Heyecan

478 59 71
                                    

Öğle namazından sonra Kur'ân okurken  mescitte fısıldaşmalar dikkatimi dağıtıyordu. Kızlar mescitte dedikodu yapıyor. Tamam ben de az değilim ama gidin dışarda yapın.

Daha fazla dayanamayıp okuduğum sayfanın son ayetini bitirdikten sonra Yüce kitabımızın kapağını kapattım. Azim olan Allah doğru olanı söyledi.

Allah affetsin Kur'ân okumayı bırakınca dedikodu edesim geldi. Tut kendini, Necla.

"Pazartesi günü okulda iftar olacak. Ne giyeceksin?" dedi on bire giden bir kız. Bu kızın pembe çantası var. Her sene aynı çantayı kullanıyor. Eskimedi çanta. Adı Buğlem. Değişik isim.

"Yeni ferace aldım. Çok hoş. Onu giyeceğim. Sen ne giyeceksin?"

"Benim de mor uzun güzel bir elbisem var. Onu giymek istiyorum." dedi Buğlem. Ben de düşündüm. Geleneksel bir kıyafetim var. Annem almıştı. Böyle kırmızı, boncuklu ve işlemesi var. Motif oluşturmuş. Feslimle de eş olurum. Kırmızı fes takacak ne de olsa. Benim elbisem de kırmızı. Güzel olur. Annem de mutlu olur. Kim bilir belki annem ve babamla da tanıştırırım. Ahanda müstakbel damat diye.

Ciddiyim. Biraz daha büyürsem dünya evine girebilirim. Hissediyorum ya evleneceğim ben onunla. Hayatımın aşkı. Maşallah maşallah.

"Et dedikodunu, sonra namaz kıl, Kur'ân oku."

Başımı kaldırdım. Yan sınıftan Uyuz Cemile. Bir ara sürekli kaşınıyordu, uyuz olmuş. Şimdi ben kaşıyacağım onu.

"Sana ne uyuz? Şimdi kalkarsam ağzına iki tane çarparım. Adamakıllı namazını kıl, çık dışarı."

Birkaç adım geriledi. Seccadesini serip kıbleye döndü. Ayak bilekleri gözüküyor. Bana laf ediyor kendine bakmadan. Çok duydum tuvalette sevgili muhabbetlerini.

Ayak bileklerini söylemek için dudaklarımı aralayacağım vakit niyet etti. Durdu namaza. Laf da çarpacaktım. Çok biliyor ya onu da biliyordur herhalde.

Sevgili okurlara hatırlatma: Siz bana ve anlattıklarıma bakmayın. Sorun İslam'da değil, Müslümanlığımızda.

Önüme döndüm sıkkınlıkla. Berk'i düşündüm. Müdür evlilik dedi. Bence teşvik amaçlı dedi. Biri olduğundan değil yani. Umarım öyledir. Feslim de bir şey demedi. Ümit vermek istemiyorum dedi tabii de. Ayy çok ince ruhlu bir delikanlı. Çok konuşmamı sevmedi. Dedikodu da sevmiyor. Acaba yemek yemeği seviyor mu? Bölümünü de öğrenemedim.

Ortak özelliğimiz yok ki. Bu beni üzer.

Var mı ki?

En azından kalp kırmak istemiyor. Ayy ben hoşlanıyorum ondan.

Büyük aşklar nefretle başlarmış. Olacak bu iş.

Ben annemin başının etini yerim kesin. Anneme anlatırım Berk'i. Bol bol sohbet ederiz. Annemin tepkisini merak ediyorum.

Kızın bir fesliye tutuldu anne!

___

"Pazartesi iftara gideceğiz ya anne görürsün. Ya hani demiştin ya erkekler geç olgunlaşır diye. Dört yaş falan vardır aramızda. Her şeyi anlattım. Olur muyuz sence anne?"

"Nasip bu işler kızım da sen yine de çok kaptırma kendini. Bu gönül işleri yorar insanı. Ama merak ettim Berk'i. İftarda tanışmak isterim-"

"Ayy anne!" deyip omzuna vurdum annemin. Oturduğum koltukta kıpırdandım heyecanla. "Kur'ân okuyacak müstakbel damadın. İmanboy anlayacağın."

Güldü, annem. Zil sesiyle oturduğum koltuktan hemen kalkıp kapıya koştum. Babam geldi.

Kapıyı açtığımda babam elinde pidelerle karşıladı beni. Heyecanla güldüm.

"Kızım-"

"Baba ben aşık oldum!" dedim birden. Duraksadı babam. Tamam pat diye denmeyebilir ama ben derim. Çünkü neden olmasın.

"Kim bu şanslı kişi?" dedi bozuntuya vermeden. Annem geldi yanımıza. Babamın elinden pideleri aldı. Babam kolunu omzuma attığında anlatmaya başladım. Salona doğru ilerledik.

"Adı, Berk. Üniversite öğrencisi. Pazartesi günü iftar olacak okulda. Gideceğiz ya... İşte iftarda Kur'ân okuyacak. Ben bilmiyorum bölümünü ama öğrenirim. Uzun boylu senin gibi. Farklı bir tarzı var. İftarda görürsün. Eğitimime falan çok önem veriyor, kesin niyeti ciddi. Saygılı, efendi... Ayy baba bir de fes takacak başına biliyor musun? Sen seversin. Osmanlı paşası gibi. Kalp kırmak istemiyor, geçim yapılacak adam yani." dedim nefes nefese. Unuttuğum bir şey var mı diye düşünürken babamın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Kızım seni ilk defa böyle görüyorum." dedi memnun hâlde. "Senin düşüncelerine saygı duyuyoruz ama kendini çok kaptırma olur mu?"

"Annem de aynısını söyledi. Her şey ortada işte. Hem ilk defa yaşıyorum. Hissediyorum da. En kötü ne olabilir ki?" dedim durgunca. Saçlarımı okşadı babam. Gözlerimi gözlerine diktim.

"Senin hissettiklerini o hissetmiyor olabilir. İftarda özellikle konuşacağım. Tanıştırırsın bizi. Bakalım dediğin gibi miymiş?" deyip gözlerini kıstı babam. Güldüm. Kollarımı babamın beline sardım sıkıca. Kolları arasına aldı beni. İçimden geçeni söyledim.

"Sizi çok seviyorum, baba."

🧁

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Yorumlarınızı bekliyorum ❣️

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

AşkHeyecanı.

Necla (Texting)Where stories live. Discover now