23-BASKIN

6K 499 461
                                    

Tekrardan merhabalar piyade tüfekleriiii sizlere ufak bir sorum var :)))

Sizce ben ilerleyen bölümlerde ne yapcam?

A) birisini öldüreceğim

B) birisini dirilteceğim

C) hiç adı geçmeyen birisini ekleyeceğim

Bana küfür etmek serbest hdhdjbsxj

╾━╤デ╦︻

"Önceki bölümde Akay'ın geçmişinden bir kesit okumuştuk. Hemen ardından Akay, Mir ile ilgili bir araştırma yapmıştı. Banyo yaparken duygusal patlama yaşayarak kriz geçirmiş, saçlarını kesmişti. Sonrasında görevin son hazırlıkları yapılırken Lakayıt olma potansiyeli gördüğü bir oğlan ile konuşmuştu."

Silahlar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden deniz yoluyla gelmişti. Şimdi ise son durak olan Ankara'ya gelip buradan dağıtıma çıkacaktı. Ölmüş yine zekice davranarak ilk akla gelecek ücra yerler yerine kalabalık bir alanda gizlice silahları alacaktı.

Havalimanında.

O kadın cidden dişime göre bir rakipti. Benimle ilgili tek ipucu bulabilen oydu. Onun kimliğiyle ilgili bir şeyler öğrenen tek kişi ise bendim. Lanet giresice kadın ile güçlerimiz eşitti. Piç karı. Onu hiçbir silah kullanmadan, en ağır işkencelerim ile öldürmek istiyorum. Sadece basit bir 'kendi gözünü yeme' ile kurtulamazdı. Bağırsaklarından tavana asmak, asitle boğmak yapacağım en basit işkence olacaktı ona karşı.

Tek sorun bu soyuna sopuna tükürüğüm kadının cinsiyetini bile sadece yedi yılda bulmuş olmam.

Tüm Bozkurt sınıfı öğrencileri alanın farklı yerlerine dağılmış durumdaydı. Bölgenin pek uğrak bir yer olmamasından sebep havalimanı pek kalabalık değildi. Saat gece on bire geliyordu. Etraftaki insanların çoğu büyük ihtimal Ölmüş'ün adamıydı. İşini şansa bırakmamıştı. Eğer yaptıkları birçok insanın canına mâl olmasaydı, ülkeye zararı olmasaydı zekasını takdir ederdim. Ancak kendisi birçok kişinin uyuşturucuya bulaşmasını, küçük çocukların organ takviyesi veya doku nakli için zenginlere satılmasını sağlamıştı.

Acı çekmeliydi. Sonsuz bir acı.

Havaalanının içinde değildik. Tüm öğrenciler ile birlikte çevreyi kıskaca almıştık. Öğrenciler, onlardan beklemediğim şekilde zekice davranarak tüm taşıtlara casus verici takmışlardı. Hepsinin hanesine bir puan ekledim bu davranışları için.

"Beş yönünde hareketlilik var." Diyen heyecanlı bir ses geldi kulaklıktan.

"Sabah beş mi akşam beş mi?" Diyen alaylı ses ise Günnar'a aitti. İşi hiç ciddiye alıyor gibi gözükmüyordu. Aslında potansiyeli vardı. Ancak her şeyi alaya vurup goygoy yaptığı için puanı sabit kalıyordu. Çok çaba sarf etmiyordu. Halbuki zekiydi. Sabah gözlerinde dönen tilkileri görmüştüm.

"Normal beş." Önceki heyecanı yerine sabırsızlık tınısı duyulan ses büyük ihtimal bir erkeğin sesiydi. Ancak Bay Turunçgil dışında hiçbiri ile konuşmadığım için kim olduğunu bilmiyorum.

"Yanlız baktığın yer dokuz yönü." Diyerek güldü Turuncu. Çocuğun adını bilmiyorum, soy adını da söylemek istemiyorum. Artık adı Turuncu veya Turunçgil. Karşı taraftan ses gelmeyince Bay Turunçgil tekrar konuştu.

"Yakın takibe alıyorum." Dediğinde hafif bir cızırtı geldi. Harekete geçmişti. Benim pek bir vasfım yoktu. Tek yapmam gereken kendimi korumak ve öğrencileri gözlemlemekti. O yüzden şuan karargahtaki takip odasındaydım. Karşımda dev bir ana ekran, yan taraflarında ondan küçük ara ekran ve etrafımdaki masaların üzerine kurulu son teknoloji bilgisayarlar. Ah bir de, o bilgisayarların başlarındaki bilişimciler.

LAKAYITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin