8.Bölüm

675 38 11
                                    

Medyada Bora
Bora babamın arabasının tekerlerini patlattı. " ne yapıyorsun ? Bora delirdin mi ? Bırak beni!"  diyerek kolumu çekmeye çalıştım. Ben çabaladıkça dahada kolumu sıktı. Silah hala başıma dayalı olduğu için babam peşimizden gelemiyor.

 Beni ormanlık alana doğru çekiştirmeye başladı. Önceden fark etmediğim siyah Audi r8'e zorla tıktı. Evet tıktı zaten başka ne beklenirdi ki bu hayvandan. Bana doğru eğilerek  emliyet kemerimi taktı. Sonra benim arabadan inmemem için  kapıları kilitledi. Kendi şöför tarafına gelince kapıları açıp oturdu. 

Tam ' ne yaptığını sanıyorsun sen ?' diyecektim ki öyle bir gazı kökledi ki az kalsın koltuktan geçip arka koltuğa uçuyordum. Hayvan! Ne olacak. " biraz yavaşlar mısın?" dedim ama beni takan kim? Dönüp bana bakmadı bile  " beni nereye götürüyorsun?" dedim. 

Sanki ben hiç yokmuşum gibi yolu izlemeye devam etti. Yüzünde hiçbir mimik yoktu. " Bora! Sana diyorum!" diye bağırdım en sonunda . Zaten hız yüzünden midem bulandı normalde hızı severim ama bu kadarını değil. Sonunda bey fendi bana bakabildi " Sus yoksa seni bayıltırım!" dedi ve önüne döndü. 

 Çok ciddi görünüyordu o yüzden susmaya karar verdim. Ve dışarıyı izlemeye başladım. Bora'nın elinden kurtulursam yolu bula bilmek için. Ama buralar bana çok yabancı geliyor sanki İstanbul da değiliz de başka bir yerdeymişiz gibi. İstanbul dışına cıkmış olabilir miyiz acaba ? Tebala felan da yok ki. Olsa da okuya bilirmiyim oda mechul.

Araba sonunda ormanlık bir alana sapıp ormanların içindeki çok güzel bir villanın önünde durdu. Kaç saat yolculuk yaptık bilmiyorum. Yolun belirli bir kısmında  yorgunluktan uyumuşum.

 Bora arabadan inip benim tarafıma geldi. "in " dedi. Ben hala villayı incelemekle meşgüldüm. Büyük bir ön bahçeye sahipti. Etrafında kalın duvarlar vardı. Buda demek oluyor ki oradan atlayamam.

 Bora, kolumu tutup beni öyle bir çekti ki az kalsın yerle bütünleşecektim. Toparlanmamı beklemeden beni çekiştirmeye başladı. Bu yüzden bir kere daha yerle birleşicektim. Son anda beni tutarak düzeltti. Toparlandıktan sonra beni tekrardan çekiştirmeye başladı.

 Anlaşılan kolum Bora'ya çok kötü bir şey yapmış çünkü öyle bir sıkıyor ki eminim kolum morarma kısmını atlayıp sarıyla yeşil arasında bir renk alacak. Zar zor villaya vardık. Kapıyı açıp beni içeri ittirdi. Sonra kapıyı kapatıp kitledi.

  " sen ne yapıyorsun ya !" diye bağırmaya başladım. " nasıl beni kaçırırsın!" dedim. " emin ol sevgili babanın başka bir kızı olsaydı onu kaçırırdım. Yoksa sana çok meraklı değilim " dedi Bora alayla. Ya sabır bide alay ediyor benimle.

 " Bora saçma saçma konuşma ve beni evime götür!" dedim. Boranın yüzündeki alaylı ifade kayboldu. Ciddiyetle bana bakıp " üzgünüm Bade'cim ama isteğin yerine getirilmeyecek! Ve bana bir daha sakın emir verme!" dedi. 

Ve kolumu tutarak beni yukarıya  çıkarmaya başladı. Bir odanın içine girdik. Odada kahve ve beyaz tonlar ağırlıktaydı. Duvara yaslı çift kişilik bir yatak, yatağın yanında küçük bir komidin, cam kenarında karşılıklı konulmuş tek kişilik koltuklar ve aralarında da yuvarlak bir masa var. 

Oda  çok şık dekore edilmişti. Beni yatağa oturttu. " şimdi burada kalıyorsun. Boşuna kaçmaya felan çalışma. " dedi ve bir şey dememe kalmadan odadan çıktı tabi kapıyı kilitlemeyi unutmadı. Pislik ya! Ne kadar kapıya vurup beni çıkarmasını söylesem de ne gelen oldu ne giden. 

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Ama güneş batmak üzereydi. Birden kapı açıldı. Bora elinde bir tepsiyle odaya girdi. Tepsiyi önüme koyup " ye" dedi. Acıkmıştım ama yemiyeceğim " yemicem!" dedim. 

Bora yumruklarını sıktı " Bade beni deli etme kaç saattir açsın ye şunu!" " banane yemicem!" diye direttim. Aslında filmlerdeki gibi  tepsiye vurup tepsiyi düşüre bilirdim ama nimet sonuçta günah onu bulamıyanlar da var. " iyi yeme !" dedi ve tepsiyi alıp gitti. 

Bu hareketi beklemiyordum şaşırıp kaldım. " Al işte Bade tam inadının tutacağı zamanı buldu aç kaldın " diye kendi kendime kızdım. Benim bazı kızlar gibi iç sesim yok. Aslında keşke olsaydı. Çünkü niyeyse öyle kızları taş erkekler seviyor. Bu düşünceye okuduğum kitaplardan yola çıkrak buldum. Neyse şimdi taş erkekler yerine buradan nasıl kaçacağımı düşünmeliyim.

Bir türlü nasıl kaçacağımı bulamadım. Uykum gelmesede yatağa uzandım.
Tam uykuya dalıyordum ki kapı sesi duydum.  Ama yinede uyuyormuş gibi yaptım. Sırtım kapıya dönük olduğu için kimin geldiğini göremiyorum. 

Bana doğru gelen ayak sesleri duydum. Biri yanıma oturdu. Ve saçlarımla oynamaya başladı. Buna çok şaşırdım. " senin hiçbir suçun yok güzelim sen sadece bedel ödemek zorunda kalan birisin"....

Merhaba arkadaşlar  Ben geldimm :) ve sizi çook  özledim. Umarım bölümü beyenirsiniz. Diyer bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. 
Yorum ve beyenilerinizi bekliyorum
Sizi çoook seviyorum :*
Kendinize iyi bakın :* :) :*

Olmaması Gereken (RÇ.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin