10: veda (edemezsin)

232 60 138
                                    


minho kahvaltıda öğrendiği şeylerden sonra yediği her lokmanın boğazına dizildiğini hissetmişti. boğazında ne kadar yutkunursa yutkunsun hareket etmeyen bir yumru vardı sanki ve minho'nun onu geçirmek için elinden hiçbir şey gelmiyordu.

chan'ın öleceğini ya da bunun bir ihtimal olacağını hiç düşünmemişti. minho alfalarla yok sayılacak kadar az zaman geçirmişti ama istemsizce, belki de eşi olduğu için chan'ın hep çok güçlü bir alfa olduğunu düşünmüştü. ona bugüne kadar söylenen de buydu. baş alfalık düellosunun tereyağından kıl çeker gibi kolay olmasını elbette beklemiyordu ama düşündüğü en kötü ihtimal chan'ın baş alfa olamaması ve sıradan bir aile olarak kasabadaki, ikisine ait evlerinde yaşamaya devam edecekleriydi.

en başta chan olmak üzere evdeki herkese öfkeliydi. nedeni ne olursa olsun en başında ona düelloyu, baş alfalık seçiminin nasıl yapıldığını anlatmaları gerektiğini düşünüyordu. bunca zaman evdeki herkes her şeyden haberdardı ve kimse minho'ya olanların sonunda ruh eşini kaybedebileceğini söylememişti. chan'ın zarar gördüğünü düşündükçe nefesi kesiliyordu küçük omeganın.

minho günün geri kalanını sürü evinde, hayatlarına devam eden insanların arasında dolaşan ama onlarla konuşamayan bir hayalet gibi geçirdi. odasına çekilmedi çünkü chan günlerdir odalarına gelmemişti. eğer alfalar eve dönerse chan'ı kaçırmak istemiyordu. onunla konuşmak istiyordu ama ne diyeceğini de bilmiyordu. ne diyebilirdi ki? ona çok kırgındı, çok öfkeliydi ama onu seviyordu. iki gün sonra belki de ruh eşi hayatta olmayacaktı ve bunu düşündükçe aklını kaybedecek hale geliyordu omega.

kahvaltıdan sonra minho, chan'ın ablası ve jeongin'le beraber gelen misafirleri karşılamakla görevlendirilmişti. ama küçük omega o kadar kötü bir haldeydi ki sık sık boşluğa dalıyor, ona sorulan soruları dinlemeyip dolu gözlerle insanların yüzüne bakıyordu. onun neden bu halde olduğunu anlayan jeongin chan'ın ablasıyla konuşup ikisinin mutfağa geçmesi için izin istemişti. minho'nun bu halde yemek yapamayacağını da biliyordu ama en azından mutfakta göze batmayacaklarını düşünmüştü jeongin.

''minho özür dilerim. bilmediğini tahmin edebiliyordum ama jieun teyze'yi gördün. kötü ihtimali konuşmak hiçbirimizin istemediği bir şey. sana öylece gelip chan kazanamazsa ölebilir diyemezdim.''

minho ilk defa öfkeyle baktı jeongin'e.

''yine de bana söylemen gerekirdi. o benim eşim. bunu bilmeye hakkım yok muydu sence?''

''haklısın, özür dilerim.''

minho cevap vermeyip önündeki büyük yemek kazanını karıştırmaya devam etti. baş alfalık seçimi boyunca soylu aileler kasabalılar için yemek hazırlayacaktı. alfalar meydanı düello ve sonrasında yapılacak kutlamalar için hazırlarken omegalar da evde dağıtılacak yemekleri hazırlıyordu. sürü evi hiç olmadığı kadar kalabalıktı. minho daha önce görmediği çok fazla yüz görmüştü bir günde. ellerinde hediyelerle sürü evine gelen konuklar çoğunlukla bayan bang'la konuşup, chan'ı desteklediklerini söylüyorlardı. bunun minho'yu rahatlatması gerekirken chan'ın adını her duyduğunda bedeni titriyordu omeganın. birbirlerine çok kötü davranmışlardı.

minho'nun annesi de sık sık yanına gelip nasıl olduğunu sormuştu. minho onun etrafta olmasına minnettardı. annesi ona sarılıp kulağına her şeyin yoluna gireceğini, içini ferah tutması gerektiğini söylediğinde biraz olsun daha iyi hissetmişti ama içindeki huzursuzluk asla geçmiyordu.

annesi ve jeongin dışında minho'yla uzunca konuşan tek kişi hekim hyesoo'ydu. bütün sürünün hekimi olmasına rağmen o da elinde hediyelerle sürü evini ziyaret etmiş ve bayan bang'a, chan'ı desteklediğini söylemişti. bayan bang hediyeleri kabul ederken minho da onları izliyordu. ama yaşlı kadının onu görür görmez bayan bang'la vedalaşıp yanına gelmesini beklemiyordu. en son olanları hatırlamak başta minho'yu tedirgin etse de bayan bang'ın çoktan başka misafirlerle ilgilenmeye başladığını görünce rahatladı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

found & lost • banginhoWhere stories live. Discover now