Hastane

389 61 96
                                    

Berk Koçak

"Ben sana kızımı verecektim. Ama sen gittin kendinden kaç yaş küçük, aklı bir karış havada kıza tutuldun. Onun için izin istiyorsun bir de benden. Hangi vasıfla geliyorsun karşıma? Neyisin o kızın? Sözlüsü müsün, nişanlısı mısın, kocası mı? Hiçbir şeyi değilsin. Velisi olmadan göndermem. Anne ya da babası gelmeli."

Sinirle solurken sakin durmaya çabaladım. Çatık kaşlarımla amcama döndüm.

"Ben kızınla evlenmek istedim mi amca? Kaç defa dedim sana. O benim kardeşim gibi dedim. Ezgi'nin ilgisinin farkındayım. Ona da dedim. Kızının mutluluğunu düşünüyorsun ama benim düşüncemi önemsemiyorsun. Geleceğim hakkında kararlar vermeye kalkışıyorsun. Ben Necla'yı seviyorum. Nasipse evleneceğim. Annemle babam kabul etmiş, sen ne diye bu kadar direniyorsun-"

"Kes sesini!" diye bağırdı. "Saygısızlığı ele aldın iyice. Ne hâlin varsa gör. Başını yakacaksın. Benim güzel kızım dururken beğendiğin kıza bak!"

Yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim sinirle. Kapıyı çarpıp çıktım odadan. İzin istemem hataydı zaten. Randevu saati geçmeden Necla'yı götürmem lazım hastaneye. Vakit kaybetmeden sınıfına doğru ilerledim.

Sınıfının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. İçerideki komutla kapıyı araladım. İçeride erkek hoca vardı. Gözlerim Necla'yı aradığında şaşkın gözlerle bana baktığını fark ettim. Nöbetçi öğrencinin çağırmasını bekliyordu anlaşılan.

"Hocam dersinizi bölüyorum, kusura bakmayın. Ben Necla Tokgöz'ü almaya geldim. Müdürün izni var."

Ne hâlin varsa gör, dedi. Görüyorum. İstediğimi yapmakta özgürüm.

"Sen kimsin evladım? Neyi oluyorsun?"

Dudaklarımı aralayacağım vakit Toprak paraziti atıldı.

"Hiçbir şeyi olmuyor, hocam. Velisi değil. Elini kolunu sallayarak gelmiş. Müdür nasıl izin verdiyse..." dedi rahat tavırda. Tepkisiz hocaya döndüm. Dikkatini bana verdi.

"Böyle şeylerin okul ortamında gizli tutulması daha uygundur aslında." deyip Necla'ya döndüm. Müstakbel "Sözlüm olur, Necla." dediğimde şaşkınlıkla gülümsedi. Heyecanını hissettim. Dudağımın kenarı kıvrılırken hocaya döndüm. "Çıkabilir miyiz hocam? Daha fazla dersinizden geri kalmayın. Dediğim gibi müdürün haberi var. Müdür Bey, amcam olur. Sorun çıkmayacağını sanıyorum."

Başıyla onayladığında Necla çantasını alıp yanıma geldi koşar adım. Sınıftan çıktığında hocaya baş selamı verip kapıyı kapattım.

"Yaa inanmıyorum!" dedi heyecanla. Güldü sevinerek. "Sözlün müyüm ben senin?"

"Daha değilsin ama olacak inşallah. Neyse hadi saat geçmeden hastaneye gidelim."

Başını salladı gülümseyerek. Gülümsedim. Merdivenlere doğru ilerlerken başını müdür odasına çevirdi.

"Berk, amcana görünüp mü gitsek. Tebrik eder bizi belki-"

"Boş ver amcamı. Geç kalıyoruz, Necla. Randevu saatine az kaldı." dediğimde tedirgin oldu. Başını eğdi. Korkuyor mu?

"Ben yanındayım. Sözleneceğiz daha..." dedim gülümseyerek. Başını kaldırdı heyecanla. Gözlerinin içi parlıyordu. Yaşaran gözlerini fark ettim o sırada. Gözlerini kırpıştırıp merdivenlerden inmeye başladı gülerek. Peşinden gittim. Gülüyorum.

"Bekle!"

___

Necla Tokgöz

"Berk içeriye sen gelme tamam mı?"

Necla (Texting)Where stories live. Discover now