24.bölüm - "Seninle ölmek, Betül."

116 23 41
                                    

Herkese selamlar! Nasılsınız?

Bolca duygulu bölümdeyiz. Yazarken o kadar hissettim ki tüm duyguları... Umarım sizde hissederseniz. Bu bölüm beni anlayan herkese ithaf edilmiştir. 🤍

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. İyi okumalar! 💓

🥀

Betül Demir

Kınanın üzerinden bir hafta geçmişti. Nişan için hazırlıklar başlamıştı. Kaç gündür işlerden dolayı çok yorgun ama mutluydum. Süleyman ile evleniyor olmam benim için iyi bir şeydi. Beni bu kadar seven adamın karşıma çıkması nasıl da güzel bir kaderdi böyle... Allah resmen bizi bir birimiz için yaratmıştı.

Kaç gündür mutlu hissetmeme rağmen bugün düşünmekten iyi hissetmiyordum. Doktorum aramıştı, tedavinin kötüye gittiğini, sonuçların iyi olmadığını belirtmişti üzgün sesiyle. Haberi almamla seccademin başına geçip ağlamam bir olmuştu. Annemlerin işi olduğu için evde değillerdi. Tek başıma evde olmanın verdiği rahatlıkla istediğim kadar ağlamıştım.

Dua ederek kendime gelmiştim ama saatlerdir konuşmadan, hareket bile etmeden, öylece camdan dışarı bakarak düşünüyordum. Neyi düşünüyordum onu bile bilmiyordum aslında ama bu hiss kalbimi yakıyordu. Anne olmak isterdim. Anne olmak istiyordum. Acaba anne olmak elimden alınmasaydı o zaman da anlar mıydım anne olmanın kıymetini? Anlamını? Bilemiyordum. İnsanlar olarak elimizde olanın kıymetini sadece kaybedince bilirdik. Sahip olduğumuz şeylerin aslında ne kadar büyük mucizeler olduğunu unuturduk. Allah affetsindi, şükür ne azdı hayatımızda...

Telefonuma da saatlerdir bakmıyordum. Hiç kimseyle konuşmak istemiyordum. Sessizce durmak ve düşünmek istiyordum. Gerçek anlamda yorulmuş hissediyordum. Hem fiziksel açıdan, hem de psikolojik açıdan bir anda çökmüştüm.

Kapının sert şekilde çalınması bir anda kendime gelmeme sebep olmuştu. Yataktan kalkarak eşarbımı takmıştım. Üzerime de bir tane uzun kapşonlu geçirerek odamdan çıktım. Kapıya ilerlerken bir yandan da ne zaman aktığını hissetmediğim gözyaşlarımı silmeye başladım.

"Kim o?" diye sordum kapıya yaklaşınca.

"Sevgilin." dedi erkek sesi. Süleyman'ın sesi. Sesini duyana kadar ona ihtiyacım olduğunu hissetmemiştim ama sesini duyduğum an ona sarılmak ihtiyacı yaktı kavurdu vücudumu.

"Geldim." diyerek kapıyı açtım. Siyah tişörtü ve gri eşofmanı ile karşımda duran Süleyman'ı görünce kalbimde nedense bir suçluluk hissi belirdi. Ben anne olamayacaktım ama onu da baba yapamacaktım aynı şekilde. Benim buna hakkım var mıydı? Baba olmak istediğini çok iyi biliyordum ama sırf benim için bu isteğini geri atıyordu. Oysa buna hakkım yoktu. Gözlerim doldu.

"Güzelim?" diyerek yanıma yaklaştı Süleyman. Kapıyı ardından kapattı. Uzun olan boyuyla başını eğmiş bana bakıyordu. Son zamanlarda kendini spora çok adamıştı. Kapı kadar olan sırtından ve tişörtten bile belli olan kaslarından belliydi.

"Sevgilim..." diye fısıltı çıktı dudaklarımın arasından. Ona ihtiyacım olduğunu tüm vücudumun resmen haykırıyordu.

"Ne oldu, güzelim? Ne bu hâl? Neden saatlerdir telefona bakmıyorsun?" diye sorarak daha da yaklaştı Süleyman bana doğru. Bir adım attım geriye.

"Süleyman." dedim.

"Süleyman seni yaradana kurban olsun. Söyle güzelim. Ne oldu?"

"Sen emin misin? Benimle evlenmek istediğine emin misin?" diye sordum. Süleyman'ın gözlerinden tüm duygular silindi, geriye tek bir duygu kaldı; öfke. Ona bu soruyu sormam bile sinirlendirmişti. Ama elimde değildi. Onu böyle bir hayata mahkûm etmek hakkım değildi.

Kusur Место, где живут истории. Откройте их для себя