✉ altı

2.4K 241 68
                                    

"Harry?" Siktir. İyi bir bahaneyle gelsen iyi olur, Harry.

Arkamı dönünce mağazanın girişindeki Louis'yi gördüm. İçeriye adım atıp etrafa bakındı.

"Im, ne istiyorsun?" Çok düşmanca davranma, Harry. Senden yeterince nefret ediyor.

"Burada ne yapıyorsun? Senin gibi birinin Oscar Del a Şerefsiz'den alışveriş yaptığını sanırdım," gözlerini devirdi. Kusursuz, Louis. Kusursuz.

"Ben de senin gibi birinin Kevaşe-Pazarı'ndan alışveriş yaptığını sanırdım." Siktir, Harry. Kapa şu lanet çeneni.

"Götlek," mağazadan çıkmadan önce mırıldandı.

"Siktir, öyle demek istemedim," mırıldandım. Personel kapının arkasından geri geldi.

"Aradığınız ayakkabılar bunlar mıydı?" ayakkabıları tezgaha koydu.

"Evet." her şeyi berbat etmiştim. Tanrım, bu kesinlikle iyiye gitmeyecekti. Louis, eğer ona mesaj atanın ben olduğumu anlarsa çok sinirlenecekti. Benden nefret ediyordu. Öyle söylememeliydim! Sadece olayı belli etmemeye çalışıyordum. Şimdi götlekten bir farkım yoktu. Amacım ben Harry iken ona daha iyi davranmaktı.

Ayakkabıların fiyatını ödeyerek mağazadan çıktım. Telefonum titredi ve ben kimin mesaj attığını biliyordum. Burada olacağını biliyordum. Bana ne kadar berbat bir insan olduğumu söyleyecekti.

Ama sadece gerçekten ne olduğunu bilseydi...

Louis Will ☆: Çok sinirliyim. Sinirliden öteyim. Sinirden önümü bile göremiyorum.

Ben: neden?

Benim yüzümden.

Louis Will ☆: Harry, o. sadece. üzgünüm ama şerefsiz herifin teki.

Louis Will ☆: "O kötü bir çocuk değil" konuşman buraya kadarmış. Sen ve Harry Styles siktirip gidin.

Louis Will ☆: ve bir saniyeliğine, ÇOK KISA BİR SÜRELİĞİNE, neredeyse onun sen olduğunu düşünmüştüm. Ve en kötü kısım ne biliyor musun?

Louis Will ☆: aslında belki gerçekten BUNUNLA SORUNUM OLMAYABİLİRDİ. ama onun tek yaptığı şey bana alevler fırlatmaktı ve cidden artık umudumu yitirdim, Tanrım şu an aşırı sinirliyim benim işim bitti. Artık yokum.

Ben: Louis, lütfen.

Louis Will ☆: sadece bana mesaj atmayı bırak. B I R A K . beni sürüklemenden ve duygularımla oynamandan yoruldum. benden gerçekten hoşlanıyormuş gibi yapmayı bırak çünkü ben hoşlanmadığını biliyorum yaptığın şey ucuz bir oyundan başka bir şey değil.

Louis Will ☆: son sınıfların gitmesini iple çekiyorum.

Louis Will ☆: bana mesaj atma yoksa seni engellerim. yemin ederim ki yaparım, deneme bile.

Louis Will ☆: şu an aşırı sinirliyim.

Cevap yazmak istedim, ama bu riski göze alamadım. Benim Harry olduğumu biliyor olsa da olmasa da beni engellemekten zevk alacağına emindim. Bu sefer gerçekten elime yüzüme bulaştırdım. Beni asla affetmeyecekti.

Şimdi kendimi ele vermeden bu ayakkabıları ona vermek güvenli miydi? Yani o, mağazadan ayrılır ayrılmaz orada olmam bile şüpheli bir durumdu ve bunun üstüne ayakkabılar kapısının önünde belirse? Kesinlikle ben olduğumu anlardı.

Ben: Niall, seninle yemek katında buluşmam gerek.

Bir dakika sonra, telefonum tekrar titredi.

Niall: neden?

Ben: seninle konuşmam gerek.

Niall: peki o halde.

O benim tek umudumdu.

[[ /// \\\ ]]

"Hey Harry," Niall gülümsedi. "Bana mesaj attığında epey şaşırdım. Tam olarak senin arkadaşlık çemberinin içinde değilim."

Niall oturdu ve tabağımı ona doğru ittirdim.

"Evet, ama Louis ile arkadaşsın, değil mi?" Niall kafasını salladı ve tabağı geri bana doğru ittirdi.

"Evet..."

"Bir iyiliğe ihtiyacım var, ama birkaç şey gerekli," Çantamı yerden aldım ve masaya koydum.

"Peki, sanırım."

"Bu ayakkabılar Louis için. Bunlar Noel hediyesi. Ona bu ayakkabılar senin kapının önünde isimsiz bir şekilde duruyordu de," Louis'nin etrafta olmadığına emin olmak için bakındım. "Ona bizim konuşmamız, ve özellikle sana ayakkabıyı vermem hakkında hiçbir şey söyleme, tamam mı?" Niall kafasını salladı.

"Ama neden?" Ona mesajlaşma hakkında bir şey söylesem mi söylemesem mi bilemedim.

"Louis'ten gerçekten hoşlanıyorum, hepsi bu," iç çektim.

"Ama o senden nefret ediyor."

"Aşağı yukarı, öyle."

"Bana tüm hikayeyi anlatıyor musun bilmiyorum ama, sözüm söz, bana güvenebilirsin," çantasını masadan aldı. "Ona hiçbir şey söylemeyeceğim."

"Eğer seni teselli edecekse, onun belli ettiği kadar senden nefret ettiğini sanmıyorum." Evet, doğru. Ama bugünden sonra değişti.

"Çok teşekkür ederim, Niall." Kafasını salladı ve beraber ayağa kalktık.

"O zaman, dokuz gün sonra Noel partisinde görüşürüz?" Diye ekledim, ortamı yumuşatmaya çalıştım.

"Evet, adamım."

Ben: Louis, lütfen beni engelleme. Sana öyle şeyler dediği için çok üzgünüm. Onun söylediklerinin seni rahatsız etmesine izin verme.

Banklardan birine oturdum. Bir dakika sonra, Louis yanıtladı.

Louis Will ☆: bekle...

Louis Will ☆: onun ne söylediğini nereden biliyorsun?

Ben: bilmiyorum. bana onun kaba bir şey söylediğini söyledin.

Louis Will ☆: her neyse. Şuna açıklık getirmeme izin ver - sen ve ben asla bir şey olamayız. Asla. Bu yüzden benimle konuşmaya çalışmayı bırak, tamam mı? Vazgeç. Beş ay sonra sen mezun olup gideceksin. Ya da en azından ben öyle umuyorum.

Louis Will ☆: ben sana göre bir erkek değilim ve sen de asla bana göre bir adam olamayacaksın. bu yüzden siktir git.


(N: Louis çok kaba! O.o)

Texting ✉ Larry » TürkçeWhere stories live. Discover now