Untitled Part 16

1 0 0
                                    

Bayıldığım sokakta uyandım. Oturduğumda kendimi tuhaf hissediyorum. Hâlâ gece olduğunu ve hâlâ yalınayak ve pijamalarımla olduğumu fark ediyorum. Başımı sanki taşıyamayacak kadar ağırmış gibi tutuyorum.

Gözlerimi ovuşturup yavaşça ayağa kalktım. Ayağa kalktığımda dengemi sağlayamadığımı hissettim ve tekrar yere düştüm.

"Bana neler oluyor?" İçimden düşünüyorum.

Hazel'ı aramak için dışarı çıktığımı hatırlıyorum ama...

Hazel.

Hızla dışarı çıkıp ayağa kalkıyorum. Hala başım dönüyor ama Hazel'ın yardıma ihtiyacı var.

Benden daha fazla.

Tekrar sokaklarda yürümeye başlıyorum. Etrafıma bakıyorum ama hava hiçbir şey göremeyecek kadar karanlık. Sonunda açık olan küçük bir dükkan görüyorum ve içeri giriyorum. Kapıyı ittiğimde kasadaki kadın hızla dönüp bana bakıyor.

Dondum. Ben de ona bakıyorum.

"Sen kimsin?"

Cevap vermiyorum. Yapamam.

"Bana cevap ver genç bayan!" Diyor.

Cevap vermiyorum ve hızla mağazadan çıkıyorum.

Neredeyim hiçbir fikrim yok. Şehir merkezine geldiğimi fark edince yürümeye devam ediyorum.

Artık yetimhaneye nasıl döneceğimi biliyorum.

Geri dönüp Aaron'u arayacağım. Onu bilgilendireceğim. Şu sıralar en çok ona ihtiyacım var.

Yavaş yürüyorum ve adımlarıma dikkat ediyorum.

Sonunda yetimhaneye varıyorum. Kapılar kilitli olduğundan binanın arka tarafından odama tırmanıyorum. İçeri girip yatağıma düşüyorum. Derin bir nefes alıp banyoya doğru yürüyorum. İlk yardım çantasını alıp yatağa oturuyorum. Uzun süredir çıplak ayakla yürüdüğüm için bandajları çıkarıp ayaklarım için kullanıyorum.

Bitirdiğimde çoraplarımı giyiyorum ve orada oturup düşünüyorum.

Telefonumu alıp saate bakıyorum.

Saat sabahın 2'si.

Çok geç.

Ama Hazel tehlikedeyken ben nasıl uyuyabilirim?

...

Bütün gece ayaktayım.

...

Güneş doğup odamı daha parlak hale getirdiğinde kalkıp masamın üzerinden geçiyorum. Telefonumu alıp Aaron'un kişilerime baktım.

Onu bir kere, iki kere aradım ama cevap vermiyor.

Onu arayıp duruyorum. Şu an ona o kadar ihtiyacım var ki.

Sonunda pes edip telefonumu yatağın üzerine fırlattım.

Hazel burada olsaydı, onu kucağıma alıp bütün gün yatakta yatarken, kollarımda okşardım.

Dayanamıyorum ama tekrar ağlamaya başlıyorum.

Yatağıma uzanıp top gibi kıvrılıp peluş tavşanıma sarılıyorum.

19 yaşında olmam umurumda değil. Rahatlamak için her zaman tavşan peluşuma sarılacağım.

O kadar sıkı sarıldıkça ağlıyorum, ağlıyorum. Kendime zarar vermek istiyorum. Birini incitmek istiyorum ama başka bir insana dokunup onu incitecek yüreğimin olmadığını biliyorum.

KEDI YETIMHANESIWhere stories live. Discover now