4. Bölüm / Yeşil İçecek

31 7 0
                                    

Demir koridorda kaybolduktan sonra Jale hanımın dediği hiçbir şeyi dinleyememiştim. Genetik... diye düşündüm. Bu kadar güzel bir kadının sümüklü sünepe bir oğlu olmasını bekleyemezdim ama az önce gördüğüm de biraz fazlaydı sanki.

"Efe geldi." Jale hanım topuklu ayakkabılarının yerde çıkardığı tok sesle kapıya doğru yürüdüğünde abisinin küçük bir kopyası gibi görünen çocuk içeri girmişti. Yaşına göre uzun ince bir çocuktu. Spor çantasını arkasında duran adam yere bıraktı. O ise üzgün bir suratla bir bana birde annesine baktı.

"Hoşgeldin." Annesine gülümsemeden sadece başıyla onayladı. Ne de soğuk bir aile.

"Bu Cemre." Zaten ayakta olduğum için birkaç adımda çocuğun karşısına dikilip içten bir gülümseme ile elimi uzattım.

"Sende Efe olmalısın." Robotik bir şekilde tekrar başını yukarı aşağı sallayıp uzattığım elimi hafifçe sıkıp hemen elini geri çekti.

"Tanıştığımıza çok memnun oldum, Efe." Etrafıma bakındım.

"Annen evi senin gezdireceğini söyledi. Doğru gezmek için sabırsızlanıyorum." Kurbanlık koyun gibi boyun eğerek arkasını dönüp salona ilerlemeye başladığında Jale hanım halinden memnun bir şekilde, yüzünde yarım bir gülümseme ile kolumu tuttu.

"Ben çalışma odasına geçeceğim gezme faslı bitince yanıma gel." Başımla onaylayarak salonda beni bekleyen Efe'nin yanına gittim.

"Burası salon." Etrafıma bakındığımda girişin hemen yanında geniş bir yemek masası, üstünde dekoratif mumlar, diğer yanda duvar kada büyük bir televizyon ve şaşırtıcı bir şekilde rahat koltuklar gördüm. Girişin karşısındaki duvar tamamen sürgülü camlardan oluşuyor ve mutfak gibi ormana bakıyordu. Burada yaşamak için nelerimi vermezdim.

"Burada sık sık vakit geçirir misin?" Efe hiç düşünmeden başını olumsuz anlamda salladı.

"Bizim evde herkes sadece odasına vakit geçirir." Çocuğa acıdım. Salonda çıktıktan sonra geçtiğimiz odanın annesinin çalışma odası olduğunu söyledi. Çalışma odasının karşısında banyo yanında ise annesinin yatak odası vardı. Koridor bir aşağı inen birde yukarı çıkan merdivenlerle bitiyordu. Aşağı inen kısa merdivene adım atacakken Efe beni durdurdu.

"Biz oraya gitmeyiz." Kaşlarımı çattım.

"Orası Demir'in bölgesi." Kaşlarım daha da çatıldı. Gülümsedim.

"Yukarısı da senin bölgen mi?" Sözlerimle gülümsedi.

"Evet sanırım." Jale hanımın odasını olduğu tarafı gösterdim.

"Burası da annenin." Başını olumlu anlamda salladı.

"Sanırım sizin aile kurt sürüsü gibi." Omuzlarını silkip yukarı çıkmaya başladı.

"Daha çok iki alfa kurdun çatıştığı bir orman gibi desek daha doğru olur." Bu yaşta böyle bir yorum şaşırmama sebep oldu.

"Sen ne oluyorsun bu ormanda?" Çatışan ikilinin Demir ve Jale hanım olduğunu anlamıştım.

"Bilmem, tavşan ya da sincap olabilir." Dediği anda kahkaha attım.

"Güzel çünkü kurtlardan çok onlarla daha iyi anlaşırım." Üst katta üç oda vardı. Biri Demir'in eski odası, diğeri misafir odası bir banyo ve Efe'nin odası.

Odası oldukça genişti, kenarda çizgi romanları ve figürleri serdilediği bir yer onun yanında çalışma alanı ve masası, kocaman bir bilgisayar ve iki kişilk bir yatak vardı. Giyinme odası olmasını kıskanmıştım doğrusu.

Benim İçin DeğişmeWhere stories live. Discover now