7. Bölüm / Bakıcı

36 7 6
                                    

Sabah erkenden uyandığımda neredeyse hiç uyuyamamış olduğumu fark ettim. Misafir odası benim tüm evimden daha güzeldi doğrusu. Kendime ait banyom, çalışma masam ve minik bir dolabım vardı. Jale Hanım yerleşmem konusunda bir şey demediği için tüm eşyalarımı özenle toplayıp aşağı kata indim. Efe'yi uyandırmadan önce kahvaltı hazırlayacaktım. İkimize de bir tabak hazırladığımda aklıma Demir geldi. Ona da hazırlamalı mıydım? Kararımı değiştirip internetten yeşil içeceğin tarifine baktım ve zar zor hazırladım. Neyden ne kadar koyacağım kafamı karıştırmıştı. Bir yudum aldığımda tadının çokta farklı olmadığını düşünüp rahatladım.

Kırmızı kapıya vardığımda bardağı sıkıca tuttum. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdim ve kapıyı çaldım. Ses çıkmadı. Bir kez daha çaldım.

"Demir Bey." Diye hafifçe seslendiğimde yaklaşan adım seslerini duydum. Kalbim hızla atmaya başladı. Kapı hafifçe aralandığında üstünde sadece şortu olan bir Demir görmeyi beklememiştim açıkçası... Hızlanan kalbim birkaç saniye durdu. Pürüzsüz bronz teni ve kaslarından gözlerimi ayırıp nefes aldım. Saçları dağılmış, yüzünde yorgun ve uykulu bir ifade vardı.

"Sana yeşil içecekten yaptım." Diyerek bardağı havaya kaldırıp kocaman gülümsediğimde yüzüme bomboş baktı. Dudaklarımı birbirine bastırıp bardağı ona doğru uzattım.

"Sende sabah uyanınca ilk birkaç saat kendine gelemeyenlerdensin sanırım. Bende öyleydim, lisedeyken. Gerçi üstünden çok uzun zaman geçmedi ama.." Kaşlarını kaldırmış beni izlerken bıkkınca nefes alıp verdiğinde sustum.

"Kusura bakma çok konuştum sanırım." Başını hafifçe aşağı eğdi.

"Muhabbet etmeye mi geldin?" Dediğinde içimde bir şeyler kırıldı. Gülümsemeye çalıştım.

"Hayır yani... ateşkesten sonra bende sabah içeceğini yaptım. Getirince de öyle..." Duraksadım.

"Çokta bir şey söylemedim aslında. Normal insanlar nasıl günaydınlaşıyorsa o şekilde konuşmaya çalıştım..." Sesim sonlara doğru kısılmıştı. Yüzümü buruşturdum.

"Biraz saçmaladım değil mi?" Dudaklarını birbirne bastırdı.

"Biraz." Nefesimi sesli bir şekilde verip elimdeki bardağı yine ona uzattım.

"Tarifini internetten buldum. Beğenir misin bilmiyorum." Bardağı elimden aldı.

"Sebzelerin suyunu da yanlış sıkacağını düşünmüyorum." Yorumunun kırıcılığı yüzünden bir adım geriledim.

"Birileri sabah insanı değil sanırım." Mırıldandığımda o da bardaktan bir yudum aldı.

"İyi." Dediğinde kapıyı yüzüme kapatmasına saniyeler olduğunu fark ettim.

"Kahvaltı yapmak ister misin?" Hızla sorduğum soru karşısında durakladı.

"Ben a-" Sözünü tamamlayamadan içerinden gelen kadın sesiyle yerimde sıçradım.

"Demir, nerde kaldın?" Demir başını hafifçe geriye çevirdi.

"Geliyorum, Efe'nin bakıcısının canı sıkılmış herhalde." Dediğinde ise boğazım düğümlendi. Ben burada yokmuşum gibi rahatça cevap vermişti. Nereden tutsan elinde kalan bir cümleydi ve keşke duymamış olsaydım diye içimden geçirdim. Bana döndüğünde zorla da olsa gülümsedim.

"Misafirin olduğunu bilmiyordum, özür dilerim." Allahın cezası çocuk aile evine kız atmıştı. Ne iğrenç bir insandı böyle. Cevap vermesini beklemeden merdivenlere doğru yürüdüm.

Efe'yi uyandırmak için odasına girdiğimde çoktan uyanmış ve giyinmiş olduğunu gördüm.

"Erkencisin." Omuzlarını silkti. Cevap vermediğinde yanına gidip okul formasını düzelttim. İstanbulun en iyi okulunda okuyordu ve üniforma kuralına uyan sayılı özel okullardandı.

Benim İçin DeğişmeWhere stories live. Discover now