Untitled Part 5

3 0 0
                                    

Bugün 5 Ekim.

Odamda oturuyorum.

Bugün ne Roxanna ne de Aaron beni ziyaret etmedi. Nedenini merak ediyorum.

Kedim Hazel yatağın üzerine atlayıp tırnaklarıyla çarşafları keserken pencereden dışarı bakıyorum. Artık onu durduracak gücüm yok.

Bunu çok sık yapıyor ve her yaptığında onu durduruyorum.

Ama bu sefer değil.

Ben bu dünyanın tadını alamazsam, o alacak.

O yapmak zorunda. En azından şansı var.

Kendimi o kadar kaybolmuş hissediyorum ki hiçbir şey yapmak istemiyorum. Keşke biri beni anlayabilseydi.

Birine açılmak istiyorum. Şu anda birine o kadar çok ihtiyacım var ki ve yalnızım.

Neden bunu bu kadar büyütüyorum? Yalnızlığa alışkınım.

...

Güne olumsuz düşüncelerle başlamanın tuhaf bir yolu, değil mi?

Bugün başka bir okul günü ve programı zaten biliyorum.

1) Okula git

2) Dolabına gidin

3) Zorbalığa maruz kal

4) Gününü intihar düşünceleriyle sonlandır

Peki, iyi bir şey! Bir kaç güne alışırsın.

Zaten yaptım.

Öğrencilerin arkadaşlarıyla sınıflarına gidişlerini izlerken okul koridorlarında yürüyorum.

Sevgili Rabbim,

Çok fazla şey istediğimi sanmıyorum. Bir arkadaş istemek çok mu fazla? Şımarık çocukların pahalı şeyler istediğini, sonra da zengin oldukları için insanlarla fakir oldukları için dalga geçtiklerini görüyorum. Ama bir arkadaş istemenin çok fazla olduğunu bilmiyordum. Bu okula gitmeye başlayalı bir ay olmuştu ve iyi niyetli hiç kimse yanıma yaklaşmaya çalışmadı. Çok şey istersem bana haber verebilir misin? Dileğimi geri alacağıma ve hiçbir şey istemeyeceğime söz veriyorum.

Az önce dolabıma ulaştım. Şimdi üçüncü adımı bekliyorum.

Dolabımın içine birkaç kitap koydum ve bazılarını aldım. Ellerim titriyor ve ısındığımı hissediyorum. Dolabımı kapatıp etrafıma bakıyorum. Etrafta kimse yok. Zil zaten çaldı mı?

İlk dönem, Müzik.

Müzik dersine katılmak için hiçbir nedenim yok. Zaten duyamıyorum.

Ancak yine de katılıyorum.

Öğrenciler arkadaşlarıyla birlikte sınıfta oturuyorlar, ben de her zamanki gibi tek başıma oturuyorum.

Ben de yalnızlığı tanıdım. Ben de yanlış anlaşıldığını, reddedildiğini ve birdenbire hiç de güzel olmadığını hissetmenin ne demek olduğunu biliyorum.

Öğretmen içeri giriyor. Kahverengi saçlarını toplamış. Saçları çok uzun; beline kadar ulaşıyor. Çok mutlu olduğunda gök mavisi okyanus gözleri güneş ışığına çarpmış gibi parlıyor. Öğrencilere bakarken dudakları kocaman bir gülümsemeye kıvrılıyor. Uzun, kahverengi bir etek ve büyük altın küpelerle beyaz sade bir gömlek giyiyor. Bu kadar güzel birini gördüğümü sanmıyorum.

Muhteşem'in tanımıdır.

"Herkese merhaba!" Her öğrenciyi selamlıyor. Sonra bana dönüp sırıtıyor. "Merhaba Nyla." İşaret diliyle söylüyor.

KEDI YETIMHANESIWhere stories live. Discover now