29

109 12 9
                                    


Yoongiden;

Anlattıklarımın üzerine akşam yemeğine katılmıştım. Hala aynılardı aptallar. Birde bir kız vardı saejinin arkadaşı. Güya cenazeme gelmiş Ne alakaysa. Sürekli jungkookla bir temas halindeydi. Şimdide oturmuş yemekten sonra ki muhabette katılmıştım sanki konuşabiliyormuşum kişi gibi.

Evet buraya tabikide bir plan üzerine jiminin gözetmenliğinde gelmiştim. Bu demek değilki plana sadık kalıcam. Tabikide kalmicam şahsen Jiminin kiraz yaprağı çiçeklerinin kaynatıldığı suyla, o çok bilmiş dedesinin odun külünün suda bir kaç gün bekletilmiş yumuşak toprağıyla güçlerini aylarca kullanamadıklarını biliyorum. Üstelik Jiminin kiraz yaprağı suyunu içtiği zaman yataktan kalkamayacak kadar hasta olduğunuda biliyorum.

Dedesine o küllü su mudur nedir onun yüzüne birazcık sürmem yeterli o bunak zaten ayakta zor duruyor. Güçlerini kullanamadığı için bende konuşabileceğim ama daha var. Önce bana biraz güvensinler hemde Jungkook la konuşmam gerek. Sonuçta ona zarar vereceğim ayağına buradayım.

Jungkook un bir tarafına ben diğer tarafına o kız oturmuş duruyorduk. Sabır, sanırsın kumam. Yinede sesimi çıkartmadım sonuçta jungkookun eşi benim o sünepe değil! Zaten Jungkook bana sarılmış saçlarıma öpücükler kondururken bunu gayet iyi belli ediyordu. Aptal kız sende böyle Jungkookla sohbet etmeye çalış.

"Yoongi odaya gidelimmi güzelim hem konuşmamız gerekenler var" Sanki soru değilde kalk artık daraldım der gibiydi. Konuşamadığım için küçük veletler gibi başımı salladım. Tabi biz kalkarken o sünepe hiç eksik olurmu hemen atladı. "Otursaydın ya, Yoongiyle sonrada konuşabilirdi."

"Öldü sandığım eşim gelmiş bence çok bile durdum. Konuşmam gereken şeyler bu muhabbetten daha önemli" Hah aptal kız kalırsın böyle.

Odaya girdiğimizde jungkook birden değişmiş stresli bir şekle bürünmüş hızlı hızlı odada bir şeyler arıyordu. "Al şunları olayı en başından en ince ayrıntısına kadar anlat! Tanrı aşkına eşimi benden sakladılar! Sizin yanınıza bırakırmıyım ben bunu." Elimdeki defterle kaleme baktım. Keşke konuşabilsem şu an. Yüzümün avuçlanıp kaldırılmasıyla oraya baktım. "Güzelim anlat bana ne yaptılar sana? Tanrım  o ormanda bulunup önüme getirilen cesede senin cesedin dediklerinde aklım yerinden çıktı. Ben.. ben öldün sandım. Kurdunla iletişim kurmaya çalıştım olmadı. Kolyeyle bulmaya çalıştım olmadı,Ormanı ful aradım bulamadım, Şehirdeki bütün evleri arattırdım her şeyi yaptım bulamadım seni." Dudaklarıma değen dudakları karnımda kasılmalara sebep olmuştu. Özlemiştim onu hemde çok. Boğazımdaki yumru geçmezken gözümden yaş süzülmesi uzun sürmemişti.

"Ne yaptılarda konuşamıyorsun? Çok zayıflamışsın, şu yüzünün haline bak her tarafın morlukla dolu" Göğsüne kıvrılıp günlerce orda kalmak istiyorum be jungkook. Bir şey diyemedim ki.

Ellerime defteri verdiğinde aşşağıda yazamadığım şeyleri yazdım bu sefer.

Jungkook beni buraya sana zarar vermem için gönderdiler.

Planlarından biride sana bir ilaç vererek ilk başta seni şizofreni olma derecesine getireceklerdi, sonra vereceğim ilaçlarla felç kalmana neden olacak daha sonra acı çekerek ölmeni sağlayacaklardı.

Buraya beni getiren köyli bir omega felan değil jimin.
Buraya da beni gözetlemek için geldi.

Jungkooka baktığımda okuduklarını sindirmeye çalışıyor gibiydi.

Biliyormusun bebeğimiz olacaktı, Jimin beni ormana götürdüğünde biraz hırpaladı ormanı aleve verince kafasına taşla vurdum kalktığında beni itti ağaca çarptım. Normalde beni orda bırakacaktı ama bacaklarımdaki kanı fark etti bebeği düşürüyormuşum  yardım etti beni orda bırakmadı sırf hamileyim diye. Ama dedesi kontrol edicem diyerek bebeğimizi  düşürdü.

Bir cesaretle bebeği de söylemiştim. Gözşeri sinirle kırmızıya dönmüştü. Alfasıda en az onun kadar sinirliydi. Boğazından çıkan alfasının hırlamasıyla ürkmüştüm.

Jungkook onların nasıl güçlerini kullanamayacaklarını öğrendim. Bana yardım et tek başıma hiç bir şey yapamam. Lütfen anlattıklarımı bilmiyormuş gibi yap.

Kan kırmızısı gözlerini bana dikmiş bakıyordu. "Nasıl sakin olmamı istiyorsun. Resmen oynuyorlar bizimle"
Kalın tınılı sesiyle konuşunca hemen deftere tekrar yazmaya başladım.

Bana biraz zaman ver.  Hem o dede çok güçlü Jungkook. Kabul edilebilir bir güç değil. Jiminide eğitmiş.

"Sadece toparlanman için sana zaman tanıyacağım. O sırada da o dedesinin icabına bakıcam tabiki" Bu da bir şey. Tamam anlamında başımı salladığımda bir kaç şey daha konuşmuştuk.

...

Tanrısal bakış açısı;

Yoongi saraya geleli 3 haftaya yakın bir süre olmuşken jungkook her yolu araştırmış jimin ve dedesi hakkında fazlasıyla bilgi sahibi olmuştu. Yoongi yi saraya getiren köylü omeganın jimin olduğunu bilsede ona hiç bir şey çaktırmamış arada halini hatrını bile sormuştu.

O sırada da yoonginin ailesi saraya gelmiş yoongiyle hasret gidermişlerdi. Yoongide annesini özlediği için gayet memnundu bu durumdan. Her ne kadar eşinin ne yaptığını merak etsede jungkook çok fazla ona bir şey anlatmamıştı. Bilgilerin doğruluğundan emin olup plan hazırladığı zaman eşiyle konuşmak istiyordu bu durumu.

Yoongi jiminin ondan hiç bir şey istememesinden biraz tedirgin olsada rahat olmaya çalışıyordu. Ayrıca birde eşinin etrafında dolanan kadını hiç sevmemişti. Bir insan neden karşı cinsle üstelik alfa olup evli olan bir erkekle temas etmek isterki.

Omegasını da hissedemediği için hekimlerden bir tamesinden yardım almaya başlamıştı. Hekim Omegasının küsmekten ziyade hastalanmış olabileceğini düşündüğü için şu anda onu anlamaya çalışıyorlardı.

...

Uzun bir aradan sonra yeni ölüm
Yorum atarsanız sevinirim...

royal landsWhere stories live. Discover now