with you MELİFLOUS Where stories live. Discover now