Bölüm 52

2.8K 199 57
                                    

(1/2)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(1/2)

(2/2)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(2/2)

keremakturkoglu, yunusakgun, arıkan_acelyaa ve 32478 kişi beğendi

@gokce.a.akturkoglu: Canım görümcem(Prenses Reyyan) beni çekti, ben de onu... + Kerem diye birisi, çok tanımıyorum.

keremakturkoglu: Biz hanımefendiye canım, güzelim, bir tanem diyelim, o kardeşimi görür görmez pabucumu dama atsın🙄
gokce.a.akturkuglu: Tanışıyor muyuz beyefendi?
gokkerfan: yenge harbi kafa kızsın ha jdskjsnksdn

arıkan_acelyaa: çocuğun kulak zarını patlatmasaydın belki daha iyi olurdu ama neyse...
gokce.a.akturkoglu: Evet, ben çığlık atarken sen çok sessizdin çünkü
tugcealaaca: Siz bensiz neler yapıyorsunuz ya?

***

Kerem ilk on birde değildi ama Okan hoca ikinci yarıya hazırlanmasını söylemişti, bu yüzden o kenarda ısınırken ben de her zamanki gibi Yunus kankim ile yedek kulübesindeydim. Beşiktaş maçı olduğu için ortam her zamankinden biraz daha gergindi. Yunus'un anlattığına göre, çıkışta kesin kavga çıkardı. İlk yarı sorunsuz geçmiş, durum bir bir olunca herkes gibi ben de sıfır sıfıra geri dönmüş gibi hissetmiştim. On dakika önce başlayan ikinci yarıysa, daha bir agresif daha bir sert geçiyordu. Barış her zamanki hayvanatlığıyla önüne geleni ittiriyor, hakem iki taraf da gergin olduğu için kime, ne zaman kart çıkaracağına karar veremiyor gibiydi. İtiraf etmeliydim ki, ben bile oturduğum yerden gerilirken bu kadar baskı altında olan hakem, gözle görülür bir haksızlığa mahal vermeden yönetiyordu maçı. 

"Gökçe!" hızla yerimden kalkarak Okan hocanın yanında bittim. "Söyle, Torreira'yı alıp Sallai'yi koyacağım oyuna, ısınsın. Soyunma odasında konuştuğumuz taktiğe geçsinler çıkınca." kısa açıklamasına kafa sallayıp hemen Sallai'yi buldum. O kadar sesin içinde nasıl yaptıysa kendisi hakkında konuştuğumuzu anlamış, ayağa kalkmıştı bile. Hemen ısınmasını söyledikten sonra koltuğuma geri döndüm. 

"Kazansak da bitse bu çile, şuna bak, Okan hoca kaç taktik değiştirdi bir maçta." dedim Yunus'a. Gerçekten de Okan hoca maç başından beri posisyon yaratma çabasında oyuncuları kukla gibi oradan oraya sürükleyip durmuştu. İnşallah Kerem ve Sallai'nin oyuna girişi işe yarardı da bunca sinir stress bir sonuca bağlanırdı. 

"Valla Beşiktaş bu sene çok iyi," Yunus eliyle omzuma vurdu. "ama biz de iyiyiz. Birazdan kuracakları oyunu ezbere biliyor bizimkiler, ben inanıyorum kazanacağımıza." 

"Öyle olur umarım." diyerek tam tepeme dikilen Kerem'e çevirdim bakışlarımı. Ceketini yanımdaki boş koltuğa attıktan sonra bana bir göz kırptı. 

"Bak şimdi nasıl değiştiriyorum dengeyi." dediğinde güldüm, onu birkaç hafta öncesine göre böylesine özgüvenli görmek harikaydı. 

"Sahada Aktürkoğlu rüzgarı diyorsun?" dediğimde hızla kafasını sallayıp VIP bölümüne doğru baktı. 

"Reyyan'a söz verdim gol atmam lazım." 

"Sen o golü çoktan attın ya," dediğimde Okan hoca da el kol hareketleriyle onu yanına çağırmıştı. Okan hocaya doğru geri geri yürürken merakla bana baktığını görünce devam ettim. "çoktan evlendik ya biz?" Kahkahasıyla taraftar bile bu tarafa dönmüş, bana doğru işaret parmağını sallayan Kerem'i telefonlarıyla kayıt altına almışlardı bile. Ben de gülerek bana sırıtan Yunus'a bir omuz attım. "Değil mi ama?" 

"Ne desen haklısın yenge." 

***

Kerem dediğini yapmış, Reyyan için olduğunu söylediği golü atmıştı ama maalesef ki Okan hocanın taktiğine rağmen Beşiktaş on dakika içerisinde bize iki gol atınca sahadan galip ayrılmıştı. Ekip olarak dünyanın sonu olmadığına karar verdiğimiz bu olaydan sonra da maçın ertesi günü Yunus'un evinde toplanarak teselli yemeği yemeye karar vermiştik. Şuanda da, son attığım gönderinin yorumlarından çıkıp, ortama geri döndüğümde Tuğçe'nin karşı koltukta gözleri kısık bir şekilde bana ve yanımda oturan Açelya'ya baktığını gördüm. Canım arkadaşım, kıskanıyor olabilir miydi? İlk onunla arkadaş olmuştum ama Açelya da işte beraber vakit geçirdiğimiz için bana yakın hale gelmişti. Maçın ertesi günü toplandığımız eve de davet edilince Tuğçe kendisini biraz yalnız hissetmişti galiba. Dudaklarımı sevimli bir şekilde büzüp kendimi bir sarışından ötekinin yanına attım. 

"Ne oldu kız?" dediğimde trip atarak kafasını öteki tarafa çevirdi. "Tuğçe'm, canım benim, sen kıskandın mı kız?" diyerek kolunu dürttüğümde hemen kafasını salladı. 

"Ben de Galatasaray'da iş bulacağım, temizlikçi bile olurum. Bu ne ya? Siz bütün gün berabersiniz, ben dışlanıyorum." dediğinde Açelya'da bizi fark etmiş, üçlü koltukta Tuğçe'nin öteki yanına oturmuştu. Kerem'in ailesi sabah erkenden uçağa binince Yunus maç gününün tatil olmasını fırsat bilerek hepimizi evine davet etmişti. Geçen sefer Kerem'in doğum gününe gelmediği için buraya da gelmeyeceğini düşündüğüm Açelya ise Barış'la beraber kapıdan içeri girince Tuğçe kuşumun dengesi bir tık bozulmuştu. 

"Ay Tuğçe, olur mu öyle şey? Hem Gökçe her yere götürüyor seni, ben bir tek işte görüyorum." Açelya'nın bahsettiği her yer, nikah alışverişiydi ama şuan bunu ikisinin de yüzüne vurup Tuğçe'den kafama yastık yememek için sustum ve kafamı salladım. Tuğçe ise minik tribini bu sözlerle hemen bırakmış, kollarını boynuma dolayıp beni kendisine çekmişti. 

"Tamam, ikna oldum." 

Yüzük / Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin