Sözlüm

432 55 70
                                    

Sahura doğru yeni bölüm!!

Şimdiden hayırlı sahurlar 🤗

İyi okumalar ❤️

🧁

Nöbetçiyim. Hani on ikinci sınıflar nöbetçi olmazdı. Müdür denen adamın bana vermediği iş kalmadı. Orucum lan orucum! Nefret ediyor bu adam benden ya, net!

Ayaklarımı sürüyerek nöbetçi sandalyeme ilerlerken duyduğum sesle hücrelerim hazır ola geçti.

"Kolay gelsin... Müdür Bey odasında mı?"

Yüzüme gülümseme yerleştirip arkamı döndüm. Şaşırdı başta. Gözlerini kıstı, anlamaya çalışıyordu. Ayy benim feslim, şaşırma bu kadar. O değil de daha fazla bakmaya devam ederse aşık olacak bana. Hadi inşallah!

"Selamün aleyküm, feslim!" diyerek giriş yaptım. Şaşkın çok tatlı oluyor ya. "Ayy bir yorgundum. Dilim damağım kurudu. Şu müdür insafsızın yaptırmadığı iş kalmadı. Bunun günası nedir, bilirsin. Ramazan Ayında oruç oruç yapılır mı bu? Bir de on ikinci sınıflar nöbetçi olmayacaktı sözde. Vallahi günah ya-"

"Aleyküm selam!" dedi çatık kaşlarıyla. Nefes nefese kaldım. Gülümsesem o tatlı kaşların düzelir mi ki?

"Sen benim imtihanımsın, başka bir şey değil!" dedi söylenerek. Sırıttım.

"Nasibimsin demek daha doğru olur." deyip güldüm. İfadesi değişmedi. "Ya bu arada sinirliyken ayrı hoş oluyorsun. Böyle karizmatik... Annen seni Kadir Gecesinde mi doğurdu?"

Duraksadı. "Hayır da neden?" dediğinde ellerimle kendimi gösterdim. Bir de ciddi ciddi bana bakması yok mu? Yemek olsa yerim o şekilde.

"Çok nasiplisin!" dediğimde gözlerini devirip güldü. Ayy bana bir enerji geldi. İhtiyacım olan feslimmiş!

"Gerçekten sende şeytan tüyü var. Ya çok konuştuğun yetmezmiş gibi bir de ayaküstü dinlettiriyorsun kendini."

"Ayy o sizin teveccühünüz paşam! Dün annem ve babamla tanıştırdım seni. Ne düşündün? Babamın elini de öptün, çok hoşuma gitti!" dedim sevinerek. "Beni ailene ne zaman el öptürmeye götüreceksin?"

Elini saçlarına daldırıp başını çevirdi. Başı ağrıyor herhalde. Ne oldu feslime?

"Ben babanın elini saygıdan öptüm-"

"Sen babamın elini öptüğünde evleneceğiz sanmıştım." dedim beklentili hâlde. Derin nefes alıp verdi.

"Sen durduk yere gelin güvey oluyorsun. Adını bile bilmiyorum. Kalbini kırmak, isteyeceğim en son şey bile değil. Sadece sen değil, herkes için geçerli. Şu an aklı başında düşünemiyorsun. Bak kardeşim, daha önce dediğim gibi derslerine odaklan. Bu evlilik işleri daha sonra gelecek senin için. Allah razı olsun, yakın bulmuşsun kendine beni ama olmaz. Ben kendimden önce senin hayatını düşünüyorum. Gözünün önüne bak-"

"Ben büyüyene kadar bekleyecek misin beni peki?" dedim sulanan gözlerimle. Kavanoz dibi gözlüğümü düzelttim. Neden bu kadar iyi olabiliyorken üzülmeme sebep olabiliyor?

"İlerde düşüncen değişecek belki de... Başka birini seveceksin, gerçekten seveceksin-"

"Yoksa evlenecek misin sen? Müdür evlilik demişti sana. Evlenecek misin? Biri mi var hayatında? Doğruyu söyle bak."

"Hayır, biri falan yok. Üniversite yeni bitecek benim. Bitti sayılır. Bak ben üniversiteyi bitirmeme rağmen evlilik yok aklımda. Ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum. Sen daha lise mezunu sayılırsın. Önünde nice güzel yıllar var-"

"Ben o yılları seninle geçirmek istiyorum ama...  Hem peygamberimiz demiş. Evlenince imanın yarısını tamamlamış oluyoruz. Ne güzel işte. Yoksa beni beğenmediğin için mi böyle diyorsun? Ne düşünüyorsan söyle. Ben üzülmem. Ben bir şeyi istemezsem istiyorum da demem. Ben gerçekten seviyorum seni. Hani dün Kur'ân okudun ya, tamam dedim. Ben bu oğlanla evleneceğim. Ne dersen de ben seninle evleneceğim."

Sıkıntılı nefes verdi. Üzgün gözüküyordu. Başımı eğdim.

"Adın ne senin?"

Başımı kaldırdım heyecanla. "Necla..." dedim sevinerek. "Ama kısacası sözlüm diyebilirsin." dediğimde şaşırdı. Güldüm.

"Bak ben sevgili durumları falan anlamam. Karşıyım. Yani o kadar Kur'ân okuyorsun, bilirsin herhalde. Aileler tanışır. Küçük bir söz keseriz. Birbirimizi tanırız. Şimdi on sekiz yaşındayım ben. İki yıl sonra evleniriz. Sen de ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum dedin ya, o vakte kadar işin olur. Babam da ılımlı adamdır. Gayret edeni sever. Ya bu arada hangi bölüm okuyordun?"

"Yine başlıyoruz." deyip gözlerini kıstı. Sevinerek güldüm.

"Ya söyle hadi mızıkçılık yapma. Seviyorum seni."

Başını çevirip güldü. O da beni seviyor.

"Gastronomi okuyorum." dediğinde gözlerim ışıldadı. Hemen evleniyoruz!

"Ya ben yemek yemeği çok severim. İnanmıyorum ya! Of ben seni daha çok sevdim. Allahım eşim de babamın mesleğinden... Eve gidince şükür namazı kılacağım!"

Şaşkınlıkla güldü. "Hemen evlendirdin bizi." dediğinde güldüm. Ayy çok mutluyum!

"İstersen hemen evlenebiliriz."

"Ben ne için geldim, ne yapıyorum?" dedi etrafına bakınarak. Utandı galiba. Yerim yerim.

"Müdür odasında gönlümün efendisi!" dedim gülümseyerek. Eli ensesinde bana döndü. Çok aşık oldum ben!

"Gönlünün efendisi mi?" dediğinde eli düştü ensesinden. Kıkırdadım.

"Evet gönlüme taht kurdun... Yaa bir de babama efendim dedin ya düştüm orda ya! Çok tatlıydın!"

Derin nefes alarak gözlerini kaçırdı. "Ben gidiyorum." dedi. Müdürün odasına doğru ilerlediğinde arkasından izledim onu. İç çektim.

Evleniyorum ben ya. Büyüdüm ben.

🧁

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Necla?

Berk?

Konuşalım 🤭

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

Sözlüm.

Necla (Texting)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora