22. BÖLÜM

115 25 36
                                    

İyi okumalar

Işık'tan

Elimde ki, Ankara Mersin yazan kağıda son kez baktım. Bir yanım gitmek isterken bir tarafım kalmak istiyordu. Ama kalsam Serkan beni rahat bırakmayacak, huzursuz olacaktık. Ama diğer yandan da eski günlerime geri dönecektim.Derin bir nefes aldım Kendi kendime,

"Gideceksin Işık bunu Efe, Ece, ve Emir için mutlulukları için" dedim.

Hoparlör' den Mersin ananosu edilmesiyle. Kafamı kağıtta kaldırarak valizimi aldım. Valizi sürükleyerek giderken, binmeden önce kafamı arkaya çevirdim. Son kez baktım, kafamı tekrar önüme çevirerek, elimde ki valizi vererek merdivenden çıktım. Kağıtta ki numaralara bakarak Koltuğumu buldum.
Koltuğa oturmamla, telefonda ki saatte baktım. Maksimum altı yedi dakika vardı.. Telefonu kapattım. Kafamı camdan dışarı çevirdim aklıma Efe Ece, Emir geldi. Efe'nin esprileri gelince aklıma yüzümde bir tebessüm oluştu.Ece'yle dedikodularımız, Emir'in beni kurtarması her koşulda. Ama bu tebessüm kısa sürmüştü, artık eski yaşantıma gidiyordum. Tekrar saatte baktım da beş dakika vardı. mırıldanarak

"Vedalar bazen acıtsa da gitmek gerekir" dedim.

Emir'den

Duyduğum şeyle, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Hızla motor'un anahtarını alarak yola çıktım. Trafiği yine bir birine katmıştım. Bir sürü araba kornaya basıyor, ama şuan tek düşündüm şey Işık tı. İkiyüzle giderken bir yandan da Işığa ulaşmaya çalışıyordum. Fakat telefonu kapalıydı. Bir kez daha hava alanın'ın uzak olmasına lanet ettim.

"Hayır hayır Gidemezsin, buna izin vermem!!! " dedim

direksiyona vururken. En son aklıma Ece'yi aramak geldi. Ece'yi ardığımda, benim konuşmama müsade etmeden kendi konuştu. Endişeli sesiyle

"Yetiştin mi abi" dedi.

"Çabuk otobüs kaçta kalkıyor onu söyle bana!!" dedim. Ece'ye

Söylediği şeyle gaza daha fazla bastım.

"On dakikası var"

Hızla motoru durduğum da, bir hışımla motor'dan indim. İçeriye girdim de, satış temsilcisi'nin yanına giderek.

" Mersin otogarı " dedim.

Sert sesimle bilgisayara baktı kafasını kaldırarak.

" Dört dakikası var" dedi.

"Otobüs nereden kalkıyor, onu söyle!!" dedim

sesimi yükselterek. Endişem git gide artıyordu. Nereden kalktığını tarif ettiğin de, son hızımla koşuyordum.Telefonda ki saate bakmamla, iki dakika olmuştu bile. Tam otobüs'ün olduğu yere gitmiştim ki, otobüs'ün kalktığını gördüm. Omuzlarımı indirdim Geç kalmıştım yine.. Otobüs'ün arkasından bir süre bakarken, arkamdan duyduğum sesle arkama hızla döndüm. "EMİR!!! " Işığın sesiydi bu gitmemişti...

Işık'tan
Hâlâ ikilem arasında gidip geliyordum.. Gitmek istemiyordum. Emiri bırakmak istemiyordum.. Otobüs'ün için de Anons yapıldı. Üç dakika kaldığını söyleyince kafamı iki yana salladım.. Gitmeyecektim Emiri bırakmayacaktım. Ayak ucumda ki çantamı alarak, yerimden tekrar kalktım. Merdivenlerden indim de, valizleri yavaş yavaş koyuyorlardı. Hemen

"Mor olan valizi verir misiniz" dedim.

Valizimi işaret ederken, adam bana

" Ama  kalkacak "dedi.

Sinirle" Versene kardeşim valizimi Vazgeçtim Allah Allah " dedim.

Adam valizimi verirdin de, sürüyerek geri götürürken, yanımdan hızla koşan kişiyi görünce şok olmuştum.Emir'di bu benim için buraya kadar mı gelmişti? Emir otobüs'ün kalktığını görünce Omuzlarını düşürdü.Bir süre otobüs'ün arkasından baktı.Büyük ihtimalle benim o otobüs'te olduğumu düşünüyordu.. Dudaklarımı araladım. bağırdım. "EMİR!!" hızlı kafasını bana doğru dönerdi.. Beni görmesiyle gözlerinin içi parladı.. Valizi bırakarak , koşarak boynuna sarıldım. O da belime sıkı sıkı sarıldı. Ayrıldığımız da, saçımı kulağımın arkasına atarak.
"Gitmemişsin" dedi.

KARANLIĞIN IŞIĞIWhere stories live. Discover now