10.Bölüm

586 40 13
                                    

Medya Bade :)

Bora'nın sesiyle ne yapacağımı şaşırdım. Olduğum yerde kala kaldım ne yapacağımı bilemedim.. Bora'ya baktığımda resmen burnundan soluyordu. Hızlı ve sert adımlarla bana yaklaştı ve kolumu kıracakmış gibi tutup beni ayağa kaldırdı. " Lan senin burda ne işin var!" diyerek beni sallamaya başladı.

Ne diyeceğimi de şaşırdım. Hem yakalanmam hemde gördüklerim beni şoka uğratmıştı. Sanki dilim lal olmuştu da konuşamıyordum. " Sana diyorum lan ne işin var benim odamda?" " B Ben.."  " Ne sen ne ?" dedi ve  beni duvara fırlattı. Evet resmen fırlattı. Sırtımda şitdetli bir ağrı hissettim. Ve o acıyla inledim. " cevap ver Bade bu odaya nasıl girdin? odandan nasıl çıktın? "  "s -s sen kapıyı kitlememiştin" dedim kekeleyerek hala kendime gelemedim.

Bora bunun üzerine ne yapacağını kestiremiyormuş gibi ellerini saçlarına geçirip derin nefes aldı. Sesini biraz daha alcaltarak " ne gördün ?" dedi ve masaya doğru ilerledi. Çekmecenin açık olduğunu görünce bir iki dakika çekmeceye bakarak bekledi. Sonra bana döndü gözleri simsiyah olmuştu. Bana doğru geldi. O geldikce geriye doğru gitmeye çalıştım ama duvara yapışmıştım zaten. Bora beni duvarla kendi arasında sıkıştırdı. " ne zamandan beri burdasın ? Ve ne gördün ? "  ne diyeceğimi şaşırdım. Acaba doğruyu söylesem ne yapar ? 
Babam ' sonucu ne olursa olsun doğru söylemenin elbet bir faydası olacağını' söylerdi. O yüzden de en iyisi doğruyu söylemek. "Hepsini gördüm" dedim. Allah'tan kekelemedim.

Bora derin bir nefes aldı. Bu arada bana çok yakındı. Kendisine has bir kokuya sahip. Aman banane canım onun kokusundan, bir an önce yanımdan çekilsede rahatlasam. Ben kendi düşüncelerime dalmışken Bora kolumdan tutarak beni çekiştirmeye başladı.

" ne yapıyorsun ?!"  dedim ama Bora bana cevap vermedi. Ve beni sürüklemeye devam etti. Aşağıya indik. Ben dışarı çıkacaz sanarken Bora beni bodrum kata indirdi. Olamaz! Ne olur düşündüğüm şey olmasın. " B Bora ne yapıyosun beni oraya kapatmıyacaksın değil mi? " dedim sesim titrek çıkmıştı çünkü korkuyorum. Bora kafasını çevirip gözlerimin içine baktı uzun bi süre sanki karar veremiyomuş gibi. Sonra beni karşımızdaki odaya doğru ittirdi.

  Yere düşmüştüm yerler çok pisti. Odaya birkaç yıldır girilmediği her halinden belliydi." biraz burda kalda birdaha izinsiz kimsenin eşyalarını karıştırmamayı öğrenirsin!" dedi katı ve soğuk sesiyle. Ne yapacağımı şaşırdım. " Bora bak özür dilerim lütfen beni burda bırakma!" ben kapalı ve karanlık yerlerden korkarım. Ama bunu Bora'ya söyleyemem söylersem beni burada daha uzun tuta bilir. Ama söylemezsem de korkudan öle bilirim. Bora ben daha ağzımı açamadan arkasını döndü kapıyı kapattı ve kitledi. Hemen kapıya koştum ve yumruklamaya başladım. " Bora beni burda bırakamazsın! Lütfen aç şu kapıyı!!"

Ne kadar kapıyı yumrukladım hatırlamıyorum. Sonunda gücüm tükendi ve kendimi duvar dibine çektim. Kapalı alan ve karanlık korkum küçükken yaşadığım bir olay sonrası oluşmuştu.

  10 yıl önce...

Günlerden pazar ve biz piknik alanına doğru gidiyoruz. Bu sefer yanımızda İrem'de var. İrem'in bizimle gelmesi için annesini zor ikna ettim.  Biz İrem'le arkada şakalaşırken annem ve babam önde babamın ' evin pencerelerini açık unutmasıyla' ilgili tartışıyorlardı.

Sonunda piknik alanına gelince İrem' le araba durur durmaz arabadan inip kovalamaca oynamaya başladık. Annem arkadan " kızlar dikkatli olun " dedi. "Tamam anne " " tamam  Hale teyze" dedik ikimiz aynı anda.   Bir süre İrem'le kovalamaca oynamaya devam ettik. Bu sırada annemler yer bulmuş ve mangalı yakmaya  başlamışlardı. Sonra babam " prensesler hadi yemeğe" diyerekten bizi çağırdı.  Yemeğizi yedik. İrem " Bade saklanbaç oynuyalımmı ?" dedi. " olur"

İlk önce ben ebe oldum İrem saklandı. Ebe yeri olarakta geniş gövdeli bir ağacı seçtik. "1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 sağım soğum önüm arkam sobe saklanmayan ebe!" dedim ve İrem'i aramaya başladım. İlk önce annemlerin oraya baktım ama orda değildi. Sonra ebe yeri olan ağacın tam karşındaki çalılıklara yaklaştım ve pembe renkte bi ceket dikkatimi çekti. Bu İremin giydiği ceketti. İrem'i bulmanın sevinciyle hemen ağaca doğru koşmaya başladım. " İrem sobe!" İrem mırın kırın ederek yanıma geldi. " Nasıl gördün ya! Oysa ki o kadarda iyi gizlenmiştim" dedi. " Ben bulurum" dedim gülerek.

"Tamam hadi sıra bende" dedim. İrem ağaca yöneldi ve saymaya başladı. İlk başta nereye gideceğimi bilemedim. Öyle bir yere saklanmalıyım ki İrem beni hayatta bulamasın. Hemen koşmaya başladım. Arada arkaya bakıp İrem' in saymayı bitirip bitirmediğinide kontrol ediyordum. İrem'in "10" demesiyle endişeye kapıldım. Daha saklanamamıştım. Hızımı artdırdım. Nereye gittiğimi bilmiyorum. Sonunda bi çalılık gördüm yüksekti ve dikkenli otlardan oluşuyodu onun arkasına saklanırsam İrem beni asla bulamaz.

Hızlıca çalılığa doğru koşmaya başladım. Çalılığa varınca hiç önüme bakmadan arkasına geçtim. Adımımı atar atmaz kendimi derin bir çukurun içinde buldum. Düşmenin etkisiyle ağzımdan bir çığlık yükseldi. Ellerim ve dizlerim kanıyordu. Canımın ağrısı ve korkum yüzünden ağlamaya başladım. Aynı zamanda çevreme bakınıyorudum. Burdan çıkmanın bir yolu olmasılazım. Ama yok ! Bende bağırmaya başladım. " Baba! Anne! Lütfen bana yardım edin!!" 

Ne kadar orada öyle kaldım bilmiyorum. Bağırmaktan boğazım, ağlamaktan da gözlerim ağrımıştı. Hava kararmaya başlamıştı hava karardıkça benim korkum artıyor. Beynimin içinde düşünceler dolaşıyordu. 'Ya babam beni bulamaz da burda ölürsem?'  ' Yok canım babam beni bulur prensesini burda bırakmaz'  ' Acaba annem ağlamışmıdır?'  ' Ağlamasın ben ona kıyamam'

Hava iyice karardı. Rüzgar hafif hafif esiyor. Ve ben korkuyorum şu ana kadar kimse gelmedi. Ne kadar korksamda günün yorgunluğu ve ağlamanın vermiş olduğu rahatlamayla gözlerim kapanmaya başladı. 

   Şimdi..

O gün  geceyi o çukurda geçirmişim. Sabah uyandığımda babamın kollarındaydım. Babam tüm gece  ormanda beni aramış. Zaten babasına aşık bir çocuktum. O gün babama bir kez daha aşık olmuş ve babamı benim kahramanım olarak kabul etmiştim.

Babam benim kahramanım inanıyorum ki beni burdanda kurtarıcak!

İşte o günden beri kapalı ve karanlık yerlerden korkuyorum. Ben düşüncelere dalmışken odanın kapısı açıldı. Gözlerimin karanlığa alışması yüzünden geleni göremedim. Sonra gelenin Bora olduğunu fark ettim. Zaten başka kim gelebilirdi ki? " dersini almışsındır inşAllah?" dedi. Cevap vermedim. Aslında veremedim kendimde o gücü bulamıyorum. Sadece suratına bakmaya devam ettim. " Demek cevap vermiyosun? Peki o zaman biraz daha burda kalmanda sıkıntı yok " dedi hemen ayağıya kalktım. Kalkmamla gözümün kararması ve bilincimin kaybolması bir oldu...

    Merhaba arkadaşlar :) 
Nasılsınız ? Yeni bölümle karşınızdayım umarım beyenirsiniz. :) yorumlarınızı merak ediyorum. Bu arada kitabımı okuyup beyenen herkeze çoook teşekkür ederim 😘💕
Yorum yapmayı ve beyenmeyi unutmayın :) 😹😏
Sizi çoook seviyorum 😘😍💕
Kendinize iyi bakın 😘

Olmaması Gereken (RÇ.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin