✉ yirmi-dört

890 92 24
                                    


[[ L O U I S ]]


Altı gün. Altı uzun ve depresif gün. Bu zamana dek ona ne kadar bağlı olduğumu fark etmemiştim. Onunla hep öylesine vakit geçirmek için konuşuyorum diye düşünüyordum. Belki de mesafeye ihtiyacım var derken aptallık yapmıştım. Yani, Niall haklıydı, daha ne kadar mesafeye ihtiyacım vardı ki?

Hayır, mesafeye ihtiyacım olduğunu söyledim. Mesafeye ihtiyacım var.

Of, ama onu çok özlüyorum. Neyini özlediğimi bile bilmiyorum. Sadece aptal şakalarını ve espri anlayışını özlediğimi biliyorum. Ayrıca, ona söylemeden ismini değiştirmem gerçekten komik oluyordu. O öğrenince daha da komik oluyordu.

Louis, kes şunu.


Ben: sıkıldım

Ben: beni eğlendirmeye geri dön

Niall: siktir

Niall: tANRIM ARTIK ONUNLA KONUŞ

Niall: SENİ EĞLENDİRMEK İSTEMİYORUM

Ben: KABALAŞMA

Ben: BURADA ANNENLE KONUŞUYORSUN

Ben: selam

Niall: sen tam bir aptalsın

Ben: sen de öyle

Niall: sen de öyle

Ben: sen de öyle

Niall: sen daha aptalsın

Ben: sen en aptal olansın

Niall: bu arada

Niall: harry, ondan hoşlanmamın sorun olmayacağını söyledi

Ben: yalan atma.

Niall: sorun olacağını söyledi

Niall: ama yine de hoşlanacağım dedim

Niall: ve cevap vermedi

Niall: ben de bunu onay verdi olarak algılıyorum

Ben: çok tuhafsın lütfen kes şunu

Niall: ASLA

Ben: niall. çok yalnızım.

Niall: ne yazık.

Niall: HER NEYSE

Ben: bu arkadaşlık olayında cddn berbatsın

Niall: hayır, sadece sana böyle yapmayı seviyorum

Niall: saatte bir

Niall: çünkü seni seviyorum

Ben: evet... peki.


[[ H A R R Y ]]


Altı gün. Louis'nin bana mesafeye ihtiyacı olduğunu söylemesinin üzerinden altı gün geçti. Ona mesafe veriyorum, gerçekten. Hayatıma onsuz devam etmeye çalışıyorum ve bu işe yarıyor. Şimdilik...

Hatta, Ed'i randevuya çıkaracağım. Sanırım bu, geçen yılki partiden beri ilk gerçek bir randevumuz olacak. Randevularımız genelde "arkadaşlarla" takılarak ya da parti düzenleyerek geçiyor. Bu sefer, sadece onunla birlikte olmamız iyi olur. İlk seneki halimize döneriz.

Ben: hey bebeğim

Ben: seni randevuya çıkarabilir miyim? (:

Ed kafasını çevirip gülümsedi, sonra telefonuna geri döndü.

Bebeğim: tabii ki (:

Bebeğim: nereye gidiyoruz?

Ben: film izlemeye.

Bebeğim: tamam (:

Ben: harika, tamam.

Ben: seni saat altıda alırım?

Bebeğim: olur. seni seviyorum <3

Ben: ben de seni seviyorum.

Kısacık bir an için, Louis ile konuşuyorum diye düşündüm. Belki de onunla konuşuyor olmam gerek, ama konuşmuyorum. Her geçen saniye onun hakkında daha az düşünüyorum gibi geliyor. Sanırım ilk ve altıncı dersler en zorları, çünkü sınıfa gelen ilk kişi her zaman o oluyor. Sınıfta oturup içeri girenleri izliyorum, ama o etrafına hiç bakınmıyor. Sadece mesajlaşıp duruyor. Kiminle mesajlaşıyor?

Neden umrunda, Harry? Ed ile tekrar sevgili olan sensin. Hayır, onunla tekrar "sevgili" olmadım. Sadece onunla takılıyorum. Ciddi bir şey değil.

Belki de bu Ed ile film gecesi Louis'yi aşmak için ihtiyacım olan şeydir. Eski günlerdeki gibi Ed ile biraz zaman geçiririz. Ya da belki şimdi pes edip Louis'ye mesaj atarım, çünkü gerçekten bu romantik filme gitmeyi hiç istemiyorum.


[[ /// \\\ ]]


Ben: bu gece sevimli görünüyordun.

Bebeğim: teşekkür ederim <3

Bebeğim: film çok sevimliydi.

Değildi. Berbat bir filmdi. İki saat adamla kadının sevgili olmasını izlemekle geçti. Bunlar bu kadar kolay olsaydı, şimdi Louis ile çıkıyor olurdum.

Ben: katılıyorum.

Ben: belki yarın akşam yemeğine çıkarız?

Bebeğim: olur, ama Sonic'e gitmeyelim.

Ben: hayır, daha güzel bir yere gideriz.

Bebeğim: ben uyumaya gidiyorum bebeğim.

Bebeğim: yarın ingilizce sınavı var.

Ben: tamam.

Ben: iyi geceler aşkım.

Bebeğim: iyi geceler harry. ♥

Eğer bu Louis olsaydı, ilk uykuya dalan ben olurdum. Louis okul günleri hep geç uyurdu. Bana Netflix'te izlediği film ve dizilerden bahsederdi. Louis, romatik filmlerden nefret eder. Korku filmlerinden de nefret eder. Beraber filme gitseydik, komedi filmine giderdik. Ve komik olmayan şeylere bile çok gülerdi, çünkü Louis hep böyle yapar. Louis benim şakalarıma gülüyor, bunu bana söylemese de. Bir keresinde altıncı derste ona yazdığım şakaya kahkahalarla güldüğünü hatırlıyorum. Dünyadaki en tatlı şeydi. Çünkü sınıfta sadece ikimiz vardık ve yüzü kıpkırmızı olmuştu çünkü benim kitap okuduğumu sanıyordu, oysaki sadece ona aptal şakalar gönderiyordum.

Louis'yi özlüyorum.


-x-

Ç/N: Bir önceki bölümde bu hikayeyi bitireceğimi söylemiştim sanırım yanlış anlaşılmış. Demeye çalıştığım şuydu: bu hikaye çeviri hikayesi ya, bütün bölümleri paylaşacağım - yani yarıda bırakmayacağım, o manada söylemiştim bazılarınız bir önceki bölümün final olduğunu sanmışsınız öyle bir şey yapmam, bu acımasızlık olurdu sdfhdjnvs


Texting ✉ Larry » TürkçeWhere stories live. Discover now