Bölüm 7 HASTANE

115 10 1
                                    


ARAS'DAN

Uyumamıştım,uyuyamamıştım. Sürekli Duru'yu düşünüyordum. Aklımdan bir saniye olsa bile çıkmayacak kadını düşünüyordum. Acaba onu evde yalnız bırakmakla hata mı yaptım. Ama benden kaçmasının bedelini böyle ödemeliydi. Ona ağır cezalar veremezdim, kıyamazdım. İsterse herşeyi yapacak kadar aşıktım ona. Ona Erdem yüzünden de kızmıştım. Haketmişti ama. Sıkılmasın diye kedi gönderdim. İsmini de kendi koymuştu zaten.

Kendi kendine konuşan deniz gözlüm şuan uyuyordu. Kedi ile beraber uyuyordu. Kedinin cinsiyeti kızdı. Hayvan da olsa güzelimin yanına erkek yaklaşamazdı. Takıntılı değildim sadece biraz fazla seviyordum. Ona işkence edeceğimi zannetmişti. Canımı veririm ama asla Duru'ya el kaldırmam. Duru olmasa da asla bir kadına el kalkmaz.

Saat gecenin 4 ü. Uykum da yoktu. Çalışma odama gidip çalışmak da yoktu içimde. Tek isteğim Duru'nun yanımda olmasıydı. Bugün onu öpmüştüm. Kendi isteğiyle ve kendi isteğimle. Duru hayatımdaki en özel ve güzel kadındı. Canını sıkan olursa hayatını sıkacak kadar seviyordum.

Mutfağa inmek için odamdan çıktım. Su içecektim. Yaşadıklarımızın üzerine bir
bardak su giderdi en iyisi. Mutfak kapısında durdum. En son Duru'yu izlemiştim. Onun güzel ellerinin hazırladığı yemekleri yiyordum en son.

Bazen görmek de yetmiyordu insana, bazen hissetmek, anılar biriktirmek de gerekiyordu.

Mutfağa girip dolaptan su çıkarıp bardağa doldurup içtim. Bu saatte yemek yemezdim o yüzden sadece su içtim. Mutfaktan çıkacağım sırada dışarıdan bağırış sesleri geliyordu. Mutfaktan bahçeye çıkan kapıyı açtım. Korumalar hepsi oradaydı." Ne oluyor lan orada" dedim bağırarak. Hepsi bana dönünce onlara doğru yürüdüm." Aras bey gelmeyin, içeri geçin efendim" dedi koruma. Etrafıma bakındım. Galiba silahlı saldırıyla uğrayacaktık.
Mutfağa tekrar gireceğim sırada silah sesleri yükselmeye başladı.

DURU'DAN

Gördüğüm kâbus yüzünden sıçrayarak uyandım. Gördüğüm kaçıncı kâbustu bilmiyordum. Tatlı'ya baktığımda uyuyordu hâlâ. Yataktan kalkıp mutfağa gidecektim. Susuzluktan içim yanıyordu. Merdivenlerden mutfağa indim ve dolaptan su çıkarıp bardağa doldurup içtim. Oh be rahatlama gelmişti.

Salonda oturmuştum. İçimde bilinmeyen bir sıkıntı vardı. Bişey olacak gibiydi sanki olmuştu da. Elimi kalbimin üzerine götürdüm. Kalbim sıkışıyordu, nefesim kesiliyordu. Ne oluyordu bana. Derin nefesler almaya başladım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Midem bulanıyor, titriyor, uyuşuyordu bedenim. Panik atak geçiriyordum. Derin nefes almaya çalıştım ama olmuyordu. Ayağa kalktım dışarı çıkıp hava alacaktım. Ayağa kalkmamla birlikte gözlerim kararmıştı. Bayılamazdım, şimdi değil. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve derin nefesler almaya başladım ama olmuyordu.

Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı.

" Aras... yardım et" dedim. Sesim hiç duyulmayacak kadar kısık çıkmıştı. Gözlerime siyah perde inmişti ve bilincim kapanmıştı.

ARAS'DAN

Erdem şerefsizi bize silahlı saldırı düzenlemişti. Korumalar önceden fark ettiği için halletmiştik." Aras , Erdem'i nereye götürelim" dedi Altay." Depoya götürün yarın hallederim işini" dedim.
" Tamam kardeşim" dedi ve gitti. Erdem ile uğraşırken Ekim'i unutmuştum." Altay dur" dedim. Arkasını dönüp bana bakan Altay durmuştu." Ekim iyimi, unuttum ben onu" dedim. Eğer Ekim'e birşey olsaydı Altay bu kadar rahat olmazdı.
" İyi, uyuyor şuan" dedi. Rahatlamıştım. Kardeşim herşeyimdi. Ablam, abim vardı ama Ekim onlardan ayrıydı. Annem ise yurt dışındaydı, orada kendi ofisi vardı. Babam şerefsizi ise toprağın altındaydı. Hak etmediği yerdeydi. Allah'ın toprağını bile haketmiyordu.

MAFYA'NIN TAKINTISIOnde as histórias ganham vida. Descobre agora