✉ üç

3.2K 304 264
                                    

Günün son zili çaldı. Kitaplarımı toplayıp sınıftan çıktım. Neyse ki yedinci dersteki sınıfım, öğrenci otoparkına yakındı. Yani bu da kaldırımın sonuna ulaşmamın sadece bir dakikamı alacağı anlamına geliyordu.

Öğrencilerin çoğu etrafta oturup konuşuyordu. Hiçbir zaman okul bittikten sonra otoparkta oturup konuşan öğrencileri anlayamadım. Cidden, kampüsten ne kadar hızlı çıkarsam, o kadar mutlu olurdum. Belki de okuldan ve sosyalleşmekten nefret eden tek genç bendim.

Ha-ha, hayır.

Otopark stratejik olarak son sınıflar ve üçüncü sınıflar şeklinde ayrılmıştı. Son sınıflar okula en yakın park yerlerine park ediyordu ve üçüncü sınıflar ise caddeye kadar olan diğer park yerlerini kullanıyordu. Bu benim sinirimi bozuyordu çünkü arabamı park ettiğim yer ile okul arasındaki mesafe çok uzaktı ve ben egzersiz yapmayı sevmezdim.

Çantamı arabamın üstüne koyup arabanın anahtarını bulana kadar ceplerimi karıştırdım. Telefonumun titrediğini hissedince sızlanıp, onu ceketimin cebinden çıkardım.

Bilinmeyen Numara: Partiye geliyor musun?

Yine mi bu numara? Gerçekten şu an onun tarafından rahatsız edilmeyi hiç istemiyordum.

Ben: evet. parti bu akşam, değil mi?

Bilinmeyen Numara: evet... ben de orada olacağım.

Ben: yani seninle tanışabilirim?

Bilinmeyen Numara: hayır. henüz değil.

Ben: siktir git.

İç çektim ve telefonumu yanımdaki yolcu koltuğuna koydum. Bu kişi beni sinirlendirmeye başlıyordu.


Hayır. Hayır. Bu kelime yetersiz kalıyordu. Bu kişi beni çıldırtıyordu. Neden cevap verme zahmetine girdiğimi bile bilmiyordum. Bu kişinin yapmaya çalıştığı şey ile ilgilenmiyordum. Eğer bu büyük bir oyunsa, bu kişi beni oyununa katmasa olmaz mıydı yani?

[[\\\///]]


Niall: hazır mısın?

Ben: üzgünüm, birden hasta oldum.

Niall: hadi oradan. gidiyorsun.

Ben: Harry Zengin Styles'ın halısının üzerine kusayım diye mi?

Niall: bence onun evinin zemini ahşaptır

Gözlerimi devirdim.

Ben: bu önemli mi? Sanırım sen, Josh ve onun Harry'e olan takıntısını çok dinliyorsun.

Niall: onu suçlayabilir misin? ben Harry ile çıkardım.

Ben: defol git Niall.

Bir dakika sonra, telefonum birkaç kere titredi.

Niall: BBĞİM GRİ DÖN

Niall: TÜM SUÇU BANA ATAMAZSIN

Niall: BEN HAKSIZDIM VE

Niall: YİRMİ DAKİKAYA SENİ ALMAYA GELİYORUUUM

Niall: Ama cidden, gidiyorsun.

Niall: Josh'a, senin benimle geleceğini söyledim.

Ben: Kapa çeneni, Teen Wolf izlemeye çalışıyorum.

Ben: bana Taco Bell getirirsen partiye giderim sçs

Telefonum tekrar titredi ve Niall'ın mesaj attığını düşündüm, ama o değildi.

Bilinmeyen Numara: hala geliyor musun?

Ben: kendi isteğimle değil

Bilinmeyen Numara: tamam, şey, orada görüşürüz.

Ben: pek değil çünkü senin kim olduğunu bilmiyorum

Ben: gerçekten, bundan pes etmeyeceksin, değil mi??

Bilinmeyen Numara: hayır.

Ben: bu bir oyun değil, değil mi?

Bilinmeyen Numara: hayır, Louis, bu bir oyun değil. sahiden senden hoşlanıyorum.

Ben: her neyse. en azından seni rehbere kaydetmem için bir isim falan bul.

Bilinmeyen Numara: vay canına, gerçekten mi?? Bu bizim ilişkimiz için çok büyük bir adım hazır mıyım bilmiyorum vay be

Bir süre sonra, telefonumun ışığı tekrar yandı.

Bilinmeyen Numara: Beni "Senin Efendin" diye kaydetmeni istiyorum.

Ben: dalga geçiyor olmalısın. tanrım, seni sadece "Peri Prenses" diye kaydedebilirim. Sonuçta benim telefonum ve adını bilmiyorum, yani...

Bilinmeyen Numara: oh... :( senin efendin olmasını istemiştim

Ben: İYİ. Senden nefret ediyorum!

Telefon numarasını rehberime 'Senin Efendin' olarak kaydettim.

Telefonum tekrar titredi.

Senin Efendin: bana sandviç yapmanı emrediyorum.

Ben: çeneni kapamanı emrediyorum.

Senin Efendin: senin sinir problemlerin var. Belki de daha fazla mastürbasyon yapmalısın.

Ben: ben zaten Zac Efron posterine bakarak yeterince yapıyorum.

Senin Efendin: aynen

Ben: çok garipsin.

Senin Efendin: ama bahse girerim okurken gülümsedin.

Ben: gülümsedim.

Senin Efendin: gülümseyince çok güzel görünüyorsun. özellikle bunun nedeni senin bir sürü farklı gülümsemenin olması. Benim favorim, konuştuğun kişiye arkanı dönüp giderken, onun az önce söylediği şey yüzünden çılgın gibi gülümsemen.

Senin Efendin: umarım bir gün o gülümsemenin sebebi ben olurum.

Ben: çok romantik bir sapıksın.

++

Texting ✉ Larry » TürkçeWhere stories live. Discover now